22 Yıl önce yine ne olmuştu Gazze’de…
Ağlayan / ağlatan bir kız çocuğu belirdi ekranlarda… Yaşı 10-12 en fazla… Adı neydi bilmiyorum ama ben ona Cemile demiştim… Babalar günüydü üstelik… Şimdi, şayet, ölmediyse hala ve yaşıyorsa 30-35 yaşlarında olmalı…
Belki de anne olmuştur kimbilir, belki de evlatları onun için ağlıyordur, belki de o evlatları için… Ya da geride ağlayacak kimseleri kakmamış hepsi birden…
Bu şiiri yazdığımda babalar günümüzü mahvettin dlyenleri de unutmadım! Cemileleri de, Filistin’i de, Filistin davasına sahip çıkan Devrimcileri de, onlara anarşist diyen dar ağaçlarına gönderen Müslümanları da hiç unutmadım…
İşte o şiir
Filistinli Cemile
babasına aldığı bir hediye
beğenilecek mi diye
sabırsız, telaşlı çocuklar
babalar gününde…
hiç öpülmemiş
suya hasret çöl yanaklar
hazır bekler babalar
bugün daha başka,
bugün daha bir başka aşkla
öpülecekler çiçeklerince..
Filistinli Cemile
Ya on ya da onikisinde
Her kıvrımı beyninin
baba özlemiyle dolu
Küçücük yüreğiyle
…
-Anne kaynayan et mi tencerede
burnuma et kokusu geldi de…
-kamplardaki tencerde et kaynamaz
bilmelisin Cemile, diyemedi
bağrı çöl yangını
karayazılı anne…
Hüzün dağları gözlerinde,
Gözleri pencerede
Vücudunun her yerine
Yüzlerce
Kahpe kurşun saplanırken tenine
Babasının et kokusuydu kalan
Cemile’nin genzinde..
Gözleri odaklandı
babasının düştüğü yere
günlerce
çocuk yüreğinde ateşle,
nefretle, özlemle ve lanetle..
kurumuş, kara geceden kara gözlerinde
iki damla yaş
annesi duymasın diye
sessizce,
dönüştü iki heceye “baba”
ey! biliciler
ve gün tespit ediciler,
kulak verin
ve
verebilirseniz eğer,
ve
gücünüz yeterse
ya babalar günün de….
ya da başka bir günde
Babasını verin Cemile’ye
Nasıl bakıyorsunuz yüzüne
nasıl duymuyorsunuz sesini
evladınıza sarılırken
Cemile gelmiyor mu gözünüzün önüne…
babalar gününde
“baba” diye sarıldığı taşlardan
daha sert yüreklilere
lanetle için için yanar Cemile…
10- Haziran 2002 Rotterdam/ Hollanda
Yavuz Nufel