Özlem OK
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Hassas İçerik!.. Hassas İçerik!.. Hassas İçerik!..

Hassas İçerik!.. Hassas İçerik!.. Hassas İçerik!..

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yaşar Kemal 1970’li yıllarda gazetecilere yaptığı çağrıda,  “Yoksulluğu anlatmayan gazeteci alçaktır.”  diyerek, gerçeği söylemeye cesaret edemeyen her gazeteciyi eleştirdi.

18 yaşındaydım. Ailemden uzakta, tek başıma bir hayat kurmaya çalışıyordum. Okumak için başka bir şehre taşındım. Ayaklarımın üzerinde durmayı öğreniyordum. 28 yaşında, dilini ve kültürünü bilmediğim bir ülkeye taşındım. Hâlâ başka bir ülkede bekar bir kadın olarak yaşıyorum. Kadınlar her yerde; biz her yerdeyiz. Ben, kendi yolunu çizen, mücadele eden bir kadınım. Ama İkbal ve Ayşenur bu şansa sahip olmadı.

Çünkü onlar, 19 yaşında bir katil tarafından öldürüldü. Evet, daha 19 yaşındaki bir çocuk, iki kadının hayatını aldı! Hassas içerik! İkbal’in kafası surlardan aşağı, annesinin önüne atıldı! Bu nasıl bir vahşettir? Bu nasıl bir insanlıktan çıkıştır? Bu ülkede kadınların hayatı bu kadar mı ucuz? Ne kadar daha fazla kadın katledilecek? Kaç kadın daha, bir erkeğin vahşetine kurban gidecek?

Ama o öldüren 19 yaşındaki genç adam da bir çocuktan başka bir şey değildi aslında. Onu yetiştiren, ona kadına nasıl bakması gerektiğini öğretmeyen, şiddeti çözüm gibi gösteren bir aile vardı arkasında. O da kaybedilmiş bir çocuktu. Hassas içerik! Ailelerin çocuklarını sadece dünyaya getirmesi yetmez, onları tanımaları, onların zihnini anlamaları, sorumluluk almaları gerekiyor. Bu katil çocuk belki de ailede sevgi görmedi, belki de ona asıl öğretilmesi gereken “insanlık” hiç öğretilmedi!

Neden kadınlar ölüyor? Çünkü kadınlar her yerde! Evettttt, hassas içerik! Kadınlar sokakta, evde, işte… Kadınlar var ve bu, bazı erkekler için tehdit! Kadınlar bağımsız olmak, kendi hayatlarını yönetmek istiyor. Bu mu suçları? Kadınlar özgür olursa, erkeklerin güç kaybedeceğini mi sanıyorlar? Kadınlar, bir erkeğin isteklerine boyun eğmek zorunda mı? Hassas içerik! Çünkü bu zihniyet, her gün daha fazla kadın öldürüyor!

Kim bu katiller? Sevgili, eski sevgili ya da hiçbir zaman sevgilisi olamayacak biri. Kadınlar “hayır” dediğinde çılgına dönüyorlar. Çünkü onların gözünde kadın, bir mal! Kadınlar, onların kontrolü altında olmalı! Bu zihniyet her geçen gün daha fazla kadını öldürüyor. Ama bu çocuklar böyle doğmuyor! Onları böyle yetiştiren bir aile, bir çevre, bir toplum var! Suçun bir kısmı da onları bu hale getiren ailelerde!

Kadınlar her yerde ama hayatlarımız her gün tehlikede. Hassas içerik! Neden? Çünkü bu toplum kadının gücünden korkuyor. Bana bile aynı soru sıklıkla soruldu: Başka bir ülkede tek başına yaşamaya nasıl cesaret edersin? Kadınlar ne kadar çok kendi ayakları üzerinde durursa, bazı erkekler de o kadar güçlerini kaybettiklerini düşünüyor. Bu çürümüş bir sistemin sonucudur. Kadına biçilen roller, erkeğe öğretilen “erkeklik” ve her yerde var olan şiddet kültürü. Hassas içerik!

Peki aileler? Çocuğunuz olduktan sonra iş bitmiyor! Çocuğunuzu tanıyın! Kim o? Hobileri nelerdir? Nelerden hoşlanır? Google’daki arama geçmişine bakın, ne arıyor? Ne düşündüğünün farkında mısın? Çocuğunuzu tanısaydınız bir felaketi önleyebilirdiniz! Hassas içerik! Bu çocuklar nasıl oluyor da kadınlara bu kadar nefretle bakıyorlar? Toplumun her kesiminde çocuklara bu çarpık erkeklik anlayışı aşılanıyor. Sorumlusu aileler ve onları katil, kadın düşmanı yapan sistem!

Hassas içerik! Ve kanunlar? Kadınlar şiddete uğradığında, öldürüldüğünde bile “Neden oradaydın?” diye sorgulanıyor. Mahkemeler kadınları koruyamıyor. Kadınlar hayatlarını kaybederken bile suçlanıyor! Peki medyada ne oluyor? Her cinayetten sonra birkaç gün boyunca kadın cinayetleri haber oluyor, herkes konuşuyor. Sonra ne oluyor? Her şey unutuluyor. İkbal ve Ayşenur da unutulacak mı? Tıpkı daha önce öldürülen diğer kadınlar gibi mi olacaklar? Birer rakam, birer istatistik mi olacaklar sadece?

Peki, sessiz mi kalacağız? HAYIR! Kadınlar ölmeye devam ettiği sürece sessiz kalmak bu suçlara ortak olduğumuz anlamına gelir! Bir uyanışa şiddetle ihtiyacımız var!

 Erkek çocuklarına öğretilen bu hastalıklı “erkeklik” kavramını değiştirmemiz gerekiyor.

İkbal ve Ayşenur da kendi hayatlarını kurmaya çalışıyordu. Ama onları durduran erkeklere ve onları böyle yetiştiren ailelere karşı sessiz kalamayız! Kadınlar her yerde olmaya, mücadele etmeye devam edecek. Biz de onların yanında duracak, özgürlükleri için savaşacağız. Buna gerçekten inandığımı söylemek isterdim ama ben bu dünya için umudunu çoktan kaybetmiş bir kadınım. Kendi içimde dahi özgürlüğü kesintili yaşayan, düşünceleri prangalı bir kadın. Çünkü söylemek istediğim çok şey varken, kalemine sansür vurulan bir yazarım.

Yaşar Kemal 1970’li yıllarda gazetecilere yaptığı çağrıda ne demişti? “Yoksulluğu anlatmayan gazeteci alçaktır.” Gerçeği söylemeye cesaret edemeyen her gazeteciyi eleştirdi.

Peki ya biz? Yıl, neredeyse 2025 ve yazamadığımız, söylemeye cesaret edemediğimiz, çekindiğimiz şeyler de var. Ama yazmayan da, konuşmayan bizler de artık aynı derecede aşağılık değil miyiz?

Özgürlük çığlıkları, sallanan parmaklar, gösteriler, siyahlar içindeki insanlar, ifade edilen görüşler… Bunun yerine bu sisteme yüksek sesle küfretmemiz gerekmez mi?
Ama lütfen şunu yazın: “Yasa kağıt üzerinde kaldı.”

Özlem Ok- NHaber.nl

Hassas İçerik!.. Hassas İçerik!.. Hassas İçerik!..
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir