Borç arabuluculuk bürosu De Schie 10. kuruluş yıldönümünü görkemli ve coşkulu bir resepsiyonla kutladı. Seçkin davetlilerin katılımıyla gerçekleştirilen resepsiyona Türkiye’den de katılımlar oldu.
Usta gazeteci-şair Yavuz Nufel tarafından sunulan resepsiyona, De Schie yönetim ve çalışanları, sivil toplum kuruluşlarından TİCF Başkanı Ömer Altay, IGMG Güney Hollanda Bölgesi adına Sezer Değmez, UID Hollanda Başkanı Hasan Tekten, HTF Genel Sekreteri Erim Uğurlu, MÜSİAD Nederland Başkanı Ali Köklü, TOVER Başkanı Durmuş Doğan, Hollanda Azerbaycan Derneği Başkanı İlhan Aşkın, T.C Rotterdam Başkonsolısluğu Ticaret Ateşesi Veysel Parlak, hemşehri dernek başkanları çok sayıda vatandaş katıldı.
Sıcak bir atmosferde geçen program, De Schie Genel Koordinatörü Bahattin Türkoğlu’nun açılış ve tanıtım konuşmasıyla başladı.
De Schie genel koordinatörü Bahattin Türkoğlu hem De Shie’nin geçirdiği evreleri hem de isim kökeni hakkında katılımcıları bilgilendirdi. Türkoğlu konuşmasında şunları dile getirdi:
“Sayın davetliler, Hollanda da borçların çözümüne yönelik profesyonel bir donanımla hizmet veren ilk ve tek yabancı, Türk, kökenli De Schie nin 10.Yıl gururunu bizlerle paylaştığınız için sizlere teşekkür ederim.
Türkiye’den Hollanda’ya göçün 60.Yılını geride bırakırken, farklı sektörlerde faaliyet gösteren ve karar mekanizmalarında etkili olan Türk kökenli işletmelerin, kurumların ve bireylerin olması ve sayılarının gittikçe artması gurur vericidir.
Tabii ki daha da önemlisi bu kuruluşların kalıcı olması ve Hollandalı kuruluşlarla temeli sağlam diyaloglar oluşturarak köklü bir işbirliğine gitmeleri ve bunu devam ettirebilmelidir.
Bu doğrultuda bizim borç çözüm hizmet sektöründe 10.Yılımızı kutluyor olmamız, hem kuruluşumuz hem de toplumumuz adına büyük bir başarıdır.
Bu hizmet süresi içerisinde gerçeklesen yasal değişiklikler, bizimde kurumsal yenilenmemizi beraberinde getirdi.
2017 yılından itibaren De Schie ismi ile hizmetlerimizi daha da etkin hale getirerek profesyonel çalışmalarımızı devam ettiriyoruz.
De Schie ne anlama geliyor?
De Schie ismini merak edenler için, kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Çünkü biz ismimizi iki anlamda değerlendiriyoruz.
•Birinci anlamı: De Schie, Rotterdam kentinde yer alan bir hapishanesinin ismi. Evet, borç çözüm kurumuyla hapishane ne alaka diye kafalarda soru işareti oluştu. Durum şöyle efendim. Bize başvuru yapan borçlu insanlar psikolojik olarak kendilerini alacaklılar tarafından mahkum edilmiş olarak hissediyorlar ve bu his/duygu onlara bir nevi hapishane ortamı yaşatıyor.
Bizde yaptığımız çalışmalar doğrultusunda borçlara çözüm bularak, söz konusu psikolojik mahkûmluğu sonlandırıyoruz. Böylece bizden hizmet alan bireyleri özgürlüklerine kavuşturuyoruz.
•İkinci anlamı: De Schie, Overschie çevresinde yer alan Delfshavense Schie,
Delftse Schie, Rotterdamse Schie ve Schiedamse Schie suyolları / havzaları arasındaki ayrımı ifade etmek için kullanılan bir isimdir.
Bu dört ayrı suyolu / su havzası Schie lerin oluşma sebebi ise Ortaçağ döneminde Delft, Rotterdam ve Schiedam şehirleri yöneticileri bu su yollarının / su havzalarının kullanışında uygulanan farklı geçiş ücretlerinde yaşanan rekabetten kaynaklanmıştır.
Bizde alacaklı ve borçlu tarafların farklı çıkarları arasındaki yaşanan anlaşmazlığı gidermek için arabuluculuk yaparak her iki tarafın sularını ortak bir noktaya kanalize olmasını sağlıyoruz.
Bu iki açıklamayı da dikkate alarak, De Schie ismi bizim sunduğumuz hizmete dahada bir anlam katıyor.
De Schie nin tüm çalışmaları Hollanda’ da geçerli olan yasalar doğrultusunda prosedüre uygun olarak yapılmaktadır.
Hollanda hükûmeti 2012 yılında borç çözüm yasasını belediyeler tarafından uygulanmak üzere yürürlüğe koydu. Böylece belediyeler ya kendileri yada dışarıdan bir kuruluşa yetki vererek borç çözüm hizmetini bu yasa doğrultusunda ihtiyacı olanlara sunmaya başladılar. Söz konusu yasa üzerinde geçtiğimiz yıllarda bazı değişiklikler yapılarak, mevcut sorunların giderilmesi için daha da etkin hâle getirildi. Belediyelerin dışında özel kuruluşlarında borç çözüm hizmeti sunduğu gerçeğinden hareketle hükûmet Tüketiciler yasasının 48. Maddesinde, belediyelerin dışında özel kuruluşlarında borç çözüm hizmeti sunmalarına olanak sağlamıştır. Bu madde kapsamında borç çözüm hizmeti sunan kuruluşta bir avukat, kayyum veya mali müşavir maaşlı olarak çalışıyorsa, o zaman bu yasaya uygun çalışma yapan kuruluş olarak kabul ediliyor. De Schie de bu vasıflara uyan bir kuruluş olarak çalışmalarını yapıyor ve yetkili merciler tarafından da kabul görüyor. Söz konusu yasa kapsamında verdiğimiz hizmetleri daha da etkin hale getirmek için, 2019 yılında borç çözüm sektöründe ülkesel üst kurum olan NVVK ya üyelik başvurusunda bulunduk. Bu başvuru doğrultusunda farklı aşamalardan oluşan kapsamlı bir denetleme sürecini başarıyla sonlandırarak, 1 Mayıs 2021 tarihinde NVVK üyesi olma hakkını elde ettik.
NVVK, bundan 90 yıl önce, 1932 yılında Belediye Kredi Bankalar Birliği olarak faaliyetler yapmak üzere oluşan bir dernek. Kuruluşunun ileriki yıllarında ve özellikle iki binli yılların başında, borç çözüm hizmeti sunan belediyelerin ve diğer kuruluşların üst kurumu görevini üstlenerek daha kapsamlı çalışmalar yapmaya başladı. Bu çalışmalar kapsamında NVVK, merkezi hükûmet ve yerel yönetimlerle lobi çalışmaları yaparak, mevcut yasaları borç çözüm hizmetinin yararına daha etkin kılmak için uğraş vermektedir. Ayrıca ülkesel ve yerel devlet kurumları ve özel şirketlerden oluşan alacaklı taraflarla işbirliğine giderek borçların çözümünü kolaylaştırmaya yönelik bağlayıcı anlaşmalar yapıyor. Örneğin bizim De Schie olarak Vergi dairesine sunduğumuz borç çözüm teklifi NVVK ile yapılan anlaşma kapsamında otomatikman kabul ediliyor.
Diğer alacaklı taraflarda gerekli esnekliği göstererek teklifleri olumlu değerlendiriyorlar. Ayrıca elektrik, gaz, su faturalının ödenememesinden dolayı oluşan borçlardan dolayı, söz konusu enerji şirketleri kapatma işlemi yapamıyorlar. Buda gösteriyor ki NVVK üyeliği basite alınacak bir üyelik değil. Özellikle de daha NVVK ya üye olmamış 50 civarında belediyeleri ve onlarca özel kurulusun üyelik başvurularının beklemede olduğunu dikkate alacak olursak, bizim ilk ve tek Yabancı, Türk, kökenli kuruluş olarak NVVK üyesi olmamız, De Schie nin etkisini ve değerini dahada anlamlı kılıyor.
Tabii ki bizde bu üyelik kapsamında NVVK ya ve dolayısıyla tüm üye kuruluşlara önemli katkılarda bulunuyoruz. Örnek verecek olursam:
NVVK nin 90. Kuruluş Yıldönümü kapsamında borç çözüm hizmeti sektörünün çalışmalarının toplum içerisinde değer ve etkisinin fark edilebilirliğini ve ölçülebilirliğini tespit etmek için gerçeklesen araştırmanın proje grubuna, üç tane belediye kuruluşunun yanında tek borç çözüm kuruluşu olarak bizim katılmamız istendi. Bu araştırma kapsamında kültürel ve dini değerleri dikkate alarak hizmet verilmesinin zorunlu olduğunu öne sürdük. Bu araştırma çalışmalarında De Schie adına yapmış olduğum katkılar sonrası bu konu gündeme taşınarak önemli bir tavsiye olarak araştırmanın sonuç-raporunda yer aldı ve tüm üye kuruluşlardan bu konuya dikkat ederek çalışma yapmaları vurgulandı.
Söz konusu araştırma raporu NVVK nin Nisan ayında yaptığı ilkbahar-konferansında Kraliçe Maxima ya takdim edildi. Ayrıca Kraliçe ile bizden hizmet alan bir müşterimizin de katıldığı bir söyleşi yapıldı. Bu müşterimiz kurumumuzun kendine yönelik verilen hizmetlerden duyduğu memnuniyetin yanında, özellikle kültürel ve dini değerleri dikkate alarak, önyargılı muameleye maruz bırakılmadan, verilen hizmetlerin borçlu kişi üzerinde yarattığı olumlu etkileri ifade etti. Bu sebepten dolayda kendisinin De Schie yi tercih ettiğini belirtti. Bu müşterimizin ifade ettiği doğrultuda özellikle belirtmek istiyorum ki, biz bize başvuru yapan hiç bir bireyi oluşan borçlardan dolayı suçlamadan, sorgulamadan ve yargılamadan kendilerini rahat hissedecekleri bir güven ortamı oluşturarak imkanlar dahilinde yardımcı oluyoruz. Ofisimize ilk adim attıkları andan itibaren biz her bireye çok önemli ve çok özel kişi olduğu duygusunu hissetmesini amaçlayarak hizmet sunuyoruz. Ve biz kurumumuza başvuru yapan kişileri, önemli ve özel kişi olarak karşılanmanın simgesi olan, kırmızı halıyla karşılıyoruz. Tabii ki siz davetlilerimiz de bizim için çok önemli ve özelsiniz.
Az önce bahsettiğim söz konusu araştırmanın proje-grubunda yer alan dört kuruluşun temsilcileri ve müşterilerinin katılımıyla, borç çözüm hizmeti çalışmalarının toplum içerisinde değer ve etkisinin fark edilebilirliğini ve ölçülebilirliğini görsel olarak ta anlatabilmek için bu kişiler kendi aralarında yaptıkları söyleşileri video filmleri olarak görselleştirdiler. Tüm bu video film çekimleri belgesel bir çalışma olarak 20 dakikalık bir filmde toparlandı. Bu görsel çalışmaya ben ve bizden hizmet alan Curacao kökenli müşterimiz bay Stroop, bizim kültürel değerleri dikkate alarak vermiş olduğumuz hizmetlerin özelliklerine dikkat çekerek, bizim farklılığımızın daha geniş bir tabana yayılmasını sağladık. Bu belgesel film, bakanlıklar, belediyeler ve farklı kuruluşların temsilcilerinin katılımıyla 15 Eylül de gerçeklesen, NVVK nin 90. Yıl kutlamasının final konferansında gösterime sunuldu.
Ayrıca bu film kapsamında konferansın hem ana programında hem de özel düzenlenen workshop alt-programında konuşmacı olarak yer aldık. Konferans sonrası bu film YouTube da yayınlandı.
Şu anki konumumuzu ve elde ettiğimiz kazanımları daha da zenginleştirerek,
hedef kitlemizi genişletmek istiyoruz. Bu doğrultuda kurumsal çalışmalarımızda gençlere iş deneyimi edinme imkânı sunmayı amaçlayarak, Yüksek Meslek Akademilerinde eğitim gören son sınıf öğrencilerine yönelik ‘iş öğren atölye-projesi geliştiriyoruz. Bu girişimimiz, öğrencilere yıl boyunca genel staj imkânı sunmanın yanında, ayrı bir proje olarak uygulanacak.
Böylece gençler eğitimlerinde edindikleri teoriksel bilgilerini bizim kurumda edinecekleri pratiksel bilgi ve deneyimlerle, mevcut yeteneklerini geliştirme fırsatı bularak
İş pazarına güçlü bir donanımla geçiş yapmalarına katkı sağlayacağız.
Bu doğrultuda farklı Yüksek Meslek Akademileriyle olumlu görüşmeler yaptık ve yakında proje uygulamasının hazırlıklarına başlayacağız.
Hazırlık aşamasında olan başka bir girişimimiz ise, gereksiz borçlanmayı önleyici ve fakirlikle mücadele kapsamında projeler geliştirerek, Hollanda genelinde daha yaygın hizmetler sunmak. Bu projeleri tabii ki ülkesel ve yerel sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliğine giderek o yerleşim bölgesinin özelliklerini dikkate alarak somutlaştırılacak ve uygulanacak.
Böylece daha çok yardıma ihtiyaç duyan bireylere ulaşarak, herkesin derdine derman olmayı amaçlıyoruz.
İstiyoruz ki herkes var olan imkânlarından yararlansın ve yaşamlarını maddi sıkıntılarla boğuşarak geçirmesinler. İstiyoruz ki hiç kimse aç ve açıkta kalmasın.
Biz önümüze koyduğumuz hedefler doğrultusunda, potansiyelimizi daha da güçlendirmek, kapalı kapılar ardında neler yaşandığını tespit etmek ve sorunlara kalıcı çözümler sunmak istiyoruz.
Bu doğrultuda 2032 yılında NVVK nın 100.Yılında ve bizimde 20.Yılımızda
De Schie nin Hollanda’nın en etkin kuruluşu olarak yolumuza devam etmeyi amaçlıyoruz.
Tabii ki geçmişte olduğu gibi gelecekte de sizleri desteklerinizle yanımızda görmek bize sonsuz güç verecektir.
Konuşmamamı sonlandırırken, izninizle, bir kaç kez ismi gecen müşterimiz bay Stroop un kısa ama önemli anlam taşıyan bir video mesajını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Beni dinlediğiniz için teşekkür eder ve sizlere saygılarımı sunarak, kendi alanınızda yaptığınız çalışmalarda başarılar dilerim.”
De Schie Genel Müdiresi Hülya Dumrul yaptığı konuşmada ağırlıklı olarak müşteri profili ve şikâyetleri üzerinde durdu.
Borcunu sildirdikleri bir kadın müşterisini de yanına çağırarak onun duygu ve gözlemlerini katılımcılarla paylaşan Dumrul, müşterisinin memnuniyetini ve izlenimlerini anlatırken duygulu anların yaşanmasına vesile oldu. Gereksiz yere borçlanmayın uyarısı ve çağrısında bulunan Dumrul konuşmasında özetle şunlara değinid: “Uzun bir mücadele sonunda kabul ettirdiğimiz NVVK üyeliğinden sonra işimiz kolaylaştığı kadar, bir o kadar da ağır bir sorumluluk yükledi. İlk ve tek göçmen kurum olan De Schie, Türk ve Müslüman toplumunun gelenek ve göreneklerinden kaynaklanan harcama ve harcamalardan doğan borçlanmalarını NVVK’ya taşıdı ve çözmek için büyük uraşlar verdi, veriyor.
Büyüklerimiz evlatlarına düğün yapacaklarında eğer yastık altında bir şeyleri yoksa dorğudan kredi başvurusu yapıyor. Bu borcu ödeyemeyen insanlarımız borç gerekçesini anlattığında maalesef karşıdaki Hollandalı bu mantığı anlayamıyor, kabul edemiyor.
Yine bizim insanımız, sosyal ödenekle geçinmelerine rağmen Türkiye’deki anne ve babasının hastane masrafları için kredi çekiyor. Bu da bizim anlatmakta zorlandığımız durumlardan biridir.
Lütfen gereksiz yere borçlanmayın. Bu konuda bilgi alın. Bizim insanımız boşanırken bile birbirlerine borç bırakarak ayrılıyor. Hiç kimse isteyerek borçlanmaz. Ancak borçlanma yollarını da kendimiz kapamalıyız. Bize çok iyi iş yapmış, ünlü insanlar da geliyor. Büyük bir boşluğu doldurduğumuza ve çok önemli, anlamlı, hayırlı bir iş yaptığımıza inanıyorum. NVVK üyeliği bizim gücümüzü daha da artırdı. Bu güçle insanlarımıza daha iyi hizmet etmeye çalışacağız.”…..
Kendilerini anlatmakta, kurumlarını tanıtmakta hayli zorluk çektiklerini ifade eden Fehmi Uzun konuşmasında şu hususlara değindi:
“Bu özel günümüzde bizlerle beraber olmanız bizleri ziyadesiyle mutlu etti. Hepinize ayrı ayrı kalbi şükranlarımı sunuyorum. 2011 yılında kurduğumuz kurumumuzu yaptığı çalışmaları anlatmakta, kendimizi tanıtmakta çok zorluklar yaşadık. Hollandaca “schuldhulpverlening” olan kavram, bizim yaptığımı işi anlatmıyor, Türkçe’de kendini ifade etmekte zorlanıyor. Türkiye’den de misafirlerimiz var. Onlara desek ki, “biz insanları borçtan kurtarıyoruz, borcu taksitlendiriyoruz” bu ifadeler bizim yaptığımız işi tam olarak anlatmıyor ve dolayısıyla karşıdaki de anlamakta güçlük çekiyor. Bu ifadelerin yanında kendimizi anlatmak birkaç cümle daha kurmamız gerekiyor. İlk 5 yılımız maalesef kendimizi anlatmakla geçti. 50 bin avroluk borcu 2000 avro karşılığında kapattığımızda, karşı taraf 48 bin avroyu nasıl silebiliyor? “Böyle bir şey mümkün müydü acaba, yasal mıydı?” diyerek pek çok sorgulamalardan geçtik. Çok enteresan olaylar yaşadık, kişiler tanıdık. Vatandaş telefon açıyor, “sizler borç satın alıyor muşsunuz, benim 40 bin avro borcum var, 10 bin avro verin, size satayım diyenlerle de karşılaştık. Hatta daha ileriye gidip, “Benim 30 bin avro borcumu satın alıp siz ödeyecekmişsiniz” diyenler de oldu. Sosyal medyanın hayatımıza girmesiyle birlikte, işimiz kolaylaştı ve kendimizi anlatmak biraz daha kolaylaştı. Ancak bu sefer de karşımıza klavye magandaları çıktı ve yaptığımız işin yasal olup olmadığını sorguladılar. 5 yılın sonunda verdiğimiz mücadeleden alnı ak olarak çıkmıştık. Zira toplum bizi tanımış, ne yaptığımızı anlamıştı. Tabi ilk 5 yıl ile ondan sonraki yaptığımız iş arasında dağlar kadar fark vardı. NVVK kuralları geçerliydi, bizler de ona göre kendimizi yeniledik, değiştirdik, geliştirdik.
Hepimizin bildiği şeyler oldu, ne badirelerden geçtik ancak ben size son yirmi yılı bir hatırlatmak istiyorum.
2002 yılında Gulden’den avroya geçildi. Gulden/florin ne kadar da bereketli ve değerliydi değil mi? 4 kişilik bir aile bir kişinin çalışmasıyla, maaşıyla gül gibi geçinip gidiyor hatta tasarruf bile yapabiliyordu. Avroya geçişle birlikte, cebimizdeki 100 guldenin 30 guldeni doğrudan alındı, çalındı. İlk fakirliği orada tattık, ilk ağır darbeyi orada yaşadık. 1 avro 2.37 guldene denk geliyordu. Bazı ürünlerdeki doğal olarak yapılan indirimler bizi yanılttı ve bir tüketim çılgınlığı da yaşandı.
2004 yılında Macaristan ve Polonya’nın Avrupa Birliği’ne üye olmasından sonra, Avrupa ucuz iş gücü ile karşılaştı. Bizim insanımız da bu fırtınadan nasibini aldı, çoğu işini kaybetti.
2008 yılında Amerika’daki konut kriziyle emlak sektörü dibe vurdu. İnşaat sektörünün durmasıyla pek çok sektör doğrudan etkilendi ve krizi herkes her yerde hisseder oldu.
2012 yılında Vergi Dairesi’nin usulsüzlüğü ile Hollanda çalkalandı. Vergi Dairesi ödediği ek ödenekleri geri isteyince korkunç bir kaos oluştu. Çoğu işini, eşini, aşını kaybetti. Canından olan da oldu. Böyle bir aileyi tanıyorum. Vergi Dairesi bu aileye 100 bin avro borcu olduğunu bildiriyor. Aile çareyi Türkiye’ye gitmekte buluyor. Vergi Dairesi oradan avukat tutara icra yoluyla borcu tahsile etmek istiyor. Bize son anda ulaşıldı ve o büyük borcu ilgili kurumla anlaşarak 10 bin avroya kapattık. O aile şimdi Hollanda’da yaşıyor.
2016 yılında emlak piyasası yeniden hareketlendi. Konut ve kira fiyatları tavan yaptı. Normal şartlarda çalışan bir karı-koca, müstakil bir ev alabilme imkânına ve gücüne sahip iken, şuanda aynı kişilerin maaşları bir apartman dairesi almaya yetmiyor. Bunların ardından pandemi süreci, o da bitmeden Rusya-Ukrayna Savaşı bu zorlu süreci daha da zorlaştırdı, hayat pahalılığı ile karşı karşıya kaldık. Borçlu insanlara kaşı çok ciddi bir önyargı taşıyoruz. “Kendi yaptı kendi buldu” denilerek o gibi insanlarla ilişki kesiliyor. Olabilir, insanlık hâli, düşene de ilk darbeyi bizler vurmamalıyız. Bir kişinin hatası, ihmalkârlığı bütün aileye ve günahsız çocuklara yansıyor. Yıllar önce Etten Leur kasabasında bir ailevi cinayet hadisesi yaşanmıştı. Bir aile reisi, eşini çocuklarını ve kayınvalidesini öldürmüş ve ardından da kendisi de vurarak büyük bir facianın yaşanmasına sebep olmuştu. Biz bu vahşetin, katliamın sebebini bilmiyorduk. Sonra yetkili bir ağızdan o cinayetin sebebinin borç olduğunu duyduk. Bir borcun sebep ve sonuçları var. Bundan dolayı bizim kapımız herkese açıktır. Böyle acıların yaşanmaması için elimizden gelen çabayı sarf edeceğiz. Zira herkes ikinci bir şansı hakkediyor. Mevlânâ’nın bu manada söylenmiş çok önemli bir sözü var: “Kırk kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel” diyor ya, bizim de hayata bakış açımız ve mesleki felsefemiz bu olmadır. İnsan beşerdir, şaşar. Herkes hata yapar. Hepimiz birer potansiyel hatalıyız. Düşen insanlara el uzatmamız gerekiyor. Herkes acısını, sevincini paylaşıyor ama borçlu olma hâlini saklıyor, gizliyor. Karşı tarafın vereceği önyargılı tepkiden endişe duyuyor.
Boşanan çiftlerin borçlarıyla ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor. Kendine çalışan Zzp’erler maalesef brüt olarak kazandığını net olarak harcıyor, çoğunun sosyal sigortası yok. Allah muhafaza, başlarına bir şey geldikleri zaman ortada kalıyor, mağdur oluyorlar. Bu iki gruptaki insanlar daha dikkatli olsunlar: Kimsenin ayrılmasını istemeyiz ama boşanmalarda gerekli protokoller usulüne göre imzalansın. Kendine çalışanlar da hastalık, iş göremezlik gibi sigortalarını yaptırsın ve vergiyle olan ilişkilerini düzenli hâle getirsinler.
Bizlere başvuranların çoğunu ZZP’erler oluşturuyor. Diğer bir grup ise lüks yaşamı tercih edenler.
Biz de biriken dosyaların ortalama borcu 70 bin avro kadardır. Biz De Schie olarak özel insanlara hizmet veriyoruz. İş dünyası için Büro Pas adlı kurumumuzu devreye sokuyoruz. Bize başvuran bir iş adamımızın sadece vergi borcu bir milyon idi.
Geçenlerde bir saygın bir iş adamımız geldi. Kendisini tanıyamadım. Müşterilerine 2 buçuk milyonluk kredi açmış. Daha sonra işleri toparlayamamış. Dağılmış, şimdi başka bir işyerinde vasıfsız işçi olarak çalışıyor. Çok üzüldüm. Başta bizimle görüşebilseydi, onun sorununu çözebilir, önlem alır ve o durumdan kurtarabilirdik.
Biz kendimizi hakkıyla tanıtamadık. Bu belki de bizim eksikliğimiz. Geri dönüşüm diye bir sektör var, biliyorsunuz. Bizdeki bu bilgi, birikim, tecrübe 10 yıldır farklı sektörde faaliyet ve hizmet yürüten iş adamlarımızın da işine yarasın istiyoruz. Borçlanmadan önce de bir yol haritası çizebiliriz. Bu durumda olan insanlara daha çok yardımcı olabiliriz. Biz bu manada yardıma etmeye hazırız. Kapımız hepinize açıktır.
Başarılı bir iş adamına başarısının sırrını sormuşlar.
O da şu cevabı vermiş: “Başarımı doğru aldığım kararlara borçluyum”.
“Doğru aldığınız kararları neye borçlusunuz?”.
“Tecrübelerime”.
“Tecrübelerinizi neye borçlusunuz?”
“Yaptığım yanlışlara”
Hata yapmayan insan yoktur. Toplumun hepsi bizimdir. Borçlusu da borçsuzu da bizimdir, bizim insanımızdır. İşler iyi gidiyorsa, bu gidişatta bizim de rolümüz vardır. Kötü gidişatta da bizim etkimiz vardır. Bundan dolayıdır ki her daim toplumumuzun yanında olacağız. Türk ve özellikle Müslüman toplumunun dertleriyle dertleneceğiz. Bana 10 yıl önce kendimizi nerede gördüğümüz sorulsa, bugünleri hayal etmem mümkün değildi. Bugün belediyelerin bile ezberini bozan güçlü bir kurum olarak toplumumuza hizmet etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Bugünümüze ortak olduğunuz için hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyorum.”
Fehmi Uzun’un konuşmasının ardından, program sunucusu Yavuz Nufel, sırasıyla protokol konuşmacılarını kürsüye davet etti.
T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Ticaret Ataşesi Veysel Parlak, MÜSİAD Hollanda Başkanı Ali Köklü, UID Hollanda Başkanı Hasan Tekten yaptıkları konuşmalarda böylesi bir kurumu tanımaktan dolayı memnuniyetlerini ifade ettiler ve De Schie’nin çok önemli bir boşluğu doldurduğunu, çok önemli ve hayırlı bir hizmet ettiğine dikkat çektiler. Konuşmacılar, De Schie’nin kendilerinden beklentilerine müspet karşılık vereceklerinin altını çizdiler ve kendi üzerlerine düşen bir durum olduğunda birlikte çalışacaklarının sözünü verdiler.
Konuşmaların ardınan Gökkuşağı Sanat Merkezi oyuncularından Ömer Atıf ve Sezer Han ve ekibi hazırladıkları bir skeci sahnelediler.
Gerçek hayattan izler taşıyan, borçlu birinin yaşamının anlatıldığı gösteri hayli beğeni topladı ve duygulu anların yaşanmasına vesile oldu.
10 yıllık güzel bir geçmişe sahip olan De Schie’nin bu özel günü için hazırlanan plaketler ve ödüller de sahiplerini buldu.
Proğramın sonunda 10 yıllık De Schie ekibine ve bu süre içinde borçlulara maddi sponsorluk yapan çeşitli firma ve temsilcilerine plaket verildi.
De Schie ekibi gösterdiği başarılı performanstan dolayı plaket alırken, De Schie ‘nin 10 yıl önce ilk haberini yapan ve habere “Borçlu insan güneşin ısısını hissetmez” başlığı atan Gazeteci Zeynel Abidin Kılıç ve Yavuz Nufel de birer plaketle onore edildi…
Usta gazeteci-şair Yavuz Nufel ve 11 yıl önce De Shie’nin geleceğine ayna tutan bir söyleşi ile Fehmi Uzun’u Doğuş sayfalarında ağırlayan Doğuş Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Zeynel Abidin Kılıç da bir plaket ile ödüllendirildiler.
Gazetenin kendisiyle yaptığı iki sayfalık söyleşisini ofisinin duvarına çerçeveletip asan Fehmi Uzun, söyleşi başlığının kendilerine sürekli ilham ve çalışma şevki verdiğine ve kurumun âdeta bir sloganı hâline geldiğine bundan dolayı da bu ödülü Zeynel Abidin Kılıç’ın çoktan hakettiğine dikkat çekti.
Program, ayaküstü sohbetlerle, verilen ikram ve çay-kahvelerle sona erdi.
Haber : nhaber.nl / Doğuş.nl
Foto: Zeynel Abidin Kılıç, Fatih Karaman
Çok değerli Yavuz bey,
De Schie’nin 10. Yılını kutlama resepsiyonun mükemmel bir şekilde gerçeklemisindeki katkımızdan dolayı size çok teşekkür ederim. 21 Aralık’taki resepsiyonu hem görsel hemde bilgisel bir yazıyla haber yaptığınız için size, Zeynel ve Fatih beylere ayrıca teşekkür ederim.