Yıllar geçmesine rağmen, bugün hala aklıma geldikçe ürperdiğim, insan olarak, bir anne olarak içimi sızlatan Kraliyet ödüllü 5 kuruşlar.
Lafı hiç dolandırmadan direkt, derin sulara dalar gibi dalacağım bu konuya.
Yıllar önce bir Hollanda kanalında, tesadüfen izlediğim, özgürlük adı altında, kendini pazarlama konusunda master yapma gayreti içinde olan, sözüm ona, adam…
Kanalın çekim ekibini de almış yanına, doğup büyüdüğü memleketinin yolunu tutmuş.
Yetmemiş doğurup büyüten, adam gibi yetişsin diye saçını süpürge eden, gariban anasının evine varmış!
Anadolu’nun eli nasırlı, yüzü yaşanmışlıkların çizgileriyle dolu bir anne. Alamanya’dan oğlum gelecek diye yolunu dört gözle beklerken, haritada belki de yerini bile bilmediği Hollanda kanalının kamerasının önünde, “İNSAN” diye doğurduğu, “ADAM ol” diye gurbete yolladığı evladı!
Öyle bir sahne var ki bu çekimde, insan olanın kanını donduran, beynine mıh gibi çakılan türden!
LUT kavminden ilham alan bu gerzek, kameralar önünde, annesinin ve ablasının bulunduğu odaya dalıyor!,
Ar damarı LUT kavminden kalma olduğunu anlatırken, annenin ve ablanın FERYADI, Arş-ı Âlâ’dan duyuldu!…
Eyyyy LUT kavminden ilham alan gerzek, Hacı Şakir sabunu ile çitileyip, arındırmaya çalıştığın tercihin, annenin feryadında, göz pınarlarından akan kanında boğuldu!.
Bu mudur?
Cinsel tercihe özgürlük anlayışı?
İnsan hakları?
İnsana saygı?
Bu nasıl bir had bilmezlik?
Bu nasıl bir eziklik?
Bu nasıl bir insanlık?
Lut kavminden ilham alan bu gerzek, Hollanda kanalında çektiği sözüm ona belgeselle “özgürlük adına, benim bedenim, benim tercihim” zurnasını çalarken, izleyenler bilmez ki, karalamak istediği, bu ülke insanları, nice LUT kavminden kalan kırıntıları, baş tacı edip divalaştırdı.
Senin tercihin KİME TIN!
Olsa olsa ar damarını çatlatıp, annenin Arş-ı Âlâ’ya yükselen feryadını belgeselleştirdin.
Bu ayıpta sana ömrün boyunca yeter / yetmeli!.
VAH ki ne VAH!
Özgürlüğünü pazara çıkartan bu alanda master yapma gayreti içinde, Kralın ödülüne layık (insan olarak değerli) fakat eylemi ile 5 kuruşluk biri daha!
Eyvallah, anan-baban seni yetiştirirken (belki) anne terliği, baba baskısı, toplumun kem gözü, kişilik gelişiminde travmalar, o masum çocuk kalbine sevgi yerine öfke ektiklerini görememişdir!
Bilememişler değerlerin sevdirilerek öğretileceğini, baskı ile değil! Bilememişler sonucun hazan olacağını, ziyan olacağını!
Kimsenin yaşantı tarzı veya tercihi ile ilgilenmiyorum, bunu buraya koyalım!
Diyor ki,
Yok demiyor,
Haykırıyor!…
Ailesine,
Geldiği kökenine,
Değerlerine
Hafta sonu gittiği Kuran kursuna,
İslama!
Yavaş ol be gülüm, henüz “her şeyi toz pembe gördüğün yaştasın”.
Bu dünya, senin gibi nice “yaşamak istiyorum” meraklısı genç hayatların, ziyan olduğunu gördü…
Nice gencecik gül fidanları, özgürlük gübresi altında açmadan soldu…
VAH ki ne VAH!
Bu ne hazin bir vebal!
Biz payımıza düşeni aldık kabul ettik.
Allah bizleri af etsin.
Öte yandan öyle çocuğu dünyaya getirmekle, anne baba olunmuyor!
Sevdirerek öğretemediğimiz değerler, elimizden kayıp gidiyor.
Ey anne ve babalar, Dünyaya gelmesine vesile olduğun ve sana emanet edilen insanın, sana ihtiyacı olduğu an yanında olmazsan!
Her şeye rağmen onun başını okşayıp yanında olduğunu hissettirmezsen!
Yanlışlarını düzeltmesi için fırsat vermezsen!
Hatalarıyla sevip bağrına basmazsan!.
Hatalarınla yüzleşmezsen!
Evlat yetiitirmenin sorumluluğunu omuzlamazsan!
Özür dileyemezsen!
Gözünüzden sakındığınız göz bebeklerinizi, yamyamların dünyasına terk edersen, sonra da “ben anneyim, ben babayım, vah tühh!”
Yok öyle bir dünya artık.
Bolluğun içinde en lüks kıyafetlerle büyütüp, bin bir çeşit nimetlerle tıka basa beslenen evlatlarımızın RUHU AÇLIK grevinde!…
Gülüm benim, Lalem benim,
Nerden kırıldı bu hassas kalbin bilemem, artık akıl baliğ yaştasın.
Elbet senin payınada bir şeyler düşmüş?
Ama,
Bir Milleti,
Değerlerini,
Ümmeti, zan altında bıraktın.
Nefretinin kör karanlığında yolunu kaybettin!
Simdi o dört günlük dünya hayatının, ışıltılı sarhoşluğunda özgürlük sahnesinde, hülyalara daldın…
Umarım, geçici hevesler uğruna layık görüldüğün ödüller, öfkeni harlayıp zalimleştirmesin.
Adın hem LALE, hem de GÜL!.
Ne değerli bir bilsen.
2022’nin son günlerinde, evinizin en güzel köşesinde süslediğiniz Noel ağacınızın altında, gelecek yılı kutlarken, aile sohbetlerinizde, çocuklarınıza, Lut kavminden kalan bu kırıntıların merhametsizliklerini, özgürlük markası altında, zalimliği ve bunları ödüllendiren Kralı da anlatın…
Bir varmış, bir yokmuş
Necla Koçak – N’haber
Girişimci / İstihdamcı / İnsan Kaynakları Uzmanı /
Mail: info@afiliwork.nl