Maalesef son yıllardır, Avrupalı Türklerin, anavatanda gördükleri muamele herkes gibi benide üzdü. Bu konu hakkında Yeri gelmişken bir kaç kelam ben de yazacağım ama bugünkü konumuz Makarna!.
Tatil dönüşü Amsterdam havalimanında bagajlarımızı beklerken ayak üstü bekleyen yolcularla tatil anılarımızı paylaştık. Yolculuğun ve rekor sıcak havanın yorgunluğu herkesin üzerinde! Dönen bagaj bandının önünde bekleyen kalabalık, bir an evvel bagajlar gelsede evemize gidip söyle bir rahatlasak modunda.
Beklerken bir anne ve çocuklarının konuşmalarına kulak misafiri oldum. Anne soruyor, çocuklar eve gidince ne pişirelim ne yersiniz?.
“Çocuklar, tatil boyunca fastfood ve tek kuş sütü eksik olan, binbir çeşit açık büfe yiyeceklerinden bıkmış olsa gerek ki, “makarna haşlayıp üzerine bol ketçap döküp yiyelim”.
İşte bu ya, iste bu! Özlenen lezzet “haşlanmış makarna!.
Tebessümle çocuklara bakıp, anneyle göz göze geldik ve gülümsedik.
Ben dahil bir çoğumuzun tatil dönüşü, ilk yaptıgı ve çok güzel hareketlerden biri Makarna haşlayıp yemek. Tanıdık geldi demi?!.
Peki neden tatil sonrası bir tencere haslanmış makarnayı özlüyoruz, hadi gelin Yeri Gelmişken, farklı bir pencereden bakalım bu olaya.
Tatil deneyimleri, insanın ruhunu dinlendiren, yenileyen ve unutulmaz anılar biriktirdiği özel zamanlardır. Deniz kum güneş üçlemesinden dağ havasına, şehir keşiflerinden doğa yürüyüşlerine, aile ziyaretlerine kadar birçok farklı tatil seçeneği vardır. Ancak, tatil sonrası deneyimlenen bir şey daha vardır ki, o da “Tatil Sonrası Makarna ile yuvaya dönüş”.
Tatiller, genellikle farklı gittigimiz sehirlerin lezzetlerini tatma fırsatı sunar. Yerel restoranlarda tadılan yemekler, otel restoranlarında 2 kişiye acılan 3 metrelik masalara sertme kahvaltılar (yeri gelmişken bu kahvaltıların en fazla yüzde 40 yeniliyor gerisi ziyan)! veya köylerde hazırlanan özgün tarifler, tatilin ayrıcalıklarından biridir. Ancak tatil sonrası, tatlı bir hüzünle ve yorgun dönerken, özellikle de evdeki mutfakta, bazen o özlenen lezzetlere ulaşmak mümkün olmayabilir. Veya her gün bal yiyen baldan usanır misali bir süre sonra dışardan, otel yemeklerinden, binbir çeşit açık büfe yemeklerinden bıka biliyoruz.
İşte tam da bu noktada, (çalışan annelerin, öğrenci evlerinin ve tatil dönüşü tatilcilerin baş tacı), “Tatil Sonrası Makarna Özlemi” devreye girer. Makarna, evde hızlıca hazırlanabilen, lezzetli ve besleyici bir seçenektir. Tatil dönüşü, uzun uçuşlar, yolculuk yorgunluğu ve dönüşteki karmaşık duygusal durum, makarnanın huzur veren kollarına yönlendirir insanı. Tıpkı evin sıcaklığına dönüş gibi, makarna da tatil sonrası mutfakta hissedilen bir anlam taşır.
Bu özlem, bir çeşit tatil sonrası adaptasyonun da bir parçasıdır. Tatil boyunca deneyimlenen farklı lezzetlerin, aktivitelerin ve ortamların ardından, günlük hayata dönmek bazen zorlayıcı olabilir. Ancak makarna gibi basit ve tanıdık bir lezzet, hem bedeni hem de ruhu rahatlatan bir denge olsa gerek.
Sonuç olarak, “Makarna ile yuvaya dönüş”, tatilin bitişini kabullenmeyi ve günlük hayata geçişi kolaylaştırmayı simgeler. Bu, aynı zamanda basit zevkleri ve evin sıcaklığını hatırlatır. Tatil anıları zihninizde canlı yaşarken, bir tencere makarnayı kaynatmanın getirdiği huzuru ve sıcaklığı unutmamak gerekir.
Sonuç olarak, “Tatil Sonrası Makarna Özlemi” sadece karın doyurma değil, aynı zamanda tatilin ardından gelen duygusal durumu yansıtan bir semboldür. Hayatın tadını çıkarmak, hasret gidermek, farklı deneyimleri yaşamak ve günlük hayatın getirdiği zorlukları kabul etmek arasında bir denge kurmak, insanın yaşam sanatıdır. Ve bir tabak makarna, hem lezzetini hem de anlamını taşıyan bir yol arkadaşıdır bu denge yolculuğunda. Ne dersiniz!..
Tatilin bu son haftalarında tüm tatilcilere, bir tencere Makarna lezettinde sağ salim yuvalarına dönüşler diliyorum.
Sevgi ve saygıyla kalın.
Necla Koçak – nhaber.nl