1. Haberler
  2. Videolar
  3. Barış Manço’nun 1992 yılındaki Almanya konseri

Barış Manço’nun 1992 yılındaki Almanya konseri

Barış-manço-7.jpg
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Barış Manço’nun 30 yılı aşan profesyonel sanat yaşamında verdiği en büyük kapalı salon konseri: “BARIŞ MANÇO VE KURTALAN EKSPRES / 19 EYLÜL 1992 STUTTGART KONSERİ. ALMANYA’DAKİ KONSERİN SUNUCUSU MEHMET ALİ ERBİL İDİ… 

19 Eylül 1992… Stuttgart’ın dünyaca ünlü Hans Martin Schleyer Konser Salonu 12 bin kişiden yükselen “Türkiye! Türkiye!” ve “Barış! Barış!” sesleriyle âdeta yıkılırcasına inlemekte… Gözleri dolu dolu hâlde elindeki Türk bayrağını izleyicilere sallayan rahmetli Barış Manço, “Sizleri Allah’a emanet ediyorum” diyordu…

Anadolu rock ve pop müziğin önemli isimlerinden, şarkıcı, besteci, söz yazarı ve televizyon programcısı Mehmet Barış Manço,  İsmail Hakkı Manço ile Türk sanat müziği sanatçısı Rikkat Uyanık çiftinin iki çocuğundan biri olarak, 2 Ocak 1943’te Üsküdar’da dünyaya geldi.

Başarılı sanatçı, 3 yaşına geldiğinde anne ve babası ayrılınca, çocukluğunu babasıyla geçirdi.

Kadıköy Gazi Mustafa Kemal Paşa İlkokulu’nu bitiren Manço, Galatasaray Lisesine devam etti. Sanatçı, ilk grubunu 1958’de Galatasaray Lisesinde okurken, “Barış Manço ve Kafadarlar” adıyla kurdu ve ilk bestesini “Dream Girl” adıyla çıkardı.

Müzik hayatındaki ilk konserini de yine Galatasaray Lisesinin konferans salonunda veren sanatçı, 10. sınıftayken babasını kaybetti.

Barış Manço, babasının vefatının ardından Galatasaray Lisesinden ayrılarak, Şişli Terakki Lisesine devam etti.

“Harmoniler” grubuyla 1962’de ilk 45’lik plağını çıkaran Manço, henüz 19 yaşındayken yayımladığı bu albümde, İngilizce sözlü “Twist in USA” ve “The Jet” isimli iki şarkıya imza attı.

Usta sanatçı, bu albümden bir yıl sonra Belçika’da bulunan ağabeyi Savaş Manço’nun yanına giderek, Belçika Güzel Sanatlar Akademisine kaydoldu. Okulda resim, grafik, desen ve iç mimari okuyan Manço, bir taraftan da gece bekçiliği ve garsonluk yaptı.

Müzikle bağını koparmayan sanatçı, bir röportajında kendisini şöyle anlatmıştı: “Barış Manço şarkı söyler, ikincisi çocuk programı yapar, üçüncüsü dünyayı gezer. Bu toplum beni şarkı söylerken tanıdı ve çocuklarla ilgilenirken bir daha tanıdı ve bu arada dünyayı dolaşıp başka insanları anlatan kişi olarak tanıdı. Ben bu dünyaya şarkıcı olarak gelmedim. Benim birinci işim bu değil. Ben düşüncelerimi bu dünyaya aktarmak için geldiğime inanıyorum. Bu düşünceler bazen müzik eşliğinde daha güzel, daha şirin, daha hoş algılanıyor. Onun için bana verilen bu nimeti kullandım.”

Barış Manço, yabancı müzisyenlerden oluşan “Vahşi Kediler” grubuyla da bir süre çalıştı. Sanatçının, 1964’te doldurduğu biri İngilizce, ikisi Fransızca üç şarkılık 45’liği Fransa’da yayımlandı.

Paris Olympia’da 12 Ocak 1965’te konser veren sanatçı, Mazhar Alanson ve Fuat Güner’in öncülüğündeki “Kaygısızlar” grubuyla 1967’de “Kol Düğmeleri”ni çıkardı.

Dönemin aranjman modasına tepki gösteren Barış Manço, “Kızılcıklar Oldu mu?”, “Derule”, “Kirpiklerin Ok Ok Eyle” adlı türküleri rock’n roll ve twist tarzlarında seslendirdi. “Sychedelic” müzik akımından da etkilenen Manço ve grubu, “Ağlama Değmez Hayat” şarkısıyla başarı yakaladı. “Altın Plak” ödülü kazanan albümün ardından Barış Manço ve Kaygısızlar, Fransa’ya gitti. Plak çalışması yapılsa da albüm uzun süre piyasaya sürülmedi ve Kaygısızlar ile yollarını ayıran sanatçı, 1970’te yurda döndü.

Barış Manço’nun 1970’te bestelediği “Dağlar Dağlar” adlı esere yer verdiği plağı, kariyerinde bir dönüm noktası oldu ve sanatçıya Platin Plak Ödülü kazandırdı. Dönemin ünlü müzisyenlerinden Cüneyd Orhon’un da eşlik ettiği plak, kısa sürede 700 bin sattı.

“Moğollar” ile de bir süre çalışan Barış Manço’nun, Anadolu turnesi sırasında otobüsü dinamitli saldırıya uğradı. Manço’nun saçlarının uzun olması dolayısıyla gerçekleştirildiği öne sürülen saldırıda sanatçılar yara almadı.

Müzisyenlerden birinin yabancı uyruklu olması nedeniyle de Antalya’da gözaltına alınan Barış Manço, ilk duruşmada serbest kaldı.

Barış Manço, Moğollar’la yolları ayırıp “Kurtalan Ekspres”i kurdu. İsmini İstanbul’dan Güneydoğu’ya giden trenden alan grupta, Murat Ses, Nur Moray, Celal Güven, Özkan Uğur ve Engin Yörükoğlu yer alıyordu. Bir süre sonra, ayrılıklar yaşanan gruba, Manço’nun uzun yıllar birlikte çalışacağı Ahmet Güvenç ile Bahadır Akkuzu dahil oldu.

Askerliğini yedek subay olarak Polatlı ve Amasya’da yapan Manço, vatani görevin ardından Kurtalan Ekspres ile Anadolu turnesine çıktı.

İlk yıllarında kısa saçlı olarak sahneye çıkan usta sanatçının Türkiye’de herkesin hafızasına kazınan uzun saçları, otantik kıyafetleri, bilezik, yüzük ve kemerle tasarladığı imajı ile tiyatral yetenekleri oldukça ilgi çekti.

Barış Manço’nun ilk uzunçaları (LP) “2023”, 1975’te çıktı. “Progresif rock” esintileri taşıyan albümde, Cumhuriyet’in 100. yılı anısına sanatçının bestelediği enstrümantal şarkı “2023”ün yanı sıra “Yine Yol Göründü Gurbete” ve “Yol Verin Ağalar Beyler” adlı şarkılar beğeni topladı.

Yurt dışında da başarılı olmayı hedefleyen Manço, Belçika’ya giderek, 1976’da “Baris Mancho” adlı ilk İngilizce sözlü albümünü yayımladı.

“Yeni Bir Gün” albümünü ise 1979’da müzikseverlerin beğenisine sunan sanatçı “Hey” dergisinin, “Yılın Erkek Sanatçısı” ve “Yılın Albümü” ödüllerini aldı. Aynı yıl çıktığı Anadolu turnesinin tüm gelirini sağır ve dilsiz çocukların eğitimi ve tedavisi için bağışlayan Manço, daha sonra Hollanda, Belçika, İngiltere, Almanya ve Kıbrıs’ta konserler verdi.

Belçika’daki konserden dönerken 24 Ağustos 1979’da Edirne’de bir trafik kazası geçiren Manço, bir süre sahnelerden uzak kaldı.

Barış Manço, 1981’in sonuna doğru “Sözüm Meclisten Dışarı” albümünü müzikseverlerin beğenisine sundu.

“Gül Pembe”, “Ali Yazar Veli Bozar” ve “Alla Beni Pulla Beni” adlı unutulmaz şarkıların yanı sıra “Dönence”nin de yer aldığı albümün pek çok şarkısı, bir süre TRT’nin denetleme kuruluna takılarak, televizyon ve radyoda çalınamadı.

Halkla kurduğu bağı 1983’te “Estağfurullah Ne Haddimize”, 1985’te “24 ayar”, 1986’da “Sahibinden İhtiyaçtan” albümleriyle güçlendiren Manço, 1989’da “Darısı Başınıza”, 1992’de “Mega Manço”, 1995’te “Müsaadenizle Çocuklar”, 1996’da ise “Live in Japan” albümlerini sevenleriyle buluşturdu.

Manço, müzikte açtığı yolun yanı sıra şarkı sözleriyle de kültür hayatına önemli katkılarda bulundu.

Birçok şarkısının son kıtasında, kendi ismine yer veren sanatçı, eserlerinde, unutulan değerleri hatırlattı, toplumsal konulara ve ailenin önemine dikkati çekti.

Barış Manço, 1970’te kısa süren bir evlilik yaptı. Lale Çağlar 1979’da evlenen Manço’nun “Doğukan Hazar” ve “Batıkan Zorbey” ismini verdiği iki oğlu dünyaya geldi.

İçindeki çocuğu hiçbir zaman kaybetmediğini her fırsatta aktaran usta sanatçı, yönetmen Oksal Pekmezoğlu’nun 1975’te çektiği “Baba Bizi Eversene” filminin başrolünde oynadı.

Barış Manço, hazırladığı “7’den 77’ye” adlı programı, 1988’de TRT yönetimine kabul ettirmeyi başardı. Programda, çocuklara öğütler verdiği “Adam Olacak Çocuk”, yaşlılara saygının önemine dikkati çektiği “İkinci Kahvaltı”, dünyayı dolaştığı “Dönence” ve Türkiye’yi dolaştığı “Dere Tepe Türkiye” başlıklı bölümlere yer verdi. Program, 1988-1998’de 10 yıl boyunca her pazar öğleden önce TRT 1’de yayımlandı, daha sonra TGRT ve ATV’de de izleyiciyle buluştu.

BBC’de 1991’de yayınlanan bir röportajında Türkiye’nin bazı ülkeler için “sözde Avrupa” ülkesi olarak görüldüğüne vurgu yapan sanatçı, “Biz ülkeleri, Türklerin dostu olan ve olmayan ülkeler diye ayırırız. Çünkü biz kendimizi dünyanın merkezi olarak görüyoruz. (İngiltere) Dostumuz değil. Hayır. Geçmiş tarihe gittiğimizde dostumuz değil, hayır. 1. Dünya Savaşı’na gidersek, Arabistanlı Lawrence’ı bilirsin.” ifadeleriyle dikkati çekmişti.

“Modern halk ozanı” olmasının yanında, “Türk televizyonlarının ilk gezgini” olarak da gösterilen sanatçı, 5 kıtada, 140 yörede 800 bin kilometreye yakın yol katetti.

Manço, Ertuğrul Fırkateyni’nin Japonya’ya gelişinin 100. yılı dolayısıyla 1990’da düzenlenen “Türk-Japon dostluğu” etkinlikleri için gittiği Japonya’da büyük bir coşkuyla karşılandı. Şarkılarında Japonca sözlere de yer veren unutulmaz sanatçıya “Min-On Vakfı Yüksek Şeref Madalyası” verildi. Manço, buradaki konser kaydını da “Live in Japan” adıyla yayımladı.

Albümlerinden birine Cumhuriyet’in 100. yılının kutlanacağı yıl olan “2023” ismini veren Barış Manço, bir röportajında, “Benim birkaç hayalim var, 80 yaşındayken elimde bastonum, belki kolumda Doğukan, onun yardımıyla çıkarım sahneye ve senfoni orkestrasına 2023’ü çaldırmak en büyük ideallerimden birisi.” demişti.

Müzik hayatını anlattığı “40. Yıl” şarkısını besteleyen Barış Manço, bir döneme damgasını vuran şarkılarını yeniden düzenleyerek seslendirdi.

Sanatçı, 31 Ocak’ı 1 Şubat 1999’a bağlayan gece, saat 23.30 sıralarında ani tansiyon düşmesi sonucu fenalaştı. Ambulansla Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi’ne kaldırılan 56 yaşındaki Barış Manço, yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

Barış Manço’nun cenazesi, Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan törenin ardından Kanlıca Mezarlığı’na defnedildi.

Yaklaşık 40 yıllık sanat hayatında 200 besteye imza atan, ulusal ve uluslararası alanda pek çok ödüle layık görülen sanatçının aldığı ödüllerden bazıları şöyle:

“1980’de “Altın Orfe” Ödülü, 1987’de “Belçika Kültür Elçisi”, 1991’de “Türkiye Cumhuriyeti Devlet Sanatçısı”, “Hacettepe Üniversitesi Onursal Doktora ve Japonya Soka Üniversitesi Kültür ve Barış Ödülü”, 1992’de “Belçika Krallığı Leopold II Şövalyesi Nişanı” ve “Fransız Kültür Bakanlığı Edebiyat ve Sanat Şövalyesi Nişanı”, 1994’te Kocaeli Üniversitesi Barış Diploması, 1995’te Türkmenistan Cumhurbaşkanlığı Türkmen vatandaşlığı, 1995’te Pamukkale Üniversitesinden onursal doktora, 1995’te “Japonya Min-On Vakfı Yüksek Şeref Madalyası”, 1997’de “Belçika Liege Prensliği Onursal Hemşerilik Beratı”

Barış Manço’nun 1992 yılındaki Almanya konseri
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

N'haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!