Yavuz Nufel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4.  Sana 1, komşularına 2…

 Sana 1, komşularına 2…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Rüyasında gördüğü ak şaçlı, ak sakallı adam:

-Dile benden ne dilersen, yalnız bir şartla senin gerçekleşen her dileğinin iki mislini komşularına, arkadaşklarına da  vereceğim ona göre, der…

Adam:

-Yani bana bir ev desem komşularıma, arkadaşlarıma  iki ev, bana bir araba desem onlara iki araba vereceksiniz öyle mi, diye sormuş.

Ak şaçlı ak sakallı adam:

– Evet, aynen öyle deyince, rüya gören adam hiç düşünmeden dileğini söylemiş:

-O halde benim bir gözümü kör edin!..

Malesef yukarıdaki fıkrada olduğu bir devirde, zamanda yaşıyoruz.

Daha 40 yıl kadar önce durum en azından bizim açımızdan ne kadar da farklıydı.

Yaşlı komşularımızı evde bulamayınca, çaresizce etrafına bakındı… “Oma, nerdeyse gelirler, kapıda kaldınız buyurun bize gelin, burada bekleyin.” dedik…

“Bep ve Henk ile 55 yıldır arkadaşız. 78 yaşındayım. Önümüzdeki hafta 50. evlilik yıl dönümleri var. Alışverişe gideceklerdi.” dedi.

“Yaşlılık, hele de yalnızlık çok kötü” diye sürdürdü konuşmasını…

”Yalnızlık Allah’a mahsustur.” dedim.

“Hayır, kullara mahsustur!” dedi kendinden emin. “Allahın, yarattığı kâinatı var, kulları var.”

“Sizin de çocuklarınız, torunlarınız var, o halde yalnızlıktan bu kadar şikâyet etmekte haklı sayılmazsınız.” diye cevap verdim… Sustu, titreyen elleri ile mendilini çıkartıp, dolan gözlerini sildi. “Oğlum, kızım ve torunlarımla yaş günlerimizde, yılbaşlarında, Noel bayramlarında ancak görüşebiliyoruz…” derken ses tonundaki hüzün, yüzünün çizgilerini daha da derinleştiren bir neşter gibi geldi bana… Yorgun ve yaşlı bedeninde saatlerce susmadan konuşacak bir enerji olduğunu fark ettim…

“Bep, sizin gibi komşuları olduğu için çok şanslı. Her ziyaretimde dakikalarca sizden söz eder. Apartmanda oturuyorum. Bahçeli evde oturmaktan korkuyorum… Eşimi 20 yıl önce kaybettim. Bir süre huzurevinde kaldım. Daha sonra dayanamadım ve ayrıldım huzurevinden. Çünkü haftada bir-iki cenaze çıkar! Ev işlerinin bir kısmını hâlâ kendim yapabiliyorum. Her çarşamba ev işlerime yardım için gelen bir kadın var. İşi bitince beş dakika bile kalmıyor ama olsun… Hem yardım ediyor hem de beni dinliyor. Cumartesi günleri de bir-iki saatliğine buraya geliyorum.

Önümüzdeki ay torunumun yaş günü var, 23 gün sonra… Sizden önceki kiracı taşınıp burası boşalınca Bep, ‘Acaba nasıl insanlar gelecek, Hollandalı mı, yabancı mı?’ derdi. Bir gün, ‘Yanımızdaki eve Türkler taşınacakmış!’ dedi ve çok tedirgindi!.. Konuştuklarımız aramızda kalsın olur mu?” Oysa Oma Bep, kaç kez biz taşınmadan önceki tedirginliğini anlatmış ve konuşmasını “Sizler bana Tanrı’nın bir lütfusunuz.” diye bitirmişti…

“Her pişirdiğiniz yemekten verdiğinizi, bahçede çay-kahve içerken, siz de içer misiniz dediğinizi, alışverişe giderken onlara da uğrayıp bir ihtiyaçları olup olmadığını sorduğunuzu söylüyor Bep… Tüm bunları ücret karşılığında mı yapıyorsunuz?..” Cevap vermeme fırsat vermeden, “Bep, sizin kültürünüzün, komşuluk ilişkilerinizin böyle olduğunu söyler ama… Akrabalarınız, dostlarınız randevu almadan geliyormuş. ‘Hiç misafirleri eksik olmuyor’ diyor Bep… ‘Bir gün bahçeye çıkmasak, merak edip kapımıza gelirler’ diyor.” Bir ara, “Bep, Anneler gününde aldığınız hediyeyi gösterdi.” derken ya biraz kıskandı ya da bize öyle geldi!..

“Ben bu gece ölsem çarşamba gününe kadar kimsenin haberi  olmaz!.. Çok gevezeyim değil mi, aslında gençliğimde bu kadar fazla konuşkan değildim… Her günüm televizyon seyretmek ve radyo-kaset dinlemekle geçiyor… Buraya gelince de Bep kızlarının, oğullarının ve torunlarının sık sık ziyarete gelişlerini, komşuluk ilişkilerinizi ve sizleri anlatıyor, ben de dinliyorum… Çoktandır bu kadar fazla konuşmamıştım, özür dilerim. Sahi, “reenkarnasyon”a inanıyor musunuz?

Zaman zaman acı bir tebessümle dinlediğim konuşmasından sonra, “İstediğiniz zaman bize de gelebilirsiniz.” dedim. “Elbette!” dedi heyecanla… Yüzünde sevince de hüzne de benzemeyen bir ifade ile bir süre sustu. Beklemediği bu teklif karşısında şaşırmıştı. “Acaba önceki hayatında Bep bir Türk müydü?” dedi gizemli bir fısıltıyla… “Daha önce neydim bilmiyorum ama bundan sonraki hayatıma Türk doğarak başlamak istiyorum.” oldu son cümlesi…

Temmuz ayından beri bekliyoruz, komşularımıza geldiğini de görmedik. Ya huzurevine -ya da inandığı üzere- “yeniden doğmak üzere” gitti sanıyorum…

Küpelik: Yalnızlığa mahkum ettiklerinizin gardiyanı olmasanız da en azından ziyaretçisi olun… Yavuz Nufel- NHaber.nl ( Altın Arşivimden ) 

 

 

 

 

 Sana 1, komşularına 2…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 25 Eylül 2024, 11:00

    Cok guzel bir alinti. Yavuz abi tesekkur ederim
    Hollandada senin gibi yazarlara rastlamak cok zor…

    Cevapla