Abdurrahman Akbulu soruyor: Helal dediğiniz ticaretin yüzde kaçı Helal?
“En nefret ettiğim insanlar, haram yerken ve hırsızlık yaparken besmele çekenlerdir” diyen .Hollanda’da yaşayan iş insanlarımızdan Abdurrahman Akbululut, Türkiye’de karşılaştığı olayları bir makale şeklinde yazarak adeta Ticari Ahlak dersi verdi.
Abdurrahman Akbulut’un yazısını ibret alınacak, ders çıkartılacak yazısı:
Haram Ticaret
Bugün müthiş bir haber aldım. Bir kokoreççi, yerli plaka araca 150 TL olan fiyatı, gurbetçiye 500 TL’ye satmak gibi bir ahlaksızlık yapabiliyor. Burada esas dikkatimi çeken, helal ticaretin yüzde kaçının harama dönüştüğüdür. Hesapladığınızda, %250 oranında rızkını haram hale getirmiş oluyor ve gurbetçiye bakış açısı tamamen değişiyor. Bu davranış ne ahlakidir ne de insanidir, hatta hayvani bile değildir.
Bu ahlaksız hareketi hiçbir kutsal dinde kabul edilebilir bir yer bulamıyorum; ne İslam’da, ne Hristiyanlıkta, ne Yahudilikte. En kötü yanı ise, bu haram kazançla yetişen nesillerden güzel ahlak beklemek. Bu, arpa ektiğin tarladan buğday biçmeye çalışmak gibidir.
Esnafı güzel bir dille ikaz etmek istediğinizde, sizi anlamak yerine tepki gösteriyorlar. İçlerinde iyi olanları tenzih ederim ama çoğunluğu haksız olduğu halde aşırı tepki veriyor. Bir gün bir Hollandalı bana eleştiride bulundu. Ben de kendisine büyük teşekkür ettim. “Neden teşekkür ediyorsun?” diye sordu. “Eğer eleştiride bulunmayıp küsüp gitseydin, ben seni ömür boyu bir müşteri olarak kaybedecektim. Hatta çevrendekilere anlatıp gelecek müşterileri de engelleyecektin. Belki de benim yüzümden başka bir yabancının işyerine dahi uğramayacaktın,” dedim.
Dürüst ticaret, helal ticaret anlayışı ahlaklı olmak demektir. Hem Peygamberimizin mesleklerinden biridir ticaret. Helal ticaret, 1 alıp 1000’e satmak haramdır. Peygamberimiz (s.a.v.), Medine pazarını kurarken amaçlarından biri de helal ve ahlaklı ticareti sağlamaktı. İnsanlar hem alışveriş yapsınlar, hem de ahlaklı ticaretle ahlak kazansınlar.
Hz. Resulullah’ın güzel bir hadisini de hatırlatmak isterim: “Rızkın onda dokuzu ticaret ve cesarettedir.” Bu sözle, insanları ticarete teşvik etmiştir. Hatta Medine’deki su sorununu Hz. Osman’ın çözmesini istemiştir. Su kuyusu bir Yahudi’ye aitti ve çok fahiş fiyatlarla satılıyordu. Hz. Osman, ticaret ehliydi ve kuyuyu satın almak istedi. Ancak aşırı fiyat istenince, Hz. Osman haftanın 3 günü kuyuyu kiraladı. Müslümanlar bu 3 gün içinde tüm su ihtiyaçlarını karşıladılar. Geri kalan günlerde Yahudi’den kimse su almadı ve sonunda Yahudi, kuyuyu terk etmek zorunda kaldı.
En nefret ettiğim insanlar, haram yerken ve hırsızlık yaparken besmele çekenlerdir. Eğer zengin olmak isterseniz, kanaat yeterlidir. Eğer kanaat etmezseniz, dünya size yetmez.
Helal olan ticareti harama çevirmeyi başaranları şiddetle kınıyorum. Biz gurbetçiler, esnaftan empati veya sempati beklemiyoruz. Sadece insani, normal bir muamele görmek istiyoruz; bu da çok şey istemek değildir zaten.
Gurbetçiye her türlü ahlaksızlığı kendine mubah gören esnafı teşhir etmekte bir sakınca görmüyorum. Çoğunluğu da bu bakış açısına sahip. İkaz edenleri de cimrilikle ve pintilikle suçlayarak üstünü örtmeye çalışıyorlar. Bugünkü kokoreççi bunun en ufak örneğiydi. Bu karakter yoksunu insanlar, 1997’de memlekette bir olayla şahit olduğum bir sözü hatırlatıyor: “Meha Keran” yani gurbetçilerin geldiği ayın ismi (Eşekler Ayı). Yani sizin anlayacağınız, gurbetçiler için bir yılda 12 ay yoktur; 13 aydır bir sene, Eşekler Ayı ile beraber.
Saygılarımla,
Abdurrahman Akbulut
11-08-2024