Şşşşt… Bugün 2024’ün son günü. Bir yıl daha biterken, her zamanki gibi umutlarımızı gökyüzüne bırakıyor, dileklerimizi sıralıyoruz. Daha fazla sağlık, daha çok mutluluk, huzur, barış… Kulağa tanıdık geliyor değil mi? Çünkü her yıl aynı şeyleri diliyoruz.
Ama durup bir düşünelim. Geçmiş yıllarda bu dileklerin peşinden koşarken ne oldu? Barış istedik, dünya savaş alanına döndü. Huzur diledik, içimiz ateş gibi yanıyor. Etrafımız mutsuz, tatminsiz ve huzursuz insanlarla doldu. Sağlık diledik, market raflarında, sofralarımızda, kadehlerimizde sağlığımızı bozan ne varsa tüketmeye devam ettik. Mental yorgunluk ise hepimizin kamburu oldu; artık kendine gelemeyen, uyuşmuş varlıklara dönüştük.
Doğal yaşam diledik ama aynaya baktığımızda doğallıktan eser yok. Şişirilmiş, kesilip biçilmiş, birbirinin kopyası yüzler ve bedenler… Dileklerimiz yerinde sayıyor, biz ise daha da uzaklaşıyoruz hayalini kurduğumuz o güzel dünyadan.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da dilekler tutmadı. Koca bir yılın sonunda, zihnen ve ruhen yorgun düşen insanlar ya sosyal medyada başkalarının hayatını izleyerek zaman harcıyor, ya alışveriş sepetlerini doldurarak rahatlıyor ya da eğlence mekanlarında, matinelerde, tur otobüslerinde kendini dansın ritmine bırakıyor.
Peki ya bu yıl farklı bir şey yapmaya ne dersiniz?
Bu yılın son günü, artık dileklerimizi yılbaşı ağacı süsler gibi umutlarımıza asmaktan vazgeçelim. Evrene “yeni yıl barış, mutluluk, sağlık getirsin” demeyelim. Çünkü evren de bizden bıkmış olmalı.
Gece geçip sabah olduğunda yeni bir yıl başlayacak. Ama unutmayalım, dünün gökyüzünü aydınlatan havai fişekler sabahın ilk ışıklarıyla yok olurken, hayat her zamanki gibi devam edecek. Zulüm, savaş, şiddet, umursamazlık, bencillik… Tıpkı dün olduğu gibi.
Bu yıl artık dilek dilemek yerine harekete geçelim.
Sağlık mı istiyoruz? O zaman sağlıklı beslenelim, hareket edelim. Barış mı istiyoruz? Önce kalbimizdeki kırgınlıkları onaralım. Helal kazanç mı arıyoruz? Daha çok çalışalım. Adalet mi bekliyoruz? Önce kendimize, sonra çevremize karşı adil ve merhametli olalım.
Yeni yılda dilekler değil, eylemler konuşsun.
Belki o zaman, yıllardır evrene gönderdiğimiz o boş dilekler birer birer gerçek olmaya başlar.
Hoş geldin 2025.
Necla Koçak – nhaber.nl
