Bana göre yazmanın en keyifli anı; insana kendini keşfetme, sınırları aşma ve farklı varoluş halleriyle dolup taşma fırsatı sunan bir süreçtir. Her yazar, kelimelerin arasına gizlenmiş, kendi benliğinden izler taşır. Zihnin sınırlarının yok olduğu ve hayal gücünün kanat çırptığı o büyülü andır. İşte tam o anda, insanlar olarak içimizdeki diğer kimlikleri deneyimleme şansını yakalarız.
Düşünün, kendinizi aniden başka bir evrende buluyorsunuz. Orada, farklı bir cinsiyetle, başka bir çağda yaşıyorsunuz. Belki de bir padişahın sarayında, entrikalarla dolu bir yaşam sürecek bir kadının zihnindesiniz. Ama bu öldürücü komplolar asla bana göre değil :)
derken başka bir yön alıyorsunuz. Bir kuş olarak gökyüzüne kanat çırpıyorsunuz, özgürlüğün tadını son raddeye kadar hissederek. O an, yazmanın getirdiği keyif, özgürlüğün en derin haliyle harmanlanıyor.
Hayal gücünün büyüsü burada..
Ya da bir prenses gibi hissediyorsunuz, ipekten sarı saçlarınızla, değerli bir tarakla altın işlemelerle oynamanın verdiği huzuru yaşıyorsunuz. Her şey mümkün, her şey olası. Bu yazım süreci, kendinizi her türlü biçime sokabildiğiniz, her duyguyu tatma şansını bulduğunuz bir yolculuk haline geliyor. Hayal gücünün büyüsü burada, yazarken kendinizi bu farklılığa bırakmanın verdiği hazda saklı.
Ve bazen benliğimizi kaybettiğimiz anlar da oluyor. Gerçek hayatın maddi kalabalığı içinde kaybolmuşken, yazma eylemi bize başka hayatlar sunuyor. Zihnimin derin köşelerinde her türlü hayale konuk oluyorum ve bu rüyaların tadını çıkarıyorum. Aslında, bazen kendi hayallerimde kaybolmak, dünyadan daha büyük olanı aramak bana daha cazip geliyor. Bu nedenle, yalnızlık bana dost gibi geldiği zamanlar oluyor. Gereksiz kalabalık en son isteyeceğim şey.
Hayal etmekle kalmayın, yaşayın…
Yazın! Gönlünüzden ne geçiyorsa, acı tatlı dökün, kelimelerle buluşsun. Kalemi, kağıdı dost kabul edin ve içsel sıkıntılarınızı, sevinçlerinizi bu sayfalara dökün. Şairlerin kafiyelerle oynadığı gibi, sizler de hayallerinizi harflerle süsleyin; onları boğmak yerine onlarla dans edin. Çünkü yazarken, hayal gücünün alanında dolaşırken kendi yaşamınızı yeniden şekillendirdiğinizi hissedeceksiniz.
Sonuç olarak; yazmanın en keyifli anı bir de kişinin farklı varoluşları deneyimlediği ve kendi ruhunu yeniden keşfettiği bir yolculuğun başlangıcında gizlidir. Bu süreçte hayallerinizi sımsıkı tutun, aklınızdaki tüm duyguları kağıda dökün ve kendinizi özgür bırakın. Yazı, belki de en uçuk hayallerin bile gerçeğe dönüşebileceği bir alan sunar. Bu yüzden yazarken her şey mümkündür; yalnızca hayal etmekle kalmayın, yaşayın!
Benden söylemesi..
Serpil Barın Torunoğulları- NHaber.nl