Gezdik, Gördük, Sorduk!





Yavuz Nufel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Hangisini düzelteyim, bilmem… Vekaletle kurban kestirecekler iki kere okusunlar!

Hangisini düzelteyim, bilmem… Vekaletle kurban kestirecekler iki kere okusunlar!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Konuya espriyle başlayalım ve 3 bacaklı koyunlar fıkrasını anlatayım. 

Gemini Generated Image iez6s6iez6s6iez6

Yolu bir vesile ile Karadeniz’e düşen adamın biri  asker arkadaşı  Temeli de ziyaret etmeyi ihmal etmez. Yerler içerler, dolaşırken adamın dikkatini yamaçlarda otlayan koyunlar çeker.

Koyunlardan bazılarının üç bacaklı olduğunu fark eder ve merakını gidermek için sorar,

“ Hayırdır  tertip bu koyunlar uçurumdan mı düştü, sebebi hikmeti mi var?”

Temel gayet sakin, “ Akşam yediğin etler, butlar o koyunlarındır” der.

Adam daha merakla sorar;  “ Nasıl yani?

Temel, “ Yahu tertip bir iki kilo et için koskoca koyunu mu keselim, ihtiyacımız kadar aldık” der…

Duymuş muydunuz bu fıkrayı?

Duymuşsanız hatırladınız en azından değil mi?

Kurban Bayramı yaklaşıyor.

Yıllardır bazı yapılanmalar, 35 Euro’dan başlayan fiyatlarla “ Bize verin Afrika’da, Asya’da fakir ülkelerde keselim kampanyası yaptılar, yapıyorlar…

Fiyatlar  yapılanmaların şekline / fikrine, keseceği ülkeye göre değişiyor. 35-45-45- 65-75- devam ediyor. Dikkat ettim de düz rakam hiç yok, hepsi 5 ile bitiyor. Vardır bir hikmeti ama henüz çözemedim.

O fiyatlara kesilse kesilse bizim fıkrada  Temel’in kestiği  gibi ancak bir budu kesilir.

Bir yerde yardım ve kampanya denildiği zaman en fazla ince eleyip sık dokuyanlardan biriyim…

Hatırlarsınız bir zamanlar Holdingler Hollanda’da cirit atarken “ Yapmayın etmeyin, sonu dipsiz kuyu, hem paranızdan hem sağlığınızdan olacaksınız” diye bas bas bağıran, yazan yine bendim…

Demediklerini bırakmayanlar şimdi neredeler?

Neyse…

Alma şairin ahını çıkar parayla deste deste, pardon aheste aheste…

Kim kurban keser, kim kesmez beni ilgilendirmez, ama kesen varsa vekaletini nereye verdiğini iyi bilsin, araştırsın sorsun. Aman canım ben verdim artık o onların sorunu,  diye işin içinden çıkmak olmaz…

Öyle ya kestiğin kurbanın dişi var mı, ayağı topal mı, gözü kör mü madem kesiyorsun bunları bilmek zorundasın! Seni sana sen Allah’a demekle olmaz, bu işler…

Vekaletle kurban kesim işini şüphe götürmez bir şekilde yapan Hollanda Diyanet Vakfı var. Ben yıllardır Hollanda Diyanet Vakfı aracılığı ile gönderiyorum. Gönlüm rahat mı rahat,  çünkü hemen hemen her yıl  kurban kestikleri ülkelere gazeteci arkadaşları  gözlemci olarak davet ediyorlar.

Hollanda Diyanet Vakfı geçtiğimiz günlerde meslektaşlarımla birlikte bir toplantı yaptı. Bu yılda kurban bedelinin Hollanda’da 125  Euro olduğu açıklandı.

Merak etmeyin akla gelecek, gelmeyecek her soruyu sordum.

Neden 125 Euro, bazı ülkelerde daha ucuz değil mi?

Evet, dediler ama bazı ülkelerde de daha pahalı (Mesela Türkiye’de Hollanda’dan pahalı ) 80 ülkede kesiliyor. Bu fiyat ortalama bir fiyat. Ve kurban etlerinin dağıtılmasından saklanmasına kadar sormadığım kalmadı. Merak eden Hollanda Diyanet Vakfı’nın sitesine girer bakar.

Geçtiğimiz yıl Hollanda’da 38 bin küsür insan kurbanını Hollanda Diyanet Vakfı aracılığı ile kestirmiş. Bu yıl hedef en az 40 bin…  Tutturulmayacak bir rakam değil.

Resmi olmayan verilere göre Hollandalı Türkler her yıl 80 bin ile 100 bin arasında kurban kesiyor ya da kestiriyor. Bunların yarısını Hollanda Diyanet Vakfı vekaletle kesiyor. Demek ki güven tam… Geri kalan yarısının bir kısmı Hollanda’da bir kısmı Türkiye’de eş-dost, akraba aracılığı ile keserken maalesef az da olsa bir kısmı da  yukarıda rakamlarını verdiğimiz kuruluşlar aracılığı ile vazifelerini yapmış sayıyor kendilerini.

Hangisini düzelteyim…

Selahattin Duman, Engin Ardıç, Hasan Pulur…

Bana örnek aldığın üç köşe yazarı söyle deseler, terddütsüz  ismleri sayarım. Yazılarını öyle anekdotlarla, öyle fıkralarla süslerlerdi ki, okumadan olmazlarımdı. Allah rahmet eylesin…

Bazen, hele de dini konularda bana ahkam kesmeye kalkanların bilgilerini ölçüyorum zaman zaman. Hele içlerinden biri var ki tam Hasan Pulur fıkrası gibi.

Çok şey bildiğini sanan, her şeyi yalan yanlış anlatan adamın biri kahvede ahkâm kesiyormuş: “Çocuğu olmayan Hazreti Davut, Allah’a yalvarmış, ‘Allah’ım bana bir kız çocuğu ver, onu sana kurban edeceğim’, demiş. Duası kabul olmuş, bir kız çocuğu doğmuş, adını Ayşe koymuş… Ama Allah’a verdiği söz var, kızı almış götürmüş, tam kurban edecekken, Azrail yanında bir keçiyle gökten inmiş, ‘Al, bu keçiyi kurban et, kızı bırak!’ demiş…

Adam bakmış ki kimseden bir tepki yok, küçümseyerek, “Siz anlamadınız galiba!” demiş…Biri dayanamamış, kalkmış:”Ulan, anlattığının neresini düzelteyim! Dua eden Hazreti Davut değil, Hazreti İbrahim. Kurban edilecek çocuk kız değil, oğlan, Hazreti İsmail… Gökten inen melek Azrail değil, Cebrail. Kurban edilen de keçi değil, koç! Hangisini düzelteyim!”

Temelle başladık, Fadime ile bitirelim…

Kurban Bayramına yakın Temel ile Fadime kurbanlık almaya gitmişler. Gezmişler gezmişler kurbanlık bulamamışlar. Temel yorgunluktan:” Yeter kurbanın olayım Fadime yeter” demiş. Fadime dayanamayıp: “ Üzgünüm ama bu yıl öküz kesmeyeceğim”  demiş.

Yavuz Nufel – Nhaber.nl

Hangisini düzelteyim, bilmem… Vekaletle kurban kestirecekler iki kere okusunlar!
Yorum Yap
Bizi Google Üzerinden Bağış Yaparak Destekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

N'haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!