Yazmayayım diyorum ama yazmadan da olmuyor…
Sağolsun bazı arkadaşlar Facebook gibi, bazı şeyleri zamanı gelince hatırlatıyor…
“Ne oldu Yavuz bey, hani Denk Partisi Genel Başkanı Ejder Köse gidiyordu ilk genel kurulda ne oldu?”
Haklısınız gitmedi iddiaya girmişsek siz kazandınız…
Vallahi hiç belli olmaz, benim iddiaya girdiğimi duyan Ejder Köse sırf bana inat, sırf ben kaybedeyim masrafa gireyim diye tekrar aday olmuş olabilir.
Olsun, iddiayı kaybettiğim arkadaşlara ısmarlayacağım yemek helali hoş olsun…
Baştan ve tekrar söylüyorum ben DENK’e karşı değilim…
Karşı olsam gördüğüm her fuarda, çarşı-pazarda mikrofon uzatıp haberlerini yapar mıyım… En son geçen hafta Schiedam’da kurulan Sosyete Pazarı’nda standlarını ziyaret ettim, mikrofon uzattım, haberlerini yaptım; Ön yargısız art niyetsiz…
Dernekçi kafası bunu anlayacak, idrak edecek kadar basmıyor demek ki, dernekçi kafası azcık eleştiri karşısında felsefeyi anlamayacak kadar; “ Sen bir hiçsin, bu yazdıkların yanına kalmayacak” diyecek kadar tehditvari, sokak jargonu ile cevap vercek kadar külhabey ve demokrat demek ki..
Neyse, Ejder Köse DENK genel başkanlığını bırakmasına bırakırdı, gitmesine giderdi de neden gitmedi tam olarak henüz çözemedim, ama çözerim…
Çünkü Genel Başkan seçilen genel kurullarda en azından usulen de olsa iki aday çıkar, yarışır; birisi kazanır…
Küçücük köy, belde derneklerinde bile başkanlık koltuğu için kıyasıya mücadele edilirken bir siyasi partide ikinci blr adayın olmaması düşündürücü değil mi?
Ejder bey, ben aday değilim deseydi ne olacaktı söyleyeyim: Acil DENK Partisi için genel başkan olabilecek adaylar aranıyor, şeklinde ilan vereceklerdi…
O kadar da değil yani…
Tabi bu iş ( başkan arama işi ) el altından yapılırdı, ilan vermek olur mu, yakışır mı hiç,
Şayet genel başkan arama durumu olsaydı kayıtsız şartsız “Ben varım “ diye ortaya çıkacak tek isim Kaya Turan Koçak olurdu.
Onursal üyelik mi, dediniz?
Neyse, genel kurulda başkan koltuktaki yerini tazelemekle kalmayıp blr de partinin kurucusu ve eski genel başkanına altın onursal üyelik rozeti takmış…
İşte zurnanın pardon başlıktaki sorunun “zırt” dediği yer burası , bu yüzden soruyorum cahilliğime verin, DENK Parti mi, dernek mi?
Bizim bildiğimiz onursal üyelik derneklerde olur…
Siyasi partilerde hiç duymadım, hem de kurucusu ve eski genel başkana onursal üyelik, derin bir zeka ürünü, cahillik ya da benim aptallığım bilemiyorum.
Hani onursal başkanlık verilse, ok, tamam, olur, hakkı derim.
Onursal üyelik mi? Anlamamakta direniyorum.
Evet, olmaz değil siyasi partilerde de onursal üyelik olur, ama yıllarca aidatını ödeyerek gönüllü hizmet etmiş, elden ayakktan düşmüş, kimsenin etlisine sütlüsüne karışacak hali kalmamış üyelere bayram şekeri niyetine verilen blr ahde vefa göstergesidir onursal üyelik…
Bir kurucu başkana, bir eski genel başkana hem de blr slyasi partide onursal üyelik vermek ne demek; “ Bundan sonra bir köşede otur, partiye karışma aktif olma, pasif ol, akıllı ol canımızı ye” demek…
Kayseri aklı, mantığı ile Hollanda’da siyaset yapanları anlamak inanın benim boyumu aşıyor…
Hadi ben ön yargılıyım, hadi ben iddayı kaybettim diye yazıyorum, Ki değil, Köse gidici diye yazmıştım, gitseydi bak demiştim diye yazmayacak mıydım, yazacaktım, o halde kalınca da yazmak sorumluluk değil mi?
Neyse uzun lafa yekün tutmadan önce sorun bakalım Google amcanıza bakın ne diyor: Onursal üyelik hakkında: Derneğin amaçları doğrultusunda değerli hizmetlerde bulunan veya derneğe maddi ve manevi bakımdan önemli destek sağlamış kimseler ile toplumsal iletişim sahalarında özel çalışma veya katkısı olan kişiler ve bu alanda örnek kurumların yöneticilerine Yönetim Kurulu kararı ile Onursal Üyelik sıfatı verilebilir. Onursal üyeler dernekte faal bir görev alamazlar ve seçme- seçilme hakkına sahip olamazlar.
Nokta..
Unutmadan bu yazının yazmasam olmazına gelince…
Onursal üyelik DENK’in iki kurucusundan Tunahan beye layık görülürken, Selçuk Öztürk’e de verşlmesi gerekmez miydi?
Hım…
Peki neden?
El cevap: Olur ya gün gelir parti şu andaki durumunda kalmaz hızla kan kaybetmeye başlayınca “ Gel kurtar bizi “ diyecek birisi olsun yedekte… O gün geldiğinde belki ya da gelmeden, belki yarın belki yarından da yakın; “Ya Selçuk Öztürk gel, dön yuvana ” demek için şimdilik Selçuk Öztürk’e de “Onursal üyelik” vermemiş olamazlar mı, gel de düşünme, gel de yazma…
Yavuz Nufel- NHaber.nl