Avrupa’ya 60 yıl önce işçi alımıyla başlayan Türk göçü, daha sonraki yıllarda bir yakınını istek yaparak, olmadı kaçak yollarla getirip bulundukları ülkelerde o ülke vatandaşı yaşlı kadınlarla evlendirip oturum alma şeklinde devam etti.
60’lı, 70’li yıllarda gelenlerin çocukları büyüyüp evlenme çağına gelince (80’li yıllar ) ithal gelin-damat olarak gelişler başladı. İthal gelin- damat döneminde yılda Almanya’ya 20 bin, Hollanda’ya ise 5-6 bin civarında ithal gelin damat geldiği bir gerçek.
2000’li yıllarda doğan 3. Nesil bugün 20’li yaşlarda ve evlenmek için Türkiye’yi tercih etmiyor, evlenecekleri eşleri yaşadıkları ülkelerden seçiyorlar.
Bu yüzden Avrupa’nın her ülkesinde düğün salonlarının sayısı her geçen gün artmakta. Özellikle Ekim- Haziran ayları arasında hafta sonları düğün salonu bulmak neredeyse imkansız. O yüzden evlenecek çiftler aylar, hatta bir yıl öncesinden düğün salonunu kiralanması gerekiyor.
Düğünler, düğün salonu işletmediğinin yanı sıra, kuyumculuk başta olmak üzere organizasyon, video fotoğraf, davul zurna, müzik gurubu, kız isteme, nişan, gelinlik, damatlık nişanlık, kınalık, gelin çıkarma, gibi başlıklar halinde beraberinde bir çok yeni sektörlerinde oluşmasını sağlamış durumda.
Avrupalı Türklerin kabuk bağlayan yarası İthal Gelin, İthal Damat
Avrupalı Türklerin en büyük gizli sorunlarında olan ‘ithal damatlar ya da ithal gelinler’ dönemi bitti denebilir. 80’li, 90’lı yıllara damgasını vuran ihtal gelin- damat olayının en önemli sebebi, Türkiye’de okuyamamış veya iyi bir iş bulamamış gençlerin (ithal damat) aileleri, Avrupa’ya gitsin hayatını kurtarsın’ düşüncesi ile bir gurbetçi kızıyla evlendirmek istemeleri / evlendirmeleri.
İhhal gelin olayında durum biraz daha farklı, Türkiye’deki kızların daha namuslu, daha itaatkar olduğunu düşünen Avrupalı gençlerin aileleri, oğullarını Türkiye’den evlendirme yoluna gidiliyor.
İthal damatlardan çok ithal gelinlerin yaşadıkları sıkıntıların en vahim olanları ise, “ Çocuklarının uyuşturucu bağımlısı, uyuşturucuya para bulmak için hırsızlıktan sabıkalı olması başta olmak üzere davranış bozukluğu şiddete eğilimli tedavi ettirilmesi gerekirken “ Evelenince düzelir” diyerek ve tüm kötü huylarını saklanarak alelacele bir izinde evlendirilmesi.
Onlar için nikahta keramet değil eziyet var
Gençler istemse de, sevmese de aile baskısından kurtulmak için “ Evet” dedikleri evlilik oyunu kısa bir süre sonra ailelerin dediği “ Nikahta keramet” bir türlü var olmuyor ve sorunlu evlilikler, boşanmalar, psikolojik sorunlar ortaya çıkıyor.
Bugün Avrupalı Türkler arasında bu konuda ciddi bir araştırma yapılsa İhtal gelin ve damatların yüzde 80’i ya boşanmıştır ya da aklın almayacağı mantığa sımayan sorunlar yaşadığı ortaya çıkar.
Hollanda 2000’li yılların başında Türkiye’den gelecek gelin ve damatlara kolay gelip oturum izni almamaları için “ binbir zorluk” çıkardı. Gelin ve damat adayının Türkiye’de kursa gidip biraz dil öğrenmesi, uyum kursuna tabi tutulması falan.
Yer yerinden oynadı, nasıl olur denildi,, insan haklarına aykırı denildi, bu kanun sadece Türklere uygulanıyor denildi. İtiraf etmek gerekirse Hollanda o yasayı çıkartırken haklıydı.
Çünkü Hollanda’da aile içinde yaşanan sorunları onlar bizden daha iyi biliyordu. Şöyle ki, bir ithal gelinin kocasından, kayınvalidesininden, kayınpederinden, görümcesinden, kocasının bekar erkek kardeşinden şiddet görmesi “Kol kırılır yen içinde kalır” diyerek saklandı yıllarca.
Fakat ithal gelin bir yolunu bulup ayrılınca, kaçıp sığınma evine gidince kapalı kapıların sır perdesi aralanmış, sadace kolun kırılıp yen içinde kalmadığı, vücutlarında , ruhunda kırılmadık kemik kalmadığı ortaya çıkıyordu.
100 gizli yüz
Almanya, Hollanda, Belçika’da 2000 ile 2010 yılları arsında mağdur olmuş yüzlerce kadının öyküsünü dinledim. 100’ünün akıl almæaz, inanılmaz öyküsünü 100 gizli yüz başlığı altında anomin olarak ( yer mekan vermeden, isimleri değiştirerek) kitaplaştırmak istedim. Ama olmadı, Neden mi?
10 yıl kadar önce giren hırsız sadece laptopları, bilgisayarı ve tabletleri çaldı, ne kadar not söyleşi varsa gitti…
Ve yayınlanmış kitaplarımdan alanlar oradaki eseler bölümünde hazırlık aşamasındaki kitap olarak “ 100 gizli yüz” ne zaman çıkacak diye soruyorlar.
Maalesef çıkmayacak! 100 gizli yüz gizli olarak kalacak…
Yavuz Nufel- NHaber.nl
O kitap çıkar Yavuz bey abim😊 akıl almaz olaylar hep aklımıza kazıldı geçen yıllar içerisinde. Uzman sadece bir alanda uzmandır fakat 2inci nesil kızlar her alanda uzman olmak zorunda bırakıldı. Allah rızası için söyleneni yapmak, tercümanlık yapmak, herkesin işini/kağıdını/küreğini halletmek derken yarı doktor, yarı memur, yarı avukat, yarı müdür, yarı başkan, yarı danışman, yarı yarı yarı daha birsürü alan….
Yazınızda dikkatimi çeken gelen ithallerin yaşadığı sorunlar oldu. Elbette doğrudur, onların aileleri burda olmadığı için fırsat bulduklarında avazları çıktığı kadar eşlerini ve ailelerini pazara çıkarabildiler (haklı veya haksız). Ayrıca bu konuda mağdur olan ailelerin sayısıda az değil yani kendi çıkarları için aileleri basamak gibi kullananlarda var malesef.
Peki burdaki ikinci nesilin yaşadıklarına ne demeli? Aileleri burda olduğu için bir nevi susturulup bastırılarak cezalandırıldılar. Onların hiç sesi çıkmadı, çıkmıyorda. Kolları kırıla kırıla kangren oldu…
1960-1985 yılları arası para kazanıp dönüş hayali kurma dönemi.
1985-1995 yılları arası artık kalalım, çocukları getirelim, ithal gelin damat dönemi.
1985-2005 yılları arası Hollanda bizim de vatanımız diyip babalarının, dedelerinin kazanımlarını Hollanda’ya getirip yaşam standartlarını güzelleştirme dönemi.
2005 sonrası Türkiye güzel bir tatil ülkesi dönemi.
Hayırlı olsun….
Paranin pesinde kole olmus ,evlatlarini kumara ,ota alistirmis edep ahlak vermemislerin evlenince duzelir diye basini yaktiklari gelinlerin ahinda yemeden mallarini gidiyorlar ahirete ,8 yil kumar borcu calismayan eve ekmek getirmeyen yuku Turkiyeden getirdiklerine atan ,kultur ana baba ne der elalaem ne der diye ceken gelinler ahlari tek tek cikiyor bugun acidigimiz o huzur evindekiler zamaninda yaptiklarini cekiyor .