Şerife Bozdoğan Eker
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Ötekileştirmeden…

Ötekileştirmeden…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Karşılıklı hoşgörü üzerine şu başlıkları sıralayabiliriz;

“Hoşgörünün Sırrı: Ötekileştirmeden Saygı ve Anlayış Nasıl Kurulur?”

Hoşgörünün Temeli: Hoşgörü, farklı düşüncelere, inançlara ve yaşam biçimlerine saygı duymaktan doğar. Karşımızdaki kişiyi anlamaya çalışmak, onların gözünden dünyayı görmek önemlidir.

  • Ötekileştirme Korkusu: İnsanlar, karşılarındaki kişiyi ö“teki” olarak gördüklerinde aradaki mesafe büyür, uzaklaşır. Hoşgörünün yolu, bu mesafeyi azaltmak ve benzerliklerimize odaklanmaktan geçer.
  • İletişim ve Anlayış: Karşılıklı saygı, doğru iletişimden doğar. Dinlemeyi öğrenmek, karşımızdaki kişiye gerçekten kulak vermek, aramızdaki farkları kabul etmenin ilk adımıdır.
  • Empati Kurmak: Empati, karşımızdakinin ne yaşadığını anlamaya çalışarak

hoşgörüye yaklaşmamızı sağlar. Empati kurduğumuzda, onların bakış açısını anlar ve neden farklı düşündüklerini kavrayabiliriz.

Toplumun hoşgörü kültürünü nasıl güçlendirmesi gerektiğini bilmesi gerekir.

Bireyler kendilerini sorgulamaları lazım. “Acaba karşımızdaki kişiyi gerçekten anlıyor muyuz, yoksa yalnızca kendi düşüncelerimizi mi savunuyor, dikte ediyoruz?”

Hoşgörünün Kalbine Yolculuk

Ötekileştirmeden Nasıl Saygı ve Anlayış Kurabiliriz?”

Hayatın içinde hepimiz zaman zaman kendimizi haklı, karşımızdakini ise yanlış hissederiz. Peki, bu durumda gerçekten anlayışlı olabilir miyiz? Hoşgörü, sadece farklılıklara sabredip, katlanmak mı, yoksa onları bir zenginlik olarak görmek mi?

Ötekileştirdiğimizde, karşımızdaki insana sadece dışarıdan bir bakış atmış oluyoruz.

Onun iç dünyasına dokunmadan, sadece kendimize yabancı olan yönlerini görmeye odaklanıyoruz. Ama bir insanı gerçekten anlamak için, onunla empati kurmayı denedik mi hiç? Ya o kişinin yaşadığı zorlukları biz yaşasaydık, acaba aynı kararları mı alırdık?

Belki de en çok zorlandığımız yer burası: Farklı bir bakış açısına, kendi doğrularımızdan taviz vermeden saygı duyabilmek. Bu mümkün mü? Karşımızdakini değiştirmeye çalışmadan, olduğu gibi kabul edebilir miyiz? Sadece kabul etmekle kalmayıp, onun varoluşunu bir değer olarak görebilir miyiz?

İçinde bulunduğumuz her çatışmada, bir durup düşünmeliyiz. Bu insanı gerçekten dinliyor muyum? Onun hikayesini anlamaya çalışıyor muyum, yoksa yalnızca kendi düşüncelerimin peşinden mi gidiyorum?

Onun yüreğine, duygularına dokunabilirsem, belki de öfkem yerini şefkate bırakacak. Çünkü anlayış, duvarlar örmek yerine köprüler kurar.

Her farklı görüş bizi tehdit eden bir unsur mu, yoksa bize yeni bir pencere mi açıyor? Farklılıklarla barış içinde yaşayabilmek, belki de insan olmanın en büyük sınavı, erdemdir. Karşılıklı saygı ve hoşgörü, yalnızca başkalarına değil, kendimize de bir iyilik değil midir? Hoşgörü, canlıların dünyada huzurlu ve mutlu yaşayabilmeleri için gerekli olan sabır tahammül ve sevgidir.

Bizim kadim kültürümüz, dinimiz bunu anlatır.

Hoşgörü insan olma sanatıdır diyebiliriz.

“Hoş ğör ki hoş görülesin”

Hadisi şerif..

Mevlana’nın tüm insanlara karşı hoşgörülü sözleri de “Ne olursan ol yine gel” sözü ile din, dil, ırk, mezhep, milliyet ayrımı gözetmeksizin hoşgörülü olunması gerektiği açıkça belirtmiştir.

Şerife Bozoğlan Eker

 

 

Ötekileştirmeden…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir