Üst Not: Şimdi sadece başlığa bakıp yorum yapacak olanlar varsa lütfen yazının tamamına bir göz atın, sonra yorum yapın olur mu…
…
İnsanlık nereye gidiyor demeyeceğim, gitmiyor kalıyor.
Sınıfta kalsa yine iyi en azından okula kadar gitmiş diyeceğim…
Sınıf, okul, yol, dava, kavga hepsi insan denen bazı zavallıların avucunun içinde, yani cep telefonunda, sosyal medyada…
O yüzden kimsenin bir yere gitmesine gerek yok…
Doktora gider, “ Ama ben internette şöyle okudum” der.
O zaman doktorda işin ne be zavallı…
Tatile gider, ama ben internette…
O zaman tatil yerinde işin ne be zavallı…
Hayata, insana, bilime, sanata, kültüre vs vs ne varsa her şey internette.
O zavallılar ki, insanlarla sohbetlerinde üç kelimeden ikisi, iki cümleden birisi “ama internette” diye başlıyorsa uzak durun.
Uzak durun, çünkü iki dakika bile dinlemeniz, sizi kendi çukurlarına çekmeye yeter…
Klavye kahramanları, sosyal medya hovardaları, filozofları, doktorları, hocaları hacıları, dedim ya konuşan konuşana…
Ağzı olan konuşuyor, dediklerimizi bile arar hale geldik…
Onlar en azından konuşuyorlardı, bunlar yazıyor ama zavallı bıngıldaklı beyinleri bir şey üretemediği için, KES- KOPYELE-YAPIŞTIR…
…
Neyse…
Yıllar önceydi yine bu tip insanlardan biri bir arkadaşın yanında evime gelmişti.
Hep bir şairin, yazarın evini merak etmişimdir. Hani filmlerde, fotoğraflarda gördüğümüz gibi mi, dedi…
Yalnız yaşıyordum, ama ev dertli toplu, kendimce 1artı 1 bir ev işte…
Sanıyorum hayal kırıklığına uğradı.
-Bakalım şairimiz hangi kitapları okuyor, dedi..
Kitaplıkta 100 kadar kitap vardı…
-Aaa, bu kadar az mı, dedi…
Ses çıkartmadım…
Sonra gözü Victor Hugo’nun Sefiller kitaplarına takıldı, 2 cilt…
-İlyas Salman’ın oynadığı Sefil Bilo filminin romanı değil mi bu? En sevdiğim filmlerdendir, dedi.
Bu Sefiller o sefil ( ler ) , değil; bu Fransızların Sefilleri dedim…
-Bir de sefillik sadece Türkiye’de, Afrika’da var derler, demek Fransa’da da çok sefil insan var ki romanını yazmışlar, dedi…
Sabır barometrem Everest yüksekliğine kadar çıktı, lav olup her an patlamaya hazır bir halde gelmişti ki yanımızda ki arkadaş depremi kazlar gibi önceden hissetti ve “Biz kalksak iyi olacak” dedi.
…
Aslen Erzurumlu olan usta oyuncu Zafer Alagöz bir söyleşinde ” Erzurumluların Ata Sporu Küsmektir. Yerli yersiz küserler, sebebini bilmezsin, kapısına gidersin kapıyı açmazlar. Hayırdır ne var dersin, “ Ben sana küstüm” derler. Neden dersin, “ Hiç öylesine küstüm işte” derler, diyor. İnanın Zafer Alagöz’ün Erzurumluların Milli Sporu” dediği küsmek, özellikle işsiz güçsüz, günün 10-15 saatini sosyal medyada geçiren zavallıların da ata sporu olmuş durumda.
– Farkettin mi, son zamanlarda paylaşımlarını beğenmiyorum, çünkü ben sana küstüm….
-Neden diyorsan, sen benim paylaşımlarıma bırak yorum yapmayı, beğeni, emoji bile atmıyorsun…
La havle,…
Abi şu sahısla küsmüsün, eskiden her paylaşımını beğenir yorum yazardı son zamanlarda dikkat ediyorum da hiç beğenmiyor…
Vah zavallı vah!…
Ulan, ben bile dikkkat etmiyorum kim beğenmiş, kim beğenmemiş, demek o beni o kadar detaylı takip edecek vaktin var, demek ki sen de bir zavallısın…
-Abi geçen yaptığın paylaşımda iyi laf sokmuşsun!..
Kime, diyorum…
-Yarası olan gocunsun abi, ama okkalı bir laftı, diyor zavallı olduğu aklına bile gelmeden…
Kardeşim ben birine laf sokacaksam açarım telefonu anlatırım meramımı derdimi, ben hiç anonim paylaşımlarla laf sokacak birine benziyor muyum?…
Biliyorum, çünkü o zavallılar kendileri öyle yaptıkları, düşündükleri için, avuçlarının içindeki internet sayesinden anında sokulacak bir söz arayıp, bulup, paylaşıp beyin orgazmı oluyorlar…
Aynı kapasitede, aynı karekterde, aynı düşünce yapısında olanlar ise yine aynı algı ile düşünmeye başlıyor gördüğü paylaşımların ardından:
-Bana mı, kime gönderme yaptı acaba, gördün mü XX ne paylaşmış, kardeşiyle, çocuğuyla, ortağıyla, komşusuyla vs arası iyi değildi, bu paylaşım kesin onadır, diyor zavallı ordusu….
Vah ki ne vah…
İçimdeki son fay hattını kırmak için çabalayan artçı derprem etkisinde nice bu tarz yorumlarla, sözlerle karşılaşıyorum ki anlatamam…
…
Şimdi sosyal medya hesaplarımda olan olmayan, beni takip eden arkadaşlara sesleniyorum:
Hiç bir paylaşımım, kimseye gönderme değildir. Siz öyle yapıyorsanız o sizin zavallılığınız.
Ki, sizin yüzünüzden bir şiir, bir deyiş, ya da o an aklıma gelen bir sözü paylaşamaycak mıyım…
Hoşuna giderse al kullan, paylaş, gönderme dönderme yap, ama ben kim ne paylaşırsa paylaşsın adresi belli olmayan sözleri üzerime almam, paylaşımlarımı da kimse üzerine almasın! Yazmam gerkiyorsa kime yazdığımı da açık açık yazarım, sosyal medya da değil hem de bu köşede, isim isim… ( Bkz önceki yazılarım )
Zavallılık, eziklik ve cahillik toplanıp yoğrulmuş rezillik çamuru olmuş.
Ne bulaşır ne bulaştırırım…
Buyurun yıllar önce kitabımda yazdığım bir sözün grafikli hali, bugünkü yazımın “Yazmasam olmaz’ı da bu olsun…
Yavuz Nufel-NHaber.nl