Özellikle son yıllarda Avrupalı Türkler, “ Alamancılar”, “Gurbetçiler” hakkında her izin döneminde ileri geri konuşanların, mizah adına aşağılayan, küçük gören, dalga geçenler eksik olmuyor.
Ben de zaman zaman bunlara cevap veriyorum.
Geçen yıl, sokak röportajı yapan birine Hollanda’da yaşadığını söyleyen şahıs saat ücreti 50 avroya çalıştığını söylüyor, güya Türkiye’deki vatandaşlara acıyordu.
Amaç üzüm yemek değil bir yerlere gönderme yapmak, siyasi mesaj vermekti.
Kimse çıkıp da sormadı, kardeş ne iş yapıyorsun demedi.
Yol kenarlarına çöpler dökülür, günah keçisi Gurbetçiler…
Bakkal kazık atar, sorumlu gurbetçiler.
Adamın biri çıkmış “Madem Türkiye bu kadar güzel gel burada yaşa, neden Helga’nın bokunu temizliyorsun”, diyor.
Bizimkiler ekmek parası için hadi Helga’nın bokunu temizliyor, sen ne için kimin için Gurbetçini bokunu yiyorsun?
Gurbette yaşayan herkes Türkiye’yi kötülemek zorunda mı, kötülese senin kazancın ne olacak yavşak!
Gurbetçilerin neler yaşadığını neler çektiğini sen bir gün yaşamaz çekmezsin. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık…
Avrupalı Türklere bu hakaretlerin başlaması fazla geri değil, oy kullanma hakkı verildiğinden beri artarak devam ediyor.
Daha önceleri, Kemal Sunal filmlerinde olduğu gibi tebessüm ettiren esprilerle anlatılırdı gurbetçiler.
Kantarın topuzu Avrupalı Türklerin Türkiye seçimlerinde oy vermeye başlaması ile kaçtı, sözde mizah yapanlar iyice zıvanadan çıktı.
Çünkü Avrupalı Türklerin oyları onların taraftarı olduğu partilere değil ezici çoğunlukla iktidar partisine gidiyor.
O halde vur abalıya, o halde hakaret, küfür serbest öyle mi?
Orada duracaksınız!
Bu insanların Avrupa’da nasıl yaşadıklarını en iyi bilenlerdenim.
B. Carlak arkadaşım bir video yolladı. “ Abi baksana bizileri nasıl karikatürize ediyorlar” dedi.
Zayıf tarafımı biliyor, kayıtsız kalmayacağımdan emin ama yine de not düşmüş: Bu hanıma en güzel cevabı sen verirsin, diye de yangına körükle gitmeyi ihmal etmemiş Carlak…
Videoda Hilal Nesin adlı bir hatun kişi…
Bir arabanın içinde eline aldığı nesne ile “Avrupa’da acur bile yiyemiyoruz, Türkiye’de bol bol alabiliyoruz” türünden saçmalıklarla sözü AK Partiye getiriyor.
AK Partiye oy vermiş Alamancı taklidi yaparak Recep Tayyip Erdoğan’a sözüm ona övgüler yağdırıyor…
Komik desem değil, mizah desem hiç değil, taklit yeteneği sıfır, amacı Avrupalı Türklere laf sokmak!
Bekle o zaman laf öyle sokulmaz böyle sokulur.
Bak kızım, senin bahsettiğin acur hıyarın ağa babasıdır. Ararsan bir metrelik olanını bile bulursun.
Hoş o acur senin elinde tam bir zıbıka benziyor, ki, suratının ifadesinden ap açık belli!
Sen şimdi zıbık ne onu da bilmezsin ki.
Anadolu’da bazı yörelerde insanlar kızdığı kişilere ( özellike kadın ve kızlara ) “Zıbıklı” der, hiç duydun mu?
Duymamışsın belli, seni izleyip gülen, hak verenler de muhtemelen bilmez.
Çünkü sizin gibiler okumayı, araştırmayı sevmez!
Neyse,
Zıbık, vibratorun atasıdır. Hakiki yerli malıdır.
Sallamış olmamak için bir kez daha araştırdım. Sen de araştır olur mu?
“Zıbık kelimesi tarihte bilinen ilk kez “yapay penis” Meninski, Thesaurus (1680)”1. çubuk, kamış, 2. erkeklik organı, 3. yapay penis, dildo” [ Türkiye’de Halk Ağızlarından Derleme Sözlüğü (1960 yılından önce) ] eserinde yer almıştır.”
Bitmedi dahası var.
Osmanlı döneminde Kapalıçarşı’da üretilen bir Çeşit vibratör: Zıbık…
Osmanlı İmparatorluğu döneminde vibratöre (dildo) verilen isim.
18. yüzyılda İstanbul-Kapalıçarşı’da zıbıkçılar çarşısı diye ayrı bir bölüm varmış.
Zıbıkçılık bir meslekmiş anlayacağınız ve ustaları varmış bu işin…
Nasıl, öğrendin mi zıbıkı?
Paylaşımına üst not olarak şunu düşmüş Zıbıklı H. Nesin hanım.
“Gurbetçi demişken : )) ama küfür yok”
Tamam küfür yok, etmem de zaten, edene de kızarım.
Fakat şunu söylemeden anlatmadan bu yazı eksik kalır.
Eskiden umumi hela duvarlarına akla hayale gelmedik şeyler yazılırdı.
Bunların en meşhuru Tosun’du..
Bunu yazan Tosun, okuyana k…
diye yazardı ve altına akla gelmesi görmeyince mümkün olmayan cevaplar küfürler sıralanırdı.
Şimdiki bir kısım sosyal medya kullanıcılarının paylaşımı gibi diyebilirsin.
Hayatımda ilk kez ben de bir hela duvarına yazı yadım hem de Tosun’a cevap olarak. Yaşım 16, yıl 76, GIRGIR dergisinde esprilerim yayınlanmış, havam yerinde, her yerde her an espiri avında olduğum günler…
“ Oğlum Tosun, sen daha Toysun, okuyan sana k….” yazdım.
Tosun okudu mu bilmiyorum ama sanıyorum o cevap Tosunun hela kapılarında saltanatına son verdi.
80’li yılların ortalarında Hollanda’ya geldiğim de bir Türk mekanının helasında ne görsem beğenirsiniz.
“Türkiye’deki Tosun Avrupa’da da hizmetinizde…”
İkinci ve son kez hela duvarına şunu yazdım:
Türkiye hela kapılarındaki saltanatına son veren adam da Avrupa’da!
Meydanı boş mu sandınız sizi gidi zıbıklılar sizi.
Dip not: Zıbıklılara izlenme tıklama rekoru kırdırıp, benim için, “ Ay ağzı çok bozuk, küfürbaz” vb eleştiri yapan entel, dantel, kibar vs insanlar, bi zahmet beni okumayın kardeşim, üstelik bu benim henüz bayramlık ağzımı açmamış halim…
Yavuz Nufel – Nhaber.nl
Entelektüel bir bakış açısı ile münasibince , ustutupluca taşı gediğine koymuş , ağzının payını vermişsin abi. Yazmaya devam. Bize kütle değil kitle lazım. Kemiyyet değil keyfiyet önemli. Kabuk değil öz önemli. Kömürdeki elması görenlere selam olsun.
Duygularimizi dile getirmissin, emegine saglik degerli abicim…
bayramin mubarek olsun inan bende (zibik) yeni duydum eline yuregine saglik yazini ookumadan resmi gorunce aklima ilk gelende zibik dedigin geldi sagolasin bayram gunu bizleri tekrar tebessum ettirdigin icin