Yavuz Nufel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Ölümsüzlüğün Sırrı…

Ölümsüzlüğün Sırrı…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

Sen, seni sevenler ölmedikçe ölmeyeceksin
Mümkünse gittiğin yerden görmek
Ki, mümkün; göreceksin
“Ölürse tenler ölür, Canlar ölesi değil…”

Evet, son günlerde bu şiirimde bırakıp / yorulup gidenlerin, iki kapılı bir hanın bir kapısından girip ötekinden çıkanların ölmediğine şahit oldum…

Geçtiğimiz gün Rotterdam’da ikinci kez izlediğim/ dinlediğim Mehmet ve Enes Kılınç kardeşler başta Ahmet Kaya olmak üzere eserlerini seslendirdikleri sanatçıları hem yaşadılar hem de  öyle bir yaşatılar ki, ” Yazmasam  olmaz” dedirtti bana…

Son 10-15 yıldır pek bu tarz yazı yazmıyordum çünkü övecek,  işte budur diyecek, detirtecek pek sanatçı göremiyor, duyamıyordum. Sesleri, yorumları güzel, beğendiğim sanatçı olmadı mı hiç, oldu elbette ama sanatçı sadece sesi ve yorumuyla mı olur, elbette hayır, mütevazı, benliği erozyona uğramamış, şöhret şımartmamış olması da lazım değil mi…

Malesef, şanı şöhreti yakalayan çoğunda aynı oranada bozulmaları  son yıllarda şök gürdüğüm için yamamaya karar vermiştim.

Bir örnek vermem gerekirse yemeğe ekmek bulamayan bir şahıs, şanı şöhreti yakalayınca benim bir milyon takipçim var, takipçilerim benim kimleri takip ettiğimi merak ediyor o yüzden seni sosyal medya hespalarımdan takip etmeyi bıraktım demişti iyi mi?

Neyse ben beni bu kararımdan vaz geçiren  bu iki güzel kardeşimize dönecek olursak, şzlerken söylediğim şu sözle başlayayım, ” Helal olsun çocuklar, olurda  bu kadar mı  güzel duygulu hatta daha mı insanı sarar sarmalar bu şarkılar olur be kardeşim…

Ahmet Kaya yaşasa ve Mehmet ile Enes Kılınç kardeşleri birlikte dinleseydik, derdim ki:
⁃ Nasıl buldun iki gözüm?
⁃ Yavuzcuğum Nazım Ustanın dediği gibi işte… “Ben babamdan bir adım ileri oğlumdan blr adım gerideyim…”
⁃ Bu sözünün kan bağı ile alakalı olmadığını, sanat içln de geçerliği olduğunu gördük, derdi, iki gözlerinden öperdi.
Neşet Ertaş yaşasaydı sorsaydım:
-Vallla Yavuz gardaşım, bu gençler sahnedeyken bize ellerimizi çırpmak düşer. Ellerimizi çırptıkça günaflarımız(f) gazel yaprağı gibi dökülür, derdi

-Yoruldu gitti dersiniz, demişti ölmeden önce
Mümkün olsa sorsak,nasılsın desek, dinlendin mi desek;
-Valla gardaşım,  aha bu iki genci dinledikçe dinleniyorum, adları neydi?
⁃ Mehmet ve Enes Kılınç kardeşler…

Ve Yusuf Öztürk gerçeği

Eskiden müzik dünyasının kalbi Unkapanı’nda atardı. Bilenler bilir, orada bazı yapımcılrın, menejerlerin elinden tuttuğu sanatçının başına talih kuşu konar kısa zamanda tüm Türkiye tanırdı.

O devir bitti, şimdi gelişen teknoloji ile farklı sistemler devrede, ama değişmeyen tek şey sağlam, işini bilen, çevresi geniş ve de güzel ses, istikbal vaad eden gençleri keşfeden insanlar hala var.  Bunların başında da bir çok sanatçının milyonların gölünde taht kurmasını sağlamış, işinin erbabı Yusuf Öztürk var. Yusuf kardeşimi anlatmaya köşem yetmez, O bir gazeteci, o bir şair, o bir yazar ve o bir yetenek avcısı…

Bugün Mehmet ve Enes Kardeşlerden söz ediyorsak bu gençleri bizlerle bululturan milyonlara sevdirenin Yusuf Öztürk olduğunu söylemesek olmaz. Kendisi ile uzun yıllar Hollanda’da birlikte çalıştık, abi kardeş ilişkimiz hiç kopmadı. Onun da başarıları ile gurur duyuyorum.

Ahmet Kaya yattığı yerden ona da teşekkür ediyordur, Hatta Rahmetli Ahmet Kayan’nın biraderi bilirsiniz Şair Yusuf Hayaloğlu’dur.

Bu kadar mı tesadüf olur…

İki Yusuf’da şair, iki Yusuf’un birinin Ahmet Kaya’nın, bizim Yusuf’un Kılınç kardeşlerin hayatlarında, sanat yaşamlarında çok büyük önemi var…

Ne mutlu ölümsüzlüün sırrını yakalayanlara, ne mutlu hala sanatçı kelimesinin içini tam manası ile dolduran, genç yaşlarına rağmen şımarmadan yollarına deva eden ve milyonların kalbine taht kuran Mehmet ve Enes Kılınç kardeşlere…

İyi ki varsınız, hep olun, bu ve benzeri sanatçıları bizlere tanıttığın dilenttiğin ve daha da önemlisi kardeşliğin dostluğun için sen de iyi ki varsın Yusuf Öztürk…

Bu yazı son bir teşekkürsüz biterse imamesiz tesbihe benzer yazdığım kelimeler.

Evet, Nermin Tecim ve eşi Nafis kurdukları Premierproductions ile yaptıkları organizelerin biletleri günden öencesinden bitiyor paylaşılan afişlerin altında bir iki gün geçmeden ” Sold OUT” yazıyor. Yani bitti… Ve Rotterdam’ın en güzel salonlarından Villa THALİA’yı bir çoğumuz onların sayesinde etkinlikleri sayesinde gördük, biliyoruz…
Yusuf Öztürk  bir çok sanatçıyı ilk kez Premierproductions farkı ile organizesi ile Avrupa’ya Rotterdam’dan çıkartma yapar, bu sanki bize özel gibi gelir bana. Hatta hani bir sabah uyanırsınız, her taraf  bembeyaz kar yağmış , ilk önce sizin dokunmak istediğiniz, sanki sizin için özel yağmış gibi gibi bir hisse kapılırsınız ya;  işte öyle bir şey…

Bu yüzden diğer etkinliklerine girmeden Mehmet ve Enes Kardeşleri ikinci kez Premierproductions olarak Hollanda’ya getirdikleri için Nermin Tecim ve değerli eşi kardeşim Nafis de kocaman bir teşekkürü fazlası ile hak ediyor…

 

Yavuz  Nufel – NHaber.nl 

Ölümsüzlüğün Sırrı…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

N'haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!