Uzun yıllardır kadınlarla birlikte çalışmalarım ve projelerimde birçok yaşanmışlığa tanıklık ettim. Kimi bu yaşadıkları zorlukların altından güçlenerek kalkıp hayata tutundu, kimi enkaz altında kaldı! Kimi de mağduru oynamak yerine fırsatları değerlendirdiler. Hepsi de aslan yürekli gurbetin kadınları bunlar.
Birkaç hafta önce bir Altın Portakal ödülü vardı ve birileri bu ödüle layık görüldü! Bana göre bu ödülü ve tüm ödülleri en çok bu kadınlar hak ediyor!
Altın Portakal ödülü demişken, son günlerde sosyal medyada dolaşan bir loli pop figüranını da görmüşsünüzdür. Yarım asırdır Hollanda’da yaşayan gurbetçiler olarak, Hollandalıların köpek sevgisini iyi biliriz. Günde en az 3 kez ihtiyaç gezisine çıkartılan köpeklere bir bakın; her köpek tasmasını tutan sahibine benzer.
Ancak o loli pop figüranında tam tersi bir sahnedeydi!
Dünyada o kadar zulüm, işkence altında bebelerin başlarına bombalar yağan dünyadan tek derdi köpeğinden bir kaç saat ayrılsada emin ellerde olduğu.
Gurbetin kadını, Adı: Nimet.
Nimet hanımla kısa bir süre önce tanıştım. Onun yaşadığı zorluklar, mücadelesi ve hayata tutunma çabası beni derinden etkiledi.
Küçük yaşta evlenen ve adamın zulmüne artık dayanamayıp iki çocuğuyla bu zorlu hayata tek başına devam eder. Binbir zorluklarla mücadele eden, parasızlıktan saatlerce yürüyerek işine gitmek zorunda kalan ama pes etmeyen, çocuklarının okuması için dişini tırnağına takan aslan yürekli kadın! Ödül verilecekse işte bu kadınlara verilmeli.
Nimet hanım, yaşadığı zorluklara rağmen çalışarak ve kimseye muhtaç olmadan çocuklarını büyütmüş, güçlenmiş ve ayaklarının üzerinde durmaya çalıştıkça en çok da bizim şu el alem lafları yormuş Nimet hanımı!
Adına ister kader deyin, ister tercih veya üzerine biçilen hayat! Yıllar sonra Hollanda’dan bir talibi ile evlenir ve yolu gurbete düşer! Düşer düşmesine de Nimet hanım, kötü şansını da bavuluna koyup yanında getirir.
Olmayınca olmuyor işte! İkinci evliliğin henüz kırkı çıkmadan çocuğuyla birlikte kendini kadın sığınma evinde bulur. Bir dönem sığınma evinde kalmak zorunda olan Nimet hanım, ben insan olduğumu ve değerli olduğumu burada öğrendim derken o buğulu gözlerinden akan yaş taneleri sanki şu sözleri haykırıyordu!
“Siz, insana, kadına, çocuklara işkenceyi, zulmü, sadece siyonistlerin yaptığını mı sanıyorsunuz? Maalesef nice egoları tavan yapmış ailesine, çocuklarına mental ve fiziksel zulm edenler o kadra çok ki, peki onlara ne demeli! “ Belki de insanlık hiç bu kadar paspas olmamıştı!
Sığınma evleri kadınlar için bir nimet
Malum, biz toplum olarak kadın sığınma evlerine yönelik ön yargıları olduğumuz aşikar. Nimet hanım için bu yerlerin darda kalmış kadınlar için gerçek bir nimet olduğunu ifade ediyor.
Zorluklarla dolu bir geçmişe sahip olmasına rağmen, tüm zorlukların altından daha da güçlenerek kalkması umut verici.
Nimet hanım, sığınma evinde edindiği deneyimlerle toplumdaki ön yargılara meydan okudu. O, bu yerlerin sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal anlamda da bir sığınak olduğunu vurguluyor. Tedavi süreci, dil kursları ve destek sayesinde hayatına yeni bir yön veriyor.
Nimet hanım, bu süreçte sürekli etrafına bakarak, nasıl faydalı olabileceği konusunda düşünmüş ve çaba göstermiştir. Bu çabaları, onu üniversitede bir araştırma konusu haline getirerek “Yılın annesi” seçilmesine yol açmış.
Gözlerinin içinde güzellik ve umut barındıran Nimet hanım, yılların biriktirdiği travmaları silmek adına çaba sarf ederken, aynı zamanda çevresindeki insanlara yardım eli uzatmaktan geri durmuyor.
Adı GURBET olsa da o artık Hollanda benim vatanım ve ben bu ülkenin bir parçasıyım diyerek, günlük yaşamındaki küçük yardımlarla çevresine dokunuyor.
Nimet hanımın hikayesi, gurbetin kadınlarının güçlü ve dirençli yanlarını sergileyerek, topluma olumlu bir mesaj taşıyor. Umutsuzluk içinde bile güçlenen ve çevresine değer katan bu kadınlar, geleceğe umutla bakmamıza sebep oluyor.
Necla Koçak-Nhaber.nl
Cok güzel yazmışın yine derinden düşündürdü tekrar beni