1. Haberler
  2. Haberler
  3. Diyarbakır’daki mucize belgeselle ortaya çıktı: Elyasa Peygamberin naaşı çürümemiş

Diyarbakır’daki mucize belgeselle ortaya çıktı: Elyasa Peygamberin naaşı çürümemiş

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

1995 yılında Refah-Yol Hükûmeti döneminde İçişleri Bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün organize ettiği gizli bir operasyonla, Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde bugün Dicle Barajı sularının altında kalan ve peygamber mezarı olduğuna inanılan iki gömü, yerinden alınarak, Ziyaret Tepesi’ne taşındı. Ancak iddialara göre, yaşanan ‘parapsikolojik’ olaylar nedeniyle operasyon pek de gizli kalmadı ve inançlar tarihi açısından çok tartışılacak bir “çürümeyen peygamber naaşı”nın varlığı ortaya çıktı. Arkeolojikhaber.com sitesinde yer alan bilgilere göre bakın olaylar nasıl gelişti.

020

EĞİL’DE PARANORMAL BİR OLAY YAŞANDI

Görgü şahitlerinin anlatımlarına göre, 14 Eylül 1995 tarihinde Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde akşam üzeri parapsikolojik bir olay yaşandı: “İnsanlar, işlerini neden bir anda bırakıp kapı önlerine çıktıklarını bilmeksizin, ilçenin ana caddesi boyunca uzanan dükkanlardan teker teker dışarı döküldü. Aynı şekilde, caddede yürüyen yayalar da ardı ardına durup gözlerini yola diktiler. Eğil sakinleri salavat ve tekbir sesleri eşliğinde şaşkınlıkla birbirlerine bakarken, caddenin başında bir konvoy belirdi. Resmî hizmete mahsus araçların oluşturduğu gösterişsiz konvoyda yer alan pikap türü aracın arkasında bir tabut, tabutun üzerinde Kur’an-ı Kerim’in Ankebut Sûresi yazan yeşil bir örtü ve çevresinde silahlı adamlar vardı. Tabut yüklü araç Eğil’in ana caddesinden geçerken, insanlar istemsiz şekilde el açıp dua etmeye ve hüngür hüngür ağlamaya başladılar. İlçede kısa süre içinde oluşan bu yoğun mânevî atmosferden dolayı büyük küçük herkes şaşkındı. Daha sonra  önlerinden sessizce gelip geçen o tabutun içinde, adı üç kutsal kitapta da yer alan bir “peygamber”in olduğunu öğreneceklerdi…”

GİZEMLİ OLAYLAR VE GİZLİ OPERASYON 29 YIL SONRA BELGESELLE BELGELENDİ

“Peygamber’e Dokunmak” belgeseli bu gizemli ve mistik anlatıyla başlıyor ve görgü şahitlerinin anlatımları, uzmanların yorumları ile yakın tarihin önemli gerçeklerine ışık tutuyor. Gazeteci, yazar ve yönetmen Ali Murat Güven’in 1995 yılı Eylül ayında Diyarbakır’da yaşanan gizemli olayı geniş kitlelerin bilgisine sunmak üzere çektiği üç saat süreli “Peygamber’e Dokunmak” belgeselinde görgü tanıkları, belgeler ve uzman görüşleri yer alıyor.

Dönemin kaymakamı Doç. Dr. Selim Çapar’ın da doğruladığı ilginç olaylar zinciri, tek tanrılı üç büyük dinin kutsal kitaplarında da adı geçen peygamber Elyesa’nın naaşının, mezarından alınarak başka bir yere nakli sırasında yaşananlardan oluşuyor. Belgeselde yer alan bilgilere göre, peygamberin naaşı mezarından çıkartıldığında çürümemişti ve topraktan beden bütünlüğü korunmuş şekilde çıkartılıp başka bir yere nakledilmişti. Belgeselde, adlî tıp uzmanı Prof. Dr. Başar Çolak’ın bilimsel yorumları da dikkati çekiyor.

Şu günlerde festivallerde gösterime sunulacak plan bu belgesel tarihe önemli notlar düşerek, vak’anın oluş şeklini tüm çıplaklığı ile gözler önüne seriyor ve belgesel sinemanın tarihe tanıklık görevi adına çok önemli bir boşluğu dolduruyor.

Yönetmen ve Editör Ali Murat Güven, hayatı boyunca sinema ve televizyon dünyasının içinde yer almış ünlü bir gazeteci ve yazar. Hayranları onu tarihin gizemli olayları aydınlatan ve şarlatanlıkların gerçek yanlarını aydınlığa çıkaran haberleri ile tanıyor. Pek çok kısa filme imza atan Ali Murat Güven, 2019 yılında çektiği “Hoşgeldin Missouri” adlı uzun metrajlı belgeseli ile dikkatleri bir kez daha üzerine çekmeyi başarmış ve Türkiye’nin Yakın Tarihi’nin “şehir efsanesi mi, gerçek mi” diye tartışılan olaylarını tüm çıplaklığı ile ortaya çıkardığı gibi İstanbul’un daha önce hiç görülmemiş renkli tarihi görüntülerini gözler önüne sermişti…

Arkeolojik haber sitesinde Yönetmen Ali Murat Güven’e  Peygambere Dokunmak belgeselini konu olan olay ve filmin sıra dışı yapım süreci ile ilgili sorular yöneltiyor ve onun oldukça ilginç cevapları yer alıyor.

HZ. ELYASA KİMDİR? 

TDV İslam Ansiklopedisi’nin Ömer Faruk Harman İmzalı ” Elyasa’ ” maddesinde peygamber hakkında şıu bilgilere yer veriiiyor.

Elyesa‘ kelimesinin aslı ve söylenişi hakkında farklı görüşler ileri sürülmüştür. Bazı müfessirler kelimenin aslının “Yesa‘” veya “Leysa‘”, başındaki “El”in ise harf-i ta‘rif olduğunu söylemişlerdir. Yaygın olan telaffuz şekli Elyesa‘ olmakla birlikte bu adı Elleysa‘ şeklinde okuyanlar da vardır

Kur’ân-ı Kerîm’de, “İsmâil, Elyesa‘, Yûnus ve Lût’a da yol gösterdik; hepsini âlemlere üstün kıldık” (el-En‘âm 6/86), “İsmâil’i, Elyesa‘ı, Zülkifl’i de an. Hepsi de iyilerdendir” (Sâd 38/48) meâlindeki iki âyette anılması ve İslâmî kaynaklarda verilen şeceresi dışında onunla ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.

İslâmî kaynaklarda şeceresi Elyesa‘ b. Aḫṭûb b. Acûz olarak verilen bu peygamber,  Ahd-i Atîk’te Elişa adıyla geçen peygamber olmalıdır. İbrânîce’de “Tanrı benim kurtuluşumdur” anlamına gelen Elişa kelimesi Grekçe’ye Elisaios, Latince’ye Elisaeus şeklinde geçmiştir. Ahd-i Atîk’e göre Elyesa‘, milâttan önce VIII. yüzyılda İsrâil Krallığı’nda yaşayan Şafat’ın oğludur. Tanrı’nın emri üzerine peygamber İlya (İlyâs) tarafından kendisine halef olarak seçilmiştir. Peygamber İlya onu on iki çift öküzle çift sürerken bulmuş, cübbesini üzerine atarak peygamber olarak seçildiğini bildirmiştir. Bu sembolik hareketin ne ifade ettiğini bilen Elişa da çiftçiliği bırakmış, öküzlerden bir çiftini keserek veda yemeği vermiş ve İlya’nın yanından hiç ayrılmayarak ona hizmet etmiştir. Nihayet rab İlya’yı kasırga ile göklere çıkaracağı zaman İlya ondan artık kendisini takip etmemesini istemişse de Elişa bunu reddetmiştir. Beraberce Beyt-El’e ve Erîhâ’ya, oradan Erden ırmağına varmışlar, burada İlya cübbesini ırmağa vurarak sularını ikiye ayırmış ve karşı tarafa geçmişlerdir. İlya, rab tarafından semaya alınmadan önce Elişa’ya bir isteği olup olmadığını sormuş, Elişa da, “Senin ruhundan iki payım olsun” demiş, İlya ise, “Eğer yanından alındığımda beni görürsen isteğin yerine getirilecektir” demiş, bu esnada ateşten araba ve ateşten atlar gelerek İlya’yı semaya çıkarmışlardır. İlya’nın semaya çıkarılışını gören Elişa, daha sonra onun cübbesiyle suları tekrar ikiye ayırıp nehri geçmiş ve Erîhâ’ya dönmüştür (II. Krallar, 2/1-18). Burada peygamberlik görevine başlayan Elişa çeşitli mûcizeler göstermiştir. Erîhâ’daki insanlar kendisine şehrin suyunun araziyi sulamaya ve bol mahsul elde etmeye elverişli olmadığını söyleyince içinde tuz olan bir kap istemiş, bu tuzu suların kaynağına atarak suları kullanışlı hale getirmiştir (II. Krallar, 2/19-22). Daha sonra Beyt-El’e giderken yolda çocuklar kendisiyle alay edince rabbin ismiyle onlara lânet etmiş, bunun üzerine ormandan çıkan iki ayı bu çocuklardan kırk ikisini parçalamıştır (II. Krallar, 2/23-25). Elişa’nın başka bir mûcizesi de İsrâil ve Yahuda krallarıyla Edom kralı, Moab kralına karşı birlikte sefere çıktıklarında gerçekleşmiştir. Edom çölünde susuz kalan halkın Peygamber Elişa’ya başvurması üzerine rabbin emriyle vadide açtıkları çukurlar su ile dolmuştur (II. Krallar, 3/1-20).

Kitâb-ı Mukaddes’teki başka bir anekdota göre, kocası ölen ve borcunu ödeyemeyen fakir bir kadına yardımda bulunan Elişa onun bir sürümlük zeytin yağını o kadar çoğaltmış ki komşulardan alınan kaplar dolmuş, kadın bu zeytin yağı ile borcunu ödediği gibi geri kalanla da geçimini sürdürmüştür (II. Krallar, 4/1-7).

Hakkında Kitâb-ı Mukaddes’te yer alan diğer mâlûmata göre Peygamber Elişa çocuğu olmayan yaşlı bir kadın için dua etmiş ve kadının çocuğu olmuş, daha sonra ölen bu çocuk Elişa tarafından yeniden hayata döndürülmüştür (II. Krallar, 4/8-37). Gilgal’de zehirli bir yemeğin zehrini yok etmiş ve az bir yemekle pek çok insanı doyurmuştur (II. Krallar, 4/38-44). Cüzzamlı bir hastayı sağlığına kavuşturmuş (II. Krallar, 5/8-14), ırmağa düşen bir baltanın tekrar su yüzüne çıkmasını sağlamış (II. Krallar, 6/1-7), İsrâil kralına, düşmanları olan Suriyeliler’in niyet ve manevralarını haber vermiş (II. Krallar, 6/8-12), düşman atlıları ve cenk arabalarıyla kuşatılan Elişa, hizmetçisine Tanrı’nın kendilerini daha çok ateş atı ve arabası ile koruduğunu göstermiştir (II. Krallar, 6/13-17). Suriye ordusunun Sâmiriye’yi kuşatması üzerine başlayan kıtlık onun müdahalesiyle sona ermiş (II. Krallar, 6/24-7/20), Suriye kralına öleceğini bildirmiş (II. Krallar, 8/7-15), İsrâil Kralı Ahab ve maiyetinin yok olacağını haber vermiş (II. Krallar, 9/1-10/36), Suriyeliler’e karşı kazanılan üç zaferi daha önceden bildirmiştir (II. Krallar, 13/14-19). Öldürülüp Elişa’nın kabrine atılan bir adam onun kemiklerine temas edince dirilmiştir (II. Krallar, 13/21).

Peygamber Elişa İsrâil Kralı Yoaş zamanında hastalanmış ve vefat etmiştir (II. Krallar, 13/14, 20).

ARKEOLOLOJİKHABER SİTESİNDEKİ RÖPORTAJA BU LİNKİ TIKLAYARAK ULAŞABİLİRSİNİZ

Diyarbakır’daki mucize belgeselle ortaya çıktı: Elyasa Peygamberin naaşı çürümemiş
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir