Konuk Yazar
Metin Yazarel
Etno-Kültürel Talepler ve Bölgesel Irkçılık.
Bu son seçimde seçmenlerin sosyal tercihlerini dikkate alarak, seçmen profilinin değişkenliğini söylemek mümkün. Aslında 7 Haziran 2015 seçim sonuçları, Türkiye’de sosyal tercihlerin seçim sonuçlarına tesir edeceğini göstermişti. Sadece hizmetler değil, partilerin ideolojik yapısı ve etno-kültürel vaatleri de tercih unsuru olmuştu ve hala daha tercih unsuru olmaya devam etmekte.
Bu seçimlerde bölgesel tercihlerde HADEP’in oylarından 4% civarında bir oy geçişgenliği sağlayan Kürt İslamcıları temsil eden HÜDA PAR ile nasyonal sosyalizm temellerine dayalı siyaset yapan HADEP’in baraj altında kalmamasını dikkatle incelemek gerekir. Siz istediğiniz kadar ekonomik refaha vurgu yapın, istediğiniz kadar istikrar sürsün, Türkiye büyüsün diye propaganda geliştirin, zaman ve zemine göre, etno-kültürel talepler ve bölgesel ırkçılık, siyasi oluşum ve partileri besleyip büyütüyor. Diğer bir deyişle, Türkiye de kültürel kimlikler üzerinden icra edilen siyasetin tuttuğunu iddia etmek mümkün. Bu manada, Kürt kimliği üzerinden siyaset yapan HÜDA PAR ve HDP’nin kültürel hassasiyetleri ve etnisiteye dayalı ideolojik söylemleri sandıkta karşılık buluyor. Yoksa HDP’nin seçim baraj altına düşmemesi başka türlü nasıl izah edilirdi ki?
Kürt kimliğinin ortak değerde, yani devletin egemenlik hakkına dahil edilmesini talep etmek, (vatandaşlık tanımında ortak hak olarak) anayasal tanımlamasını istemek, ana dilde eğitim, yerel yönetimlerde özerklik gibi sosyal talepler HDP’yi besleyerek meclise taşımıştır ama bu taleplere destek veren Kılıçdaroğlu’nu yenilmekten kurtaramamıştır. Yoksa HDP’nin iç politikada Türkiye için, dış politikada Dünya insanlığı için hangi politikaları seçmenleri cezbetti ki barajı aştı? Başka bir zaviyeden bakarak iddia edildiği gibi, AK Parti iktidarını devirmek isteyen sol marjinal grupların, kıytırıktan bir bahaneyle, HDP’nin demokratik zeminde, AK Partiyle mücadele etmesini sağlamak amacıyla, sol çevrelerin oylarıyla barajı aştı yorumlarını çok gerçekçi bulmam. Çünkü marjinal grupların Türkiye genelinde oy oranlarının yüzde bir bile olmadığını tahmin ederim.
Yukarıda da vurguladığım gibi, zaman ve zemine göre, seçmenin sosyo-kültürel tercihleri partilerin kaderlerini tayin edebiliyor. Bu manada başka bir örnek vermek gerekirse, HDP’deki gelişmeye ters orantılı olarak, kendisini milli çizgide gören devletçi kitlelerin, milli reflekslerle hareket ederek, MHP’nin öteden beri savuna geldiği milliyetçilik ideolojisini devletin bekası olarak görüp, MHP’yi baraj üstü tuttuklarını söylemekte mümkün.
Sonuç olarak bana göre Erdoğan düşmanlığı üzerinden yürütülen 6’lı masa siyasetinin tutmadığı, Kürtlerin HADEP’i, beyaz Türklerin de MHP’yi beka anlamında sigorta olarak gördüklerini söylemek abes olmasa gerektir
Metin Yazarel – Konuk Yazar
Metin bey güzel ve anlamli bir analiz olmuş ,kaleminize sağlık. Lâkin, yerel seçimlerdeki birlikteleri Istanbul ve Ankara büyük şehirler kazanilinca zannetiler ki , bu stratejiyi burda da uygularsak Erdoğanı deviririz düşüncesi onlarda sabit oldu.