Kadının gücünü kabul etmekte zorlanan erkeklerin, nasıl bir annenin elinde şekillendiğini düşünmek bile yoruyor beynimi ..
Bilinçli, akıllı ve vizyoner bir kadın, toplumun zemininin sağlam olması noktasında en büyük mimari harç açıkçası…
İyi yetiştirilmiş bir kız çocuğu demek, iyi bir anne demek .. Dolayısıyla onun yetiştirdiği bireylerde bu zincirin devamında aynı kıvamda, pay almış toplum demek. Orada huzur, artı bilgi, artı sağlıklı sevgi ,artı huzur kokan bireylerin çokluğu demek …
Ki, çokça ihtiyaç var şimdilerde! Hızla bozulan aile çatısı ve birliği kontrol altına alınmadığı sürece, ‘mutlu toplum’ olmak hayal! Tam da bu yüzden; devletin, sosyal yapıda oluşacak arızaları hızlıca dikkate alıp yeni bir yapılandırmayla kadınlarımızı bilinçlendirme ve koruma konusunda ( en az aileleri kadar sorumlu olması bilinciyle) yaptırım gücü yüksek reformlara ihtiyaç var.. Ben, hiç bitmek bilmeyen kadın cinayetlerinin yeterince önemsediğini düşünmüyorum ülkemizde! Hiç bir kadın; ayrılma kararı yüzünden, eşi tarafından katledilme vahşetini ve caniliğini haketmiyor ! Verilen cezalar trajı komik ..
Sosyal yapı içeriğinde, kadının haklarını hak ettiği değerde, yükselten, önemseyen bir devlet olmak zorundayız! Aile ve sosyal politikalar bakanlığının bir dönem bu konuya fazlasıyla eğildigini biliyorum .. Ve bir çok tedbirler alındığınıda.. Ama maalesef yetersiz ve zayıf olduğunu gördük ve yaşadık, yaşıyoruz da .. Ardı arkası kesilmeyen ve çoğunlukla erkek genine yerleşmiş, evlilikle birlikte ortaya çıkan öldür emriyle kamuflaj olan mikrobik geni yok etmekte başarılı olamadık.
Sanki, ‘hak verilmiş bir özgürlük’ öldürme dürtüsü onlara ! Ki, bunun inancımızda da asla yeri yok ! Eşini, çocuklarının önünde öldürmüş bir adamı asın! Çünkü, zaten vebalı bir yaratık var ortada! Bakın o zaman nasıl minumum sevyeye iniyor cinayetler!
Kadın sığınma evleri ve bazı sosyal desteklerinde yetersiz olduğunu net biliyorum! Yeniden iyileştirme yolunda doğru ve yeterli ve hatta keskin yaptırımlar gerekli.
Şimdi diyeceksiniz ki, ‘öldürmek canilik’ o halde asmak? Aşı, muhatabı olduğu mikroplara karşı bir koruyucu değil mi?
Üstelik içeriği yine mikroplar! Bilmem anlatabildim mi?
Eğitiminin, taa ilkokul sıralarında başlanması gerektiğine inandığım, en önemli dersinde öz saygı, aile birliği ve kadın, erkek ilişkilerindeki karşılıklı haklar olmalı bu derslerin matematikten, fizikten, kimyadan çok daha faydalı olacağına yürekten inananlardanım çocuklarımız için!
Koşu atları gibi; o dershaneden, özel ders hocalarına koşturup, asıl sosyal yapıdaki mutluluklarını hiçe saydığımız minik insanlarımızın, iç dirençlerinin, yaşamın hangi evresinde onları, duygusal yanları çürümüş canavarlara dònüştürdüğümüzü görmek zorundayız!
İyi yetişmiş bir kız çocuğu ve iyi yetişmiş bir erkek çocuğu mezun ettiğinizde (sosyal düzeni ayakta tutacak okullardan ) öldürme dürtüsünü hak gören mikroplarıda daha hücrelerine yapışmadan temizlemiş olacaksınız!
Sistem bu kadar basit, ama bizler her şeye tepeden başlamayı marifet saydığımızdan toplumsal iyileşmelerde kayıptayız!
Daha ne kadar susarız?
Daha ne kadar göz yumarız?
Ve daha ne kadar film izler gibi seyirci kalırız?
Ve Vahşet kokan sonuçları daha ne kadar taşırız toplumsal kimliğimizde?
Bitmek bilmeyen sorular yine beynimde!
Aygül Şamhili- NHaber.nl