Değerli okuyucular, Ramazan ayında bana en sık sorulan soru şudur: Hocam benim şu şikayetlerim var, veya şöyle bir ameliyat oldum, oruç tutabilir miyim? Bu soruya verilecek cevabın dini boyutu beni fazlasıyla aşar, ancak olaya sağlık açısından yaklaşarak bir cevap vermeye çalışıyorum. Çünkü oruç ibadetini yerine getirebilmek için fiziki ve ruhsal olarak tam bir sağlık hali içinde olmak gerekiyor. Ramazan ayında acil polikliniklere gelen bazı hastalıklarda ciddi artışın olduğunu da biliyor ve görüyoruz. O halde vücudumuz ile inatlaşmadan çok dikkat edilmesi gereken bazı durumların olduğunu kabul etmemiz gerekiyor. Bu yazımda kimlerin oruç tutmasının uygun olmadığı konusunda bazı bilgileri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.
Şeker hastaları. Özellikle belli saatlerde insülin alması gereken diyabet hastaları. Hiperglisemi (şekerin aşırı yükselmesi) veya hipoglisemi (şekerin çok fazla düşmesi) gibi durumlar nedeniyle komaya girebilirler. Bu hastalar zaten kan şekerlerini belli bir düzeyde tutabilmek için uğraş vermektedirler. Çok uzun saatler aç kalmak ve ilaçların saatlerini kaçırmak bu hastalar için ciddi bir risk oluşturmaktadır.
Kalp, akciğer, karaciğer, böbrek hastalıkları nedeniyle düzenli olarak ilaç alması gereken hastaların da oruç tutmaları tavsiye edilmez. Saydığımız organlar hayati organlar olup bunların görevlerini yeterince yapamadığı durumlarda hayati tehlikeler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle ancak bazı ilaçlar alarak bu organlarını takviye eden hastaların oruç tutarak yaşam ve tedavi düzenlerini bozmaları çok risklidir ve doğru değildir.
Mide hastalığı olanlar. Ülser, gastrit, reflü gibi mide rahatsızlıkları olanlar uzun süreli açlık periyotundan çok fazla etkilenirler. Hastalıkları ilerler, şikayetleri artar. Bazılarında mide delinmesine kadar varabilen hayati durumlar ortaya çıkabilir. Bu nedenle mide şikayeti olanların oruç tutmaları uygun değildir. veya iltihabi barsak hastalığı
Barsak hastalığı olanlar. Pek çok barsak hastalığında (iltihabi barsak hastalıkları, divertiküller, polipler, ciddi hazımsızlık gibi) şikayetlerin başlaması ve şiddeti yenilen yemeklerle çok yakından alakalıdır. Barsak alınan gıdaların emildiği yerdir, barsaklarda bir problem varsa hasta yemek yese dahi bundan yeterince faydalanamaz. Bu nedenle barsaklarında problem olan birinin oruç tutması sakıncalıdır.
Safra kesesinde taşı olanlar, pankreas rahatsızlığı olanlar da uzun süre açlık ve sonra yemek yeme durumundan olumsuz etkilenirler. Ramazanda acil servislere gelen hastaların büyük çoğunluğunda safra kesesi ve pankreas iltihabı tespit edilmektedir.
Ameliyat olmuş hastalar. Her türlü ameliyattan sonra vücut o bölgede ciddi bir yara iyileşmesi mücadelesi vermektedir. Tabii ki ameliyat edilen organ ve ameliyatın büyüklüğü bunda etkilidir. Özellikle sindirim sistemi ameliyatı geçiren hastaların oruç tutmaları kesinlikle doğru değildir.
Kanser hastaları, kemoterapi, radyoterapi alan hastaların da oruç tutması doğru değildir. Bu hastalarda zaten ciddi bir beslenme bozukluğu vardır, hasta halsiz, iştahsız ve zayıftır, uzun süre aç kalmaya asla tahammül gösteremez. Kemoterapi ilaçlarının keza ışın tedavisinin de çok ciddi yan tesirleri olabilir. Bu nedenle bu tip tedavi altında olan hastaların kesinlikle oruç tutmamaları gerekir.
Epilepsi, Alzheimer, Parkinson gibi nörolojik rahatsızlıkları olanların oruç tutmaları uygun değildir. Hem bu hastalar belirli aralıklarla ilaçlarını almalıdırlar hem de yaşamlarındaki küçük değişiklikler bile hastalığın şiddetini arttırabilir.
Hamilelerin oruç tutmaması gerekir. Çünkü bu dönemde organizmanın her organı ve sistemi yeni durumdan etkilenmektedir. Tüm hormonal sistem, metabolizma değişmekte ve vücudun ihtiyaçları artmaktadır. Üstelik tüm olan bitenlerden anneden daha fazla bebek etkilenmektedir. Bu nedenle hamilelik döneminde beslenmeyle ilgili olarak dikkat edilmesi gereken tüm kurallara uymaya devam edilmelidir. Bu nedenle hamile bir kadının uzun süre aç ve susuz kalması, oruç tutması uygun değildir.
Bebek emziren kadınlar da aynı çerçevede değerlendirilir. Lohusalık dönemi de hamilelik gibi özellik gösteren bir dönemdir. Bu dönemde bebeğin en önemli besin kaynağı anne sütüdür. Anne sütünün yeteri miktarda ve kalitede üretilebilmesi için annenin dengeli beslenmesi şarttır, dolayısı ile süt veren annenin oruç tutması doğru değildir.
Belli bir yaşın altındaki çocuklar. Genel olarak ergenlik yaşına kadar çocukları oruç tutmaları gelişimleri için uygun değildir. Özellikle 10 yaşın altında uzun süre açlık ve susuzluktan organizma çok daha fazla etkilenmektedir. Bu nedenle erken çocukluk döneminde oruç için ısrarlı olmak uygun değildir.
Sağlık sadece fiziki değil aynı zamanda ruhsal bir iyilik halidir. Oruç ta organizma az veya çok bir stres altındadır. Bu nedenle bazı hastalıkların şiddetinde artma ve alevlenmeler olabilir. Bu nedenle değişik nedenlerle psikiyatrik tedavi gören hastaların da oruç tutmaları önerilmez.
Sağlıklı günler dileklerimle…
Prof.Dr.Erdoğan Sözüer
Genel Cerrahi Uzmanı