Fransa İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, X sosyal medya hesabından, Fransa’nın Yeni Kaledonya’da başlattığı operasyona ilişkin açıklama yaptı.
“Cumhuriyet düzenini yeniden tesis etmeleri için” jandarmalara cesaret ve kararlılık dilediğini belirten Darmanin, “Başkent Noumea ile havaalanı arasındaki 60 kilometrelik ana yolun kontrolünü tekrar ele geçirmek üzere Yeni Kaledonya’da, aralarında Ulusal Jandarma Müdahale Biriminden (GIGN) yaklaşık 100 kişinin de bulunduğu 600’den fazla jandarmanın katıldığı büyük bir operasyon başlatılmıştır.” ifadesini kullandı.
Yetkililer, operasyon kapsamında Noumea’dan yola çıkan ekiplerin yoldaki tüm engelleri jandarmaya ait zırhlı araçlar ve iş makineleriyle ortadan kaldırdığını bildirdi.
Öte yandan, Yeni Kaledonya hükümeti yaptığı açıklamada, şiddet olaylarının yaşandığı adadaki tüm ortaokul ve liselerin 24 Mayıs’a kadar kapalı kalacağını duyurdu. “Okullar, tüm güvenlik koşulları yerine getirilinceye kadar açılmayacaktır.” ifadesine yer yerilen açıklamada, ilkokulların kapatılıp kapatılmayacağına ise bulundukları bölgedeki yerel yönetimin karar vereceği belirtildi.
Yeni Kaledonya Cumhuriyeti adıyla bilinen kolonideki Fransız Yüksek Komiseri Louis Le Franc, adadaki ayaklanmaların 6. gününde şiddet olaylarının başlangıcından bu yana toplamda 230 kişinin gözaltına alındığını aktardı.
Demokratik haklarının gasbedildiği gerekçesiyle Fransa’nın müdahalesine karşı ayaklanan yerel halka çağrıda bulunan Le Franc, silahları bırakmalarını istedi.
– Yeni Kaledonya’da OHAL’e götüren süreç
Yeni Kaledonya’da bağımsızlık yanlıları, Fransız hükümetinin anayasal reform adı altında yaptığı ancak bağımsızlık yanlısı yerel halkın gücünü kırmaya neden olacak girişimlere karşı çıkıyor.
Yeni Kaledonya’nın yerel halkı Kanaklar, 300 bin olan ada nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ını oluşturuyor.
Fransız hükümeti anayasa değişikliği tasarısı ile adadaki 25 binden fazla Fransız’ın seçimlerde oy kullanmasının yolunu açmak istiyor.
Adada 2018, 2020 ve 2021’de olmak üzere toplam 3 kez bağımsızlık için referandum yapılmış fakat bağımsızlık yanlıları yüzde 50’ye ulaşamamış ancak bu kritik eşiğe yaklaşan oranlar yakalamıştı.
Son 6 gündür yaşanan şiddet olaylarında yaklaşık 200 iş yeri ve 50’den fazla araç ateşe verilmiş, 100’e yakın güvenlik görevlisi yaralanmıştı.
Şiddet olaylarında 6 kişi hayatını kaybetmişti.
Yeni Kaledonya’da artan şiddet olaylarının ardından olağanüstü hal (OHAL) ilan edilmişti.
– Madenler için gelenler yüzünden yerel halk azınlığa düştü
Kendi topraklarından yaklaşık 17 bin kilometre uzaklıkta bulunan adayı 1853’te kolonisi haline getiren Fransa, adadaki zengin nikel madenlerini çıkarmak için getirdiği madenciler ile ülkenin yerli halkının kendi topraklarında azınlık hale gelmesine neden oldu.
Fransız hükümeti 1984’te bölgesel işlere tam özerklik verirken, Kanak Sosyalist Ulusal Kurtuluş Cephesi Partisi seçimleri boykot etti ve bir ayaklanmayla başkent Noumea dışındaki bölgenin çoğunu geçici olarak ele geçirdi.
1998’de dönemin Fransa Başbakanı Lionel Jospin ile Yeni Kaledonya yönetimi arasında “Noumea anlaşması” sağlandı.
Fransa, güvenlik, savunma, adalet ve mali konular dışındaki alanları Yeni Kaledonya yönetimine bırakmayı kabul etti.
Anlaşmaya göre, yalnızca adada 1998’den önce yaşamaya başlayan kişiler ve bu kişilerin çocuklarının oy kullanabilmesine karar verildi.
Bu karar, adada yaşanan krizin önüne geçmek ve nüfusu azalmakta olan bölge yerlileri Kanaklar’ın seçimlerde etkisinin azalmasını önlemek amacıyla alındı.
– Yeni Kaledonya’daki bağımsızlık referandumları
Fransa, 1980’lerde on yıl içerisinde bağımsızlık referandumu düzenlemeyi kabul etti ancak oylama sözü geçen zaman dilimi içerisinde düzenlenmedi, aksine yaklaşık 20 yıl daha ertelendi.
Fransız yetkililer, bağımsızlığı reddetme olasılığı daha yüksek olduğu düşünülen adaya yeni gelen kişilerin oylamayı etkilememesi için seçmen kütüklerini de dondurmayı kabul etti. Fransa ayrıca, bir referandum yerine 3 kere referandum yapılmasını da onayladı.
Yıllardır ertelenen referandumların ilki 2018’de düzenlendi. Oylamada seçmenlere “Yeni Kaledonya’nın tamamen bağımsız bir ülke olmasını destekliyor musunuz?” sorusu soruldu. Oylama sonucunda bağımsızlık yanlılarının oranı yüzde 43, bağımsızlık karşıtlarının oranı ise yüzde 56 oldu.
2020’de düzenlenen ikinci referandumda ise bağımsızlık yanlılarının oranı yüzde 47’ye yükseldi.
Üçüncü ve son referandum ise Kovid-19 salgınının yaşandığı 2021’de yapıldı. Kanaklar yas gelenekleri nedeniyle siyasi faaliyetlerde bulunmak istememelerini gerekçe göstererek referandumu erteleme çağrısında bulundu. Ancak oylamanın devam etmesi Kanakların protestolarına yol açtı.
Seçmenlerin yüzde 96,49’unun bağımsızlığa “hayır” dediği referandumda, katılım oranı büyük bir düşüşle yüzde 43,90 olarak kayıtlara geçti.
Bunun üzerine Kanaklar, 2021 referandumunun tekrar düzenlenmesi için Uluslararası Adalet Divanına temyiz başvurusunda bulundu. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Temmuz 2023’te resmi ziyarette bulunduğu Yeni Kaledonya için Fransa Anayasasında 2024 başlarında uzlaşma temelli değişikliğe gideceklerini açıklaması da demokrasiye doğru bir adım olarak nitelendirildi.
Öte yandan, bölgede yaşayan Fransızların seçimlerde oy kullanmasının önünü açacak reformun Senato ve Fransız Ulusal Meclisinde kabul edilmesi yerli halkın bağımsızlık taleplerine gölge düşüren son adım oldu.
– Pasifik ülkelerinden Kanak halkına destek
Pasifik Adaları Forumu Genel Sekreteri Henry Puna, olayın “talihsiz olmakla birlikte beklenen bir şey olduğunu” söylemişti.
Cook Adaları Başbakanı Mark Brown, Kanak halkı için daha fazla bağımsızlığa ihtiyaç olduğunu belirterek, bu adalardaki insanlara daha fazla özerklik tanınması gerektiğini dile getirmişti.
Yeni Zelanda Dışişleri Bakanı Winston Peters da “barışçıl bir çözüm” çağrısında bulunarak, “Öncelik, tarafların diyalog ve sükunetin sağlanabilmesi için durumu yatıştırmaya yönelik adımlar atması olmalıdır.” ifadelerini kullanmıştı.
– İnsan hakları kuruluşların yerli halkın korunmasını istiyor
Uluslararası Af Örgütü de Fransa’nın Hint-Pasifik’teki özerk bölgesi Yeni Kaledonya’da şiddet olayları sürerken yerli halk Kanakların haklarının korunması çağrısında bulunmuştu.
Uluslararası Af Örgütü Pasifik Araştırmacısı Kate Schuetze, Fransız yetkililerin bölgedeki olayları, “duraksayan dekolonizasyon süreci, ırksal eşitsizlik, yerli Kanak halkının uzun süredir barışçıl şekilde dile getirdiği kendi kaderini tayin etme hakkı talepleri” ışığında değerlendirmesi gerektiğini belirtmişti.
Fransa’nın sosyal medya platformu TikTok’un yasaklanacağını duyurmasına atıfta bulunan Schuetze, TikTok’u yasaklamanın arkasında geçerli bir neden olmadığı sürece yasağın “ifade özgürlüğünün ihlali anlamına gelebilecek açıkça orantısız önlem gibi göründüğünü” vurgulamıştı.
– Avrupa’dan halen tepki yok
Yerel halkın bağımsızlık taleplerine ket vurulacağı endişesiyle Fransa’nın yaptığı yasa düzenlemelerine tepki göstermesi ve ardından yaşanan şiddet dalgası karşısında Avrupa hükümetleri sessiz kalmayı tercih ediyor.
Çoğu Avrupa ülkesi, 1940’larda sömürgelerinde başlayan halk hareketleriyle tetiklenen dekolonizasyon süreçlerine kadar birçok kıtada büyük kolonilere sahipti.
Sömürge yönetimleri pek çok yerde sona erse de yerel halklar tarafından kurulan yeni devletlerin halen Batılı güçlerin etkisinde olması “Yeni Sömürgecilik” olarak adlandırılmıştı.