VVD, mevcut Adalet Bakanı Yeşilgöz’ün resmi olarak partinin lideri olduğunu duyurmasının ardından VVD’nin seçimleri kazanması halinde Hollanda’nın ilk yabancı kökenli başbakanı olma ihtimali tartışılıyor
Dilan Yeşilgöz kadar hiç bir yabancı kökenli Hollandalı hiç bu kadar başbakanlık koltuğuna yaklaşmadı.
Fakat düşünenler, hayal kuranlar olmadı diyemeyiz. Hatta bu uğurda parti kurup Hollanda’ya başbakan olmak istediğini söyleyen bile oldu.
Benim bildiğim Hollanda’da bir siyasi parti lideri olan ilk kişi Seyfi Özgüzeldir.
Kendisi ile birlikte bir kısım yabancı kökenli, ( Süriname, Fas, Pakistan ) insanlarla kurduğu Duurzaam Nederland ( İstikrarlı Hollanda Partisi ) adlı siyasi partinin de lideri oldu.
Ben de Seyfi bey’i çok takip ettim, şeçim çalışmalarını, vaadlerini seçim sonuçlanana kadar çok yazdım. O günlerde Türk basınında çıkan haberler özetle şöyle idi:
İstikrarlı Hollanda Partisi, Türk Genel Başkanı 46 yaşındaki Dr. Seyfi Özgüzel, 15 Mayıs’ta (2002) yapılacak seçimlerde 150 milletvekili bulunan parlamentoya en az 7-8 milletvekili sokmayı amaçladıklarını söyledi.
İddialı konuşan Özgüzel, ‘‘Başbakanlığa da adayım’’ dedi. 1979 yılında doktora yapmak üzere gittiği Hollanda’ya yerleşen ve Hollanda Eğitim Bilimleri Bakanlığı Müfettişi olan Seyfi Özgüzel, 11 Eylül saldırısının ardından başgösteren aşırı milliyetçi hareketlere tepkilerini göstermek amacıyla bir grup Türk ve Hollandalı ile birlikte kurdukları parti hakkında ‘‘Mevlana Felsefesi’’ni ilke edindik dedi.
…
Seyfi bey son cümlesinde partiyi “bir grup Türk ve Hollandalı” ile kurduk diyor. Ben o kadar toplantı takip ettim Türk, Sürimameli, Faslı, Pakistanlı gördüm ama bir tek Hollandalı gördüğümü hatırlamıyorum, ama başbakanlığa aday olduğunu söylediğini hatırlıyorum.
…
Neyse, adaylar belirlendi seçim kampanyası başladı. Seyfi bey cami lokallerinde, hemşehri derneklerinde, yolda izde beş kişi görse nutuk atıyordu. O zamanlar haliyle internet vardı ama , sosyal medya falan yoktu.
Türkiye merkezli günlük gazetelerin Avrupa baskılarında haberinin çıkmadığı gün yoktu. Fakat o dönemim Star Gazetesi’nin baş sayfasında öyle bir haber çıktı ki, tam Kemal Sunal filminin afişi gibi.
Seyfi bey bir varil yada varile benzeyen bir şeyin üzerine çıkmış, tek elinde mikrofon diğer eli ilk okulda şiir okuyan çocuk gibi gökyüzünü işaret eden bir fotoğraf tam sayfa! Önünde 45/ 50 kişilik bir topluluk.
8 sütuna manşet, hem de büyük harflerle:
BASTIR SEFİ!
Allah için iyi bir eğitimci ve Tunahan Kuzu kadar olmasa da iyi Hollandaca konuşurdu, ama Adana şivesi ile.
Duurzaam Nederland önce 8 milletvekili, ardından bir sonraki seçimlerde başbakan çıkarmak hayali ve mücadelesi ile girdiği ilk genel seçimlerde Hollanda genelinde topu topu 10 bin civarında oy alabilmişti. Hayaller bitti, Seyfi gitti.
…
Bekir Cebeci ise daha siyasete girmeden küçük çaplı kendini başbakan ilan ettiğini bir kendi, bir ben, bir de Rahmetli Sabri Kenan Bağcı bilirdi.
Türkler İçin Danışma Kurulu (İOT)’nun Genel Sekreterliğine seçildiği gün (1990–1995 ) rahmetli Sabri Kenan Bağcı da İOT başkanı olmuştur. Ben rahmetli Sabri beyden duydum. Seçim bitmiş herkes dağılmış, Utrecht sokaklarında Başkan Bağcı’ya genel sekreter Cebeci der ki, “Sabri bey şu andan itibaren İOT Başkanı olarak sen aslında Hollandalı Türklerin cumhurbaşkanısın, ben de başbakanıyım…”
Sabri Ağabey’den duyduğumu Sevgili Cebeci’ye söyledim, doğrulamış ve gülmüştü.
Güzel espri ama her şakanın altında bir gerçek yatar.
Çünkü Bekir bey akabinde siyasete girdi.
2003–2007 arası 4285 tercihli oy alarak Güney-Hollanda Eyalet “Milletvekili” olarak görev yaptı.
Kendisi eğitimci olduğundan bizlerin diline “Eyalet Milletvekili” sözünü o kazandırmıştır.
Aslında Eyalet Meclis Üyesi. Fakat Milletvekili demenin daha albenisi olduğunu, daha havalı söylendiğini, karşı tarafa daha yaptırım gücü olduğunu düşünmüş olmalı ki o Eyalet Milletvekili dedi, biz de yazdık. İlhan Karaçay her ne kadar her seferinde Hollanda’da eyalet milletvekili yok dese de galat-ı meşhur olmuştu bile ( Galat-ı meşhur: Doğru bilinen, doğrunun yerini almış yanlış )
Daha sonra Unie van Democraten (Demokratlar Birliği) isimli bir parti kurmuş ve ilk açıklamasında “ Hollandalı dostlarımız ve göçmen kardeşlerimizle kurduğumuz partimiz kesinlikle etnik bir parti değil ulusal bir Hollanda partisidir.” Öncelikle 2 Mart 2011 tarihinde yapılacak eyalet seçimlerine katılacaklarını söyledi.
Katıldılar fakat Cebeci’nin partisi daha önce tek başına aldığı oy kadar bile oy alamadı.
Başbakanlık hayali de parti ile birlikte tarihin derinliklerine gömüldü.
İyi Hollandaca konuşamazdı ama öğretmen olması hasebiyle kelime dağarcığı çok fazla idi, Hollandaca konuşurken biraz dikkat edildiğinde Gümüşhaneli olduğu hemen anlaşılır.
…
Bakın zaman zaman DENK Partisi Genel Başkanı Ejder bey hakkında yazıyorum, Allah için Av. Ejder Köse bey’den de hiç başbakan olmak istediğini duymadım ama Adalet Bakanı olmak istediğini duydum, yazdım.
Yazının başlığına tornistan edecek olursak, Hollanda’ya başbakan olmak isteyen 2 artı 1 kişi dedim.
Dilan Yeşilgöz’den henüz “Ben Başbakan olacağım” sözünü duymadık ama Özgüzel ve Cebeci’ye bakacak olursak başbakanlığa en yakın isim kendisi.
Günlerdir soruyorsunuz ya, “Dilan Yeşilgöz Başbakan olur mu olmaz mı”
Henüz bir fikrim yok ama bu konuda biraz nostalji yapmama vesile olduğunuz için yazmasam olmazdı değil mi?
Not: Seyfi Özgüzel şu anda Çukurova Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak Adana’da, Bekir Cebeci ise emekliliğin tadını kitap yazarak Gümüşhane’de çıkartıyor. İkisine de selam saygı ve muhabetlerini sunar sağlıklı günler dilerim.
Yavuz Nufel – Nhaber.nl