Tatilimi ülkememde geçirirken, karşılaştığım bazı olaylar beni derin düşüncelere sevk etti. Özellikle Türkiye’deki sağlık sektöründe yaşanan bazı durumlar, Avrupa’daki sistemle kıyaslandığında çok garip geliyor. Siz değerli okurlarımızla bu gözlemlerimi paylaşmak istiyorum.
Sağlık sektöründe devletin sunduğu imkanlar önemli olsa da, sistemde bazı aksaklıklar dikkat çekiyor. Özellikle Türkiye’de, hastanelerde görev yapan profesör doktorların vergi kaçırma eğiliminde olduğu yönünde gözlemlerim oldu. Bu durum, vatandaşların devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden tam anlamıyla faydalanmasını engelliyor ve hem hasta haklarını hem de devletin mali yapısını zora sokuyor.
Örnek vermek gerekirse, bir hasta üniversite hastanesine gidip, profesör doktordan muayene randevusu alıyor. Gerekli tahliller devletin hastanesinde yapılıyor, muayene tamamlanıyor. Ancak doktor, tahlil sonuçlarını devlet hastanesinde vermek yerine hastayı özel muayenehanesine yönlendiriyor. Bu noktada hasta, daha önce devletin sağladığı hizmetlerden faydalanmışken, sonuçları öğrenmek için profesörün özel muayenehanesine gitmek zorunda kalıyor.
Özel muayenehaneye giden hastadan, basit bir tahlil sonucunu öğrenmek için ₺3600 gibi yüksek bir ücret talep ediliyor. Daha vahimi, bu ücret karşılığında herhangi bir fatura kesilmiyor. Bu durum, doktorların vergi ödememesi anlamına geliyor. Devlete vergi ödemeden kazanç elde eden bir profesör doktor varsa, bu sadece bireysel bir sorun değil, sistemdeki çok daha derin bir çarpıklığın göstergesidir. Eğer bir profesör doktor vergi kaçırıyorsa, bu durum daha alt seviyelerdeki iş sahipleri için de geçerli olabilir. Bu yüzden, sistemdeki bu eksikliklerin düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum.
Avrupa’da sağlık hizmetleri hem devlet tarafından organize edilir hem de şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri gözetilir. Vergi kaçırma gibi durumlar ciddi bir şekilde takip edilir ve hem doktorlar hem de diğer sağlık çalışanları bu konuda sıkı bir denetime tabi tutulur. Oysa Türkiye’deki bu düzensizlik, hastaların sağlık hizmetlerine erişimini zorlaştırdığı gibi, devletin vergi gelirlerini de olumsuz etkiliyor.
Türkiye’de sağlık sektöründe yeniden bir yapılandırma yapılması gerektiğini düşünüyorum. Profesör doktorlar başta olmak üzere,Mal varlıklarının gözden geçirilmesi vede tüm sağlık çalışanlarının vergi yükümlülüklerine riayet etmeleri, özel muayenehanelerdeki işlemlerin kayıt altına alınması ve devletin sağlık hizmetlerine yönelik denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi şart. Aksi halde, vatandaşlar devletin sunduğu hizmetlerden tam anlamıyla faydalanamayacak ve sağlık sektörü içindeki bu çarpıklık daha da derinleşecektir.
Bu konuda yetkililerin, vatandaşların sağlık hakkını koruma altına alacak düzenlemeleri bir an önce hayata geçirmesi gerektiğini düşünüyorum. Profesör doktorların bu şekilde vergi kaçırmalarına göz yummak, sistemdeki güveni zedelemekte ve insanların sağlık hizmetlerine duyduğu inancı sarsmaktadır.
Sonuç olarak, Türkiye’de sağlık sisteminin tekrar gözden geçirilmesi, şeffaf ve adil bir yapıya kavuşturulması elzemdir. Özellikle doktorların, başta vergi yükümlülükleri olmak üzere, etik kurallara uygun hareket etmeleri, sağlık sektörünün daha sağlıklı işlemesi için gereklidir.