“Müslüman İspanyası” Endülüs’ü Tanıyalım
İspanya denildiğinde çoğu kişi için Flamenko ve boğa güreşi akla gelir. Ancak bizim için İspanya’nın Endülüs kısmı, yarım kalmış bir düş gibidir. Hollanda Diyanet Vakfı’nın düzenlediği Endülüs gezisi vesilesiyle, bu eşsiz bölgeyi tanıtmak ve hissettiklerimi paylaşmak istedim.
Tarihte adı sıkça geçen Endülüs hakkında daha önce okul yıllarımda tarih derslerinde ya da internetteki yazılardan bilgi edinmiştim. Ancak bu bilgiler ne yazık ki yetersiz kalıyor. Tıpkı kutsal topraklara yapılan hac ziyaretlerinde olduğu gibi, “Anlatmak yetmez, gidip görmek gerek” denir. Endülüs’ü de sadece okumak değil, bizzat yaşamak gerektiğini bu gezi sayesinde anladım.
Endülüs Gezisinin Etkileri
Endülüs gezisi, tarihi, kültürel ve manevi açıdan çok anlamlıydı. Gördüğüm eserler karşısında etkilenmemek mümkün değildi. Müslüman mimarisi ile ortaya konulan zarafet ve incelik, bu coğrafyada hala ayakta duruyor. Ancak manevi anlamda gördüklerim beni derinden üzdü. Müslümanların ibadetleri ya tamamen yasaklanmış ya da gizlice yapılmak zorunda bırakılmış. Eski camiilerimizin yanına Hristiyan mimarisiyle yapılan yapılar, bu eserlerimizi gölgelemeye çalışsa da o muhteşem izleri silememiş.
Özellikle Kurtuba Camii’nde kılamadığımız namaz, sessizce yapılan dualar ve gizlice kıldığım iki rekat namaz, bu manevi hüznü doruk noktaya taşıdı. Mevcut küçük mescitlerin, sadece vakit namazlarından hemen önce açılıp sonrasında kapatılması, burada İslam’ın nasıl zor koşullar altında yaşatıldığını gösteriyor.
“La Galibe İllallah” – Allah’tan Başka Galip Yoktur
Endülüs’te İslam mimarisinin her köşesinde göze çarpan “La Galibe İllallah” (Allah’tan başka galip yoktur) ayeti, manevi derinliğiyle insanı etkiliyor. Yusuf Suresi’nin 21. ayetinden ilham alınarak bu söz, Elhamra Sarayı’nın kemerlerine, sütunlarına ve duvarlarına işlenmiş. Rivayete göre Halife Muhammed Bin Nasr, zafer dönüşünde halkının kendisini “El Galip” diye karşılaması üzerine, kibirden sakınmak için bu sözü sarayına nakşettirmiş.
Bu söz sadece geçmişteki başarıların ötesinde, Allah’ın mutlak galip olduğunu hatırlatan bir uyarı niteliğinde. Elhamra’nın zarif süslemelerindeki “La Galibe İllallah” ibaresi, zamanın ve mekânın ötesinde bir mesaj veriyor.
Sevilla: Renklerin ve Tarihin Şehri
Sevilla şehri, bu gezinin en etkileyici duraklarından biriydi. Giralda Katedrali’nin minaresi ve portakal ağaçlarıyla dolu avlusu, bu yapının bir zamanlar camii olduğunu hatırlatıyor. Ancak Müslüman eserleri, Hristiyanlar tarafından dönüştürülerek sembolik nefret izleri taşır hale gelmiş.
Sevilla, yalnızca mimari eserleriyle değil, tarih boyunca İspanya’nın sömürgeci geçmişine dair izleri de barındırıyor. Alcazar Sarayı, Müslüman ustalar tarafından yapılmış zarif bir eser olarak bu tarihin bir parçası.
Kurtuba Camii: Sütunlar Ormanı
Gezinin belki de en dokunaklı durağı Kurtuba Camii idi. Yahya Kemal’in “muazzam bir eserdir” diyerek övdüğü bu camii, göz alıcı sütunları ve incelikli mimarisiyle adeta bir başyapıt. Ancak camiinin ortasına yapılan katedral, bu güzelliğin bütünlüğünü bozmuş. Rehberimizin “Namaz kılmaya kalkmayın, polis hemen müdahale eder” uyarısı ise burada ibadetin nasıl baskılandığını açıkça gösteriyor.
Elhamra Sarayı: Bir Medeniyetin Zirvesi ve Sonu
Endülüs İslam medeniyetinin zirvesi olan Elhamra Sarayı, aynı zamanda bu medeniyetin son bulduğu yer olarak bilinir. Granada’nın kızıl güzeli Elhamra, zarif süslemeleri, bahçeleri ve su kanallarıyla bir cennet tasvirini andırıyor. Ancak tarih boyunca yaşanan taht kavgaları ve siyasi çekişmeler, bu eşsiz medeniyetin sonunu hazırlamış.
1232’de temelleri atılan Elhamra, bugün UNESCO Dünya Miras Listesi’nde yer alıyor. Bu sarayı adım adım gezerken her nakışta, her duvarda bir medeniyetin izlerini görüyorsunuz. Ancak bu izler aynı zamanda geçmişte yaşanan acıları ve hüznü de taşıyor.
Teşekkürler
Bu unutulmaz kültür gezisini düzenleyen Hollanda Diyanet Vakfı’na, Akif Tours sahibi Murat Kurt kardeşimize, Aydın ve diğer hocalarımıza, ayrıca geziye katılan tüm kardeşlerimize gönülden teşekkür ederim. İnşallah gelecekte başka kültür gezilerinde de buluşmak dileğiyle…
Haber ve foto: Kasım ve Münevver Samutoğlu