BEDENİMİZLE Mİ, RUHUMUZLA MI ORUÇ TUTUYORUZ?
Aylar su gibi akıp geçti ve işte yine Ramazan kapımızda. Ruhlarımızı arındıran, nefislerimizi terbiye eden, kalplerimize merhamet üfleyen mübarek ay… Peki, biz Ramazan’a hazır mıyız? Sadece mutfaklarımızı mı temizledik, yoksa kalplerimizi de arındırdık mı? Ramazan denince aklımıza ilk gelen şey iftar sofraları mı, yoksa ruhun derinliklerine uzanan bir yolculuk mu?
ORUÇ: SADECE MİDEYE Mİ, YOKSA TÜM BENLİĞE Mİ?
Birçok insan için oruç, sadece aç ve susuz kalmaktan ibaret. Ama gerçekten öyle mi? Bilim insanları uzun süreli açlığın vücuda faydalarını anlatıp duruyor. Oruç, sindirim sistemini dinlendirir, hücreleri yeniler, bağışıklık sistemini güçlendirir, vücudu toksinlerden arındırır. Evet, doğrudur. Ama Ramazan sadece bir detoks programı değildir. Oruç yalnızca mideyi değil, dili, gözü, eli, kalbi, düşünceyi de dizginlemektir.
Göz, harama kapanmadan oruç tamam olur mu? Dil, iftiradan, dedikodudan, yalandan uzak durmadan oruç gerçekten tutulmuş olur mu? El, haksız kazançtan, kul hakkından çekilmeden Ramazan bereket getirir mi? Kalp, kin ve nefreti bırakmadan, affetmeyi öğrenmeden gerçekten arınır mı?
Oruç, sadece aç kalmak değildir. Asıl oruç, nefsin aşırılıklarını dizginleyerek kalbe huzur, ruha hafiflik kazandırmaktır.
RAMAZAN HAZIRLIĞI: SADECE EVİ TEMİZLEMEK YETERLİ Mİ?
Ramazan yaklaşırken evler temizlenir, mutfak alışverişleri yapılır, dolaplar çeşit çeşit yiyeceklerle doldurulur. Ama ruhumuzun rafları hâlâ dağınık, kalbimizin köşeleri hâlâ tozluysa ne anlamı var? Ramazan’a hazırlanmak, sadece yemek listesi çıkarmakla değil, gönül kırgınlıklarını silmekle başlar.
Küsleri barıştırdık mı? Kırdığımız kalpleri onardık mı? İhtiyacı olan birinin kapısını çaldık mı? İçimizde yıllardır ağırlık yapan dargınlıkları, affedemediğimiz insanları gerçekten affettik mi? Eğer bunları yapmadıysak, Ramazan’ın gerçek anlamını kavramış sayılır mıyız?
ORUCU TAM İFA ETMEK İÇİN NELER YAPMALIYIZ?
1. Kul hakkına dikkat etmek: Oruç, açlığı hissetmektir ama sadece kendi açlığını değil, başkalarının halini anlamaktır. Birinin kalbini kırıp, ardından iftar sofrasına oturduğumuzda gerçekten oruçlu muyuz?
2. Öfkeyi kontrol etmek: Peygamberimiz, “Oruç sadece yemekten ve içmekten kesilmek değildir. Oruç, kötü sözden, çirkin davranışlardan sakınmaktır,” buyurur. Öfkemizi yutabiliyor muyuz? Tartışmalardan kaçınıyor muyuz?
3. Gözümüzü ve dilimizi haramdan sakınmak: Dedikodudan, kötü sözlerden, gereksiz tartışmalardan uzak durabiliyor muyuz?
4. İnfak etmek, paylaşmak: Ramazan, sadece yemek yemeyi bırakmak değil, elindekini paylaşmayı öğrenmektir. İftar sofralarımızı genişletiyor muyuz? Açları doyurmak için çaba harcıyor muyuz?
5. İç muhasebe yapmak: En son ne zaman kendimizi sorguladık? Hatalarımızı gözden geçirip, kendimizi hesaba çektik mi?
KENDİNE SORMAN GEREKEN SORULAR
Ramazan, sadece sahur ve iftar arasındaki saatleri saymak mıdır? Yoksa içsel bir dönüşüm mü? Bu Ramazan’da kendimize şu soruları soralım:
• Kalbimi gerçekten arındırdım mı?
• Birine kin besliyor muyum?
• Söylediğim her sözde bir iyilik var mı?
• Yardıma muhtaç birine elimi uzattım mı?
• Bedenim kadar ruhumu da aç bırakmadan doyuruyor muyum?
Ramazan, bir ay boyunca aç kalıp sonra eski hayatımıza dönmek için gelmez. Ramazan, içimizde bir şeyleri değiştirsin, bizi daha iyi bir insan yapsın diye gelir.
Bu Ramazan’ı diğerlerinden farklı yapalım. Orucu midemizle değil, ruhumuzla tutalım. Kendi iç dünyamızın derinliklerine dalalım. Kin ve nefreti, öfkeyi ve kibiri, israfı ve açgözlülüğü bırakalım. Ramazan’ı sadece sofralarda değil, kalbimizde hissedelim.
Çünkü oruç sadece aç kalmak değildir. Oruç, insan olmaktır.
Şerife Bozoğlan Eker- NHaber.nl