Ahmet Kaya’nın hayatını konu alan “Ahmet’in Türküsü” adlı film, 1 Mart’ta sinemalarda olacak. Kimi olumlu bakıyor, kimi olumsuz… İnşallah beklentileri karşılar… İyi ise alkışlarız, kötü ise ‘keşke bu kadar emeğe yazık etmeselermiş’ der eleştiririz… Ancak ben bir gün onun yaşadıklarının film olacağından, herkesin bir merhabasını ondan esirgediği günlerde emindim…
> Ahmet Kaya: “İki gözüm çok sağol! Birlikte fotoğraf çektirmeyelim gözüm benim yüzümden başına bir iş gelmesin…” > Yavuz Nufel: ” Öyle bir gün gelecek ki senin heykelini dikecekler, filmini çekecekler; sana vatan haini diyenler, üstüne yürüyenler senden özür dileyecekler…”
Ahmet kaya ile aramızdaki bu muhabbette öngördüğüm film ya da belki o filmlerin ilki vizyona girmeye hazırlanıyor.
1 Mart’ta vizyona girecek filmde Celil Nalçakan, Ahmet Kaya’yı canlandırıyor. Ezgi Şenler’in Celil Nalçacı ile rol aldığı Ahmet Kaya’nın hayatını seyirciyle buluşturacağını iddia eden filmde, Ahmet Kaya’yı hedef alanlar, Paris’teki yaşamı, vatan hasreti ve yaşadığı diğer acılar beyaz perdeye yansıtılmış…
Kudret Sabancı’nın yönettiği “Ahmet’in Türküsü”nün yapımcısı Erbay Medya. Filmin senaryosu Engin Elgün ve Savaş Korkmaz tarafından kaleme alınmış… Ahmet Kaya’nın müzik kariyeri ile birlikte yanı sıra toplum üzerindeki etkisini ve eserlerini de mercek altına alındığı filmden gişe olarak beklenti oldukça yüksek. Beklentileri ne kadar karşılar bilemem, görmeden yargılamak doğru olmaz ama bu filmin haberleri benin Ahmet Kaya ile ilgili hatıralarımı zihnimde yeniden canlandırdı.
Hayatının dönüm noktası
10 Şubat 1999’da Magazin Gazetecileri Derneği’nin Princess Otel Kongre Salonu’nda düzenlenen ödül töreninde yılın en iyi sanatçısı ödülünü aldı. Ödülü alırken yaptığı konuşmada sarf ettiği “Ben bu ödül için İnsan Hakları Derneği’ne, Cumartesi Anneleri’ne, tüm basın emekçileri ve tüm Türkiye halkına teşekkür ediyorum. Bir de bir açıklamam var. Şu anda hazırladığım ve önümüzdeki günlerde yayımlayacağım albümde bir Kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bu şarkıya bir klip çekeceğim. Aramızda bu klibi yayınlayacak yürekli televizyoncular olduğunu biliyorum, yayınlamazlarsa Türkiye halkıyla nasıl hesaplaşacaklarını biliyorum” sözleri nedeniyle lince maruz kaldı.
Hakkında birçok dava açılan Kaya, 16 Haziran 1999’da Fransa’ya sürgüne gitmek zorunda kaldı. Kaya sürgünde yaşadığı özlemi ve sitemi, şu sözlerle ifade etti: “Burada, bu şarkımı söylerken, benim Türkiye’de yaşadığım çok zor günlerde, bir merhabasını istediğim, fakat o merhabayı benden esirgeyen ulusal anlamda bu kaderi paylaştığım, bütün arkadaşlarıma ve dostlarıma ince bir sitemdir. Umarım, beni anlarlar…”
2000 Yılında Hollanda’da
Fransa’da sürgünde geçirdiği ilk yılında Hollanda’ya bir konser vermek için gelen Ahmet Kaya’yı tek takip eden ve teselli eden gazeteci Yavuz Nufel olmuştu.
Türkiye’de yaşadıklarının etkisi hala sıcaklığını koruduğu günlerde Yavuz Nufel kendisini kuliste ziyaret ederek bir süre sohbet etmiş ve sonra birlikte hatıra fotoğrafı çektirmek istemişti. Ahmet Kaya bu teklifime tereddütle yaklaştı. Kendinden yana kaygısı yoktu, kendisiyle yanyana gelmemden dolayı benim başıma bir sıkıntı gelmesinden kaygılanıyordu:
Ahmet Kaya’nın, “İki gözüm çok sağol, istersen fotoğraf çektirmeyelim benim yüzümden başına bir iş gelmesin” sözleri üzerine Yavuz Nufel ona, ” Öyle bir gün gelacek ki senin heykelini dikecekler, filmini çekecekler; sana vatan haini diyenler, üstüne yürüyenler senden özür dileyecekler” demişti.
Hayatı Malatya’da başladı, Paris’te son buldu
28 Ekim 1957 Malatya Doğumlu olan Ahmet Kaya, 16 Kasım 2000’de, “Hoşçakal Gözüm” isimli albümünün kayıtlarını yaparken, Paris’in Porte de Versailles semtindeki evinde bir gece kalp krizi sonucu 43 yıllık hayatı son buldu. 17 Kasım 2000’de Paris’in Père Lachaise Mezarlığı 71. bölüme defnedildi.
Söylenecek çok sözüm var ama şimdilik bu kadarı yeter….
NHaber.nl