Bu haber hem yardım eli ve şefkatinin sınırları Hollanda’dan Türkiye’ye uzanan bir hayvan gıda bankası Stichting Unique‘nin (Ünik Vakfı) hem de gurbetçi bir Türk ailenin kızı olan Songül Van Brakel Mıhçı‘nın ibretlik başarı hikayesidir..
Yavuz Nufel’in yorum haberi ve röportajı
Ülkemizi yasa boğan asrın felaketi 6 Şubat depreminin üzerinden iki hafta kadar süre geçmişti.
Hollanda ulusal radyoları, televizyonları gazeteleri hep ondan bahsediyordu. Ardından TRT Haber’de gördüm kendisini.
Songül van Brakel Mıhçı…
Sonra İlhan ağabey ( Karaçay ) yazdı…
Derken depremin üzerinden 40 gün kadar geçmişti ve Hollanda’nın iki ünlü futbol takımı iki ezeli rakip Rotterdam’ın Feyenoord ile Amsterdam’ın Ajax arasında, Ajax’ın evinde maç vardı. Bu iki takımın ezeli rekabeti taraftarları açısından milli maçlar kadar heyecanlıdır. Taraftarları için her karlılaşma sanki Avrupa kupası finalidir.
Feyenoord, Ajax deplasamında Ajaxı en son 18 sene önce yendiği haberleri iki tarafında fanatik taraftarlarını inamılmaz galeyana getiriyordu.
Şimdi Songül hanım ile bu karşılaşmanın, depremin ne alkası var diyeceksiniz. Songül hanımı dinleyene kadar ben de kendime aynı soruyu soruyordum. Özellikle de Ajax -Feyenoord maçından sonra Songül hanımın telefonları susmuyor arayana medya mensuplarına bilgi veriyordu.
Bu söyleşiyi yaptığımız günün sabahı ulusal bir radyoda yine konuktu ve öğlen sonu da bir televizyondan çekime gelceceklerdi.
Ortak dostumuz BM Sigortam CEO’su Mehmet Keskin benden ve N’haber’den bahsetmiş, sağolsun. Buluşmamızın mimarı Mehmet Keskin’dir.
Çeyrek asırı aşkın bir süredir Gaziantep’in tatlılarını Hollanda’da üreten, sevdiren “Antep pastahanesi“nin fabrika büyüklüğündeki imalathanesinin caddeye bakan cafesinde buluştuk.
Randevusuna dakikti, ne o benden önce gelip beni beklemiş ne de ben ondan önce.
“Türküm doğruyum randevuma zamanında gelirim” Bu sözü rahmetli Başkonsolos Erkut Onart’a söylemiştim. Çünkü bizim insanlarımız ya çok çok önce gelir, ya da çok geç.
Bazı Hollandalılar hala ve günümüzde randevu yaparken “Türk usulü değil” şeklinde espiri yaparak “ Zamanında gel” uyarısı da yapmayı ihmal etmezler.
O yüzden bir randevuya zamanında gitmek benim için çok önemli.
İnsan öykülerinin insana dokunanlarını seviyorum.
Biraz sohbet edince, haber yapmak düşüncesi öyküsünü yazmaya dönüştü. Teklif ettim, “Memnun olurum”, dedi.
Babası Şemşettin Mıhçı’dan başladık sohbete.
Baba Şemsettin Mıhçı, bilinen gurbetçi, alamancı öykülerinde olduğu gibi Kayseri’nin Felahiye ilçesinin Silahtar köyünde hazırlamış tahta valizini. Hani hep Avrupa’ya göçün ilk yıllarında olduğu gibi aynı düşünce, aynı vedalar, ayrılışlar.
Yıl 1965… En fazla bir iki yıl…
Geride bıraktığı eş çocuklar…
En kısa zamanda dönebilmek için en ağır, en pis, kimsenin beğenmediği işlerde çalışmış gece gündüz Şemsettin bey.
Neyse biz sözü Songül hamıma bırakalım:
– Ben Hollanda’ya geldiğimde 1 yaşındaydım. Ailenin en son çocuğuyum. 1973 doğumluyum, Hollanda’ya 1974 yılında geldik. Toplam 8 kardeşiz, 7 kız bir erkek…
— Daha çocuk olmasın diye çok çocuklu aileler, çocuklarına Durmuş, Songül adı koyması geleneği olarak adınız Songül olmuş öyle mi. (Hatta hep kız çocuğu olan bir sonraki çocuğunun erkek olmasını isteyenler de kız çocuklarına Döndü adını koyarlarmış )
– Evet, aynen öyle. Güzel adamdı benim babam, biz Hollanda’ya geldikten sonra hiç para biriktirme derdi olmadı. Biriktirmedi de. Çünkü ailesi için gelmişti o dönemedi ama ailesi onun yanına gelmişti. Her gün gider gazetesini alırdı çocukluğumda konu komşunun bize gazete okumaya geldiğini hatırlıyorum.
– Tahsil hayatınızla devam edelim mi?
-Ben okulu sevmedim, Lise 4’den ayrılıp çalışmaya başladım. 15 yaşımda seralarda çalışmaya başladım. Babam kazandığım parayı almazdı… Ekonomik özgürlüğüm olunca çalışmaya devam dedim.
–Genelde o dönemlerde Almanya’da Hollanda’da evde her çalışan kazandığını getirir kuruşu kurşuna aile reisine verirdi, bu kurla her ailede aynı ve değişmezdi. Çünkü bir ana önce el birliği ile birikim yapıp kesin dönüş hayali yapılır ve sıcak tutulurdu bu hayal.
-Doğrudur ama babam benim kazandığım paraya dokunmazdı. O yüzden daha ehliyetimi almadan 17 yaşımda arabamı alıp kapının önüne koymuştum.
İşte böyle yıllar akıp gidiyordu. Ama babam kesin dönüş yaptı, bana da “Gel kızım, sen de dön bizimle” dedi ama ben kabul etmedim.
Düşünün o yıllarda bir kız çocuğunun bir kadının yalnız başına bir evde yaşaması ne demekti. Fakat babam sorun etmedi, onlar döndü ben kaldım.
– Babadan soy adınız Mıhçı’ya ne zaman Van Brakel eklendi.
– Eşim Ton van Brakel, işi gereği yabancılarla özellikle Türklerle iyi irtibatı olan birisi. Bir vesile ile 25 yıl önce tanışıp evlendik. Başta ailem, çevrem bir Hollandalı ile evleneceğimi duyunca öok tepki gösterdiler. Ama daha sonra bu tepki sevgiye saygya dönüştü. Mutluyum, bir erkek bir kız iki çocuğum bir de gelinim var.
– Gelininiz Hollandalı mı?
-Yok değil, Konyalı.
–Kızınız?
– O henüz 16 yaşında ve veteriner olmak için okuyor. İki çocuğum var ama ben hiç ev hanımı olmadım. Hep çalıştım.
İki çocuğum var dediğime bakmayın 4 çocuğum daha var aslında iki kedi iki köpek.
– Şimdi diğer 4 çocuğunuzdan sözü açmışken konuya gelelim isterseniz.
– Yıllardır çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde gönüllü çalıştıktan sonra iki yıl önce Stichting Unique ( Ünik Vakfı ) kuruldu. Vakfımız Sertifikalıdır. Sertifikalı olması yerel ve ülkesel yönetimler tanınıyor olmasındandır. Kuruluşunun iki amacı ve felsefesi vardı. Yani sadece ticaret odasına kayıtlı vakıflardan değil.
Benim de hayvanlarım ve çocuklarım var. Gözlemlerime göre evde hayvanlarla yetişen çocuklar daha merhametli olduğudur.
İkinci neden ise bir çok dar gelirli hayvansever ne yazık ki kendini ihtiyaçlarını karşılayamadığı için hayvanları da açlıkla karşı karşıya kalıyordu. Bildiğiniz gibi Hollanda’da dar gelirli aileler için GIDA Bankaları var. Her hafta oradan ihtiyaçlarını ücretsiz karşılarlar. Hollanda’da sanıyorum bir milyonun üzerinde insan GIDA bankalarından ihtiyaçlarını temin ediyor. Neden bir de Hayvan GIDA Bankası olmasın, diye düşündüm. Araştırdığım kadarı ile Hollanda’da hayvanlar için böyle bir vakıf, kurum, kuruluş yoktu ve ben vakfımızın gönüllüleri ile bu bankayı kurduk.
– Geliriniz nerden kaç hayvana gıda desteği veriyorsunuz?
– Gelirimiz hali vakti yerinde hayvanseverlerin bağışlarından ibaret. Durumu iyi olmayan hayvan sahiplerine maddi yardım yapmıyoruz ihtiyacı ne ise ne kadar ise onu alıp veriyoruz.
– Şu anda sizin Hayvan gıda bankanızın gıda desteği verdiği hayvan sayısı ne kadar?
– Şu an itibarı ve imkanları ile 66… Fakat başvuran çok ama elimizden gelen şimdilik bu kadar. İmkanımız arttıkça sayı her geçen gün artıyor.
6 Şubat depremi dönüm noktası oldu.
Daha önce Rotterdam’ın banliyö kasabalarından Maassluis’da küçücük kendi halinde bir vakıf olan Stichting Unique‘i şimdi bütün Hollanda, hatta Türkiye tanıyor.
Nasıl olduğunu ve 6 Şubat Depremi ve sonrasını yine Songül van Brakel Mıhçı’dan dinleyelim:
-Deprem sabahı herkes gibi biz de aynı şoku, aynı acıyı yaşadık ve yaşıyoruz.
İlk on gün yardım kampanyalarında ben arkadaşlarım gece gündüz çalıştık. O günlerde sıcağı sıcağına hayvanlar için de bir şeyler yapalım desek insanların ne diyeceğini tahmin edebiliyorduk. En iyi ihtimalle, ‘İnsanlar orada aç, açıkta iken siz hayvanların derdine mi düştünüz’ derlerdi. Fakat onlarda candı bir şeyler yapmak zorundaydık. DEN Haag’dan vakfımızı bulan hayvansever Berna Türkoğlu, depremzede hayvanlar için kampanya yapalım diye gelince onun sayesinde depremzede hayanlar için başlattığımız kampanyada 4 gün içinde 9 bin 500 Euro ve 4 ton mama toplandı.
Depremin 2. Haftası idi uçakla 600 kilosunu yanımıza alarak deprem bölgesine gittik. Toplanan para ile yine Türkiye’de mama alıp AFAD aracılığı ile barınaklara ulaştırdık.
Buradan gittiğimiz gönüllü arkadaşlarla Adana’da AVM’de hayvanlar için alışveriş yaparken 6 Şubattan sonraki ikinci depreme yakalandık.
–Depremden sonra kaç kez gittiniz, neler gördünüz, neler yaşadınız?
– Şubat ayında depremin ikinci haftasında gittim, ikinci kez gidişim 15 Mart, ve yarın 25 Mart’ta yine gidiyorum.
İlk gidişimiz de az önce söylediğim gibi Hollanda’da toplanan yardımları ( mama) yerine ulaştırdık ve toplanan para ile Türkiye’den ihtiyaçları karşılamak içindi.
İkinci gidişimiz de ise hem yardım götürmek hem de depremzede hayvanları barınaklarda, tedavi görenleri hastanelerde, kliniklerde ziyaret etmek, onları sıcak bir yuvaya kavuşturmak için çalışmalar yapmak içindi.
–Hollanda’dan da depremzede hayvan sahiplenmek, buraya getirmek isteyen var mı?
– Olmaz olur mu, çok var ama yasal prosedür çok uzun sürüyor, 4 ay kadar.
-Depremzede kediye neden Pegasus adını verdiniz, Pegasus’ün hikayesi nedir?
– Evet Pegasus adını verdiğimiz bir depremzede kedimiz var. Bu kedimiz 35 gün sahiplerinin etrafından ayrılmadan yaralı haliyle aç susuz hayata direnmiş vefa örneği bir canlı…
Sahiplerinin cesetlerine ulaşılıp kaldırılınca cenazeler, bu kedi çaresizce ölümü beklerken bulunmuş. Biz bu kediyi bulup tedavi ettirdik ve bir barınağa bıraktık. İsmi yoktu. Bize destek veren 2 bin kilo mamayı ücretsiz taşıyan Pegasus hava yollarının adını koyduk.
Hollanda’da bilinen tanınan ve beklenen Cesur köpek.
Feyenoord Ayax’ı hem de deplasmanda Cesur’un duası ile yendi
O depremde enkaz altında kalan depremzedeleri kurtardığı için adı Cesur değil. Songül hanım ve sahiplenen kişi Cesur adını vermişler.
– Nasıl oldu Cesur ile karşılaşmanız, onu Hollanda’nın tanıması, Feyenoord taraftarının sahiplenmesi bağrına basması?
Türkiye’ye deprem vesilesi ile ikinci gidişimizde Kayseri’de hayvan barınaklarının ihtiyaçlarını tespit etmek ve orda barınan depremzede hayvanları ziyarete gitmiştik.
O esnada bir vatandaşımız da yavru bir köpek edinmek için oraya gelmiş. Fakat adını Cesur koyduğumuz köpeği görünce çok sevmiş onu da almak isrtemiş.
Fakat yavru alır kucağımda taşırım diye düşündüğünden hazırlıklı olmayan vatandaşımız tasma getirmediğinden belinden kemeri çıkardı ve Cesur’un boynuna takıyordu ki, müdahale ettim. Ne yapıyorsunuz beyefendi, hayvanı boğacak mısınız, benim arabamda tasma var, dedim. Arabaya gidip Feyenoord logolu tasmalardan bir tane getirip Cesur’a taktım. Hayvansever vatandaşımızın sahiplendiği yavrunun adını da Mila koyduk. Cesur ile bir de hatıra fotoğraf çekindik.
Cesur ile fotoğrafımızı vakfımızın gönüllülerinden ve gördüğüm en fanatik futbol taraftarı olan İvone Van Dam arkadaşıma yolladım.
İvone iki gün sonra oynanacak Ajax deplasman maçının havasına heyecanına girmişti. Üstelik 18 yıldır kendi sahasında her maçı Ajax kazanıyordu. Cesurla birlikte fotoğrafımızı gönderip, bu kez Feyenoord kazanacak Cesur da dua ediyor kazanmanız için, dedim. ( 17 Mart )
19 Mart 2023 de Ajax kendi sahasında Feyenoord’a 3-2 yenildi.
Feyenoord klubü ve taraftarı için 18 yıl sonra gelen bu galibiyetin sevinci medya, spor camiasında hala konuşulurken, bizim İvone Cesur’u Hollanda’da meşhur etti.
–Sizi takip etmeye devam edeceğim, son olarak söylemek istediğiniz var mı?
-Desteklerinden dolayı herkse sonsuz teşekkür ederim. 25 Mart’ta Türkiye’ye ağır operasyon geçiren çocuklarımızı ( kedi köpek ) ziyaret edip döneceğim. Bu arda yine ihtiyaç tespiti de yapacağız. Şenol İpek, Devran Naz Pegasus Hava Yolları, başta olmak üzere bir kutu mama bile alıp yollayan herkese teşekkür ederim. Ramazan ayındayız, bizleri yaradan ne diyor hayvanlar için: Onlar benim dilsiz kullarım. Bu ayda ve her zaman Allah’ın dilsiz kullarını da unutmayalım diyorum.
– Peki size nasıl ulaşabilirler.
– WEB sitemizde gerekli bilgi ve açıklama var. Sosyal medya hesaplarımız da aktif. Ayrıca, ilginiz emeğiniz desteğiniz ve bu söyleşi için ben de size ve N’haber ekibine çok çok teşekkür ederim.
Hayvan Gıda Bankası hakkında bilgi ve yardımlarınız için: