İngiltere’nin yeni aşırıcılık tanımının amacı aşırıcı Müslümanlarla mücadeleyi amaçlıyor ama tanım Müslüman olmayanları bile ürkütüyor… İngiltere Hükimeti, artan İslamcı ve aşırı sağcı aşırıcılıkla mücadele etmek amacıyla aşırıcılık tanımı “başkalarının hak ve özgürlüklerine zarar veren” bir ideolojiyi destekleyen herhangi bir grup ya da bireyi kapsayacak şekilde güncelleyecek. Ama bu ifade sadece Müslümanları değil pek çok kesimi ürkütüyor…
İngiliz hükümetinin yeni “aşırıcılık” tanımının, Müslümanları orantısız şekilde hedef alabileceği uyarısı yapıldı. İngiltere’de başpiskoposlar, hükümetin yeni aşırıcılık tanımının, Müslüman toplulukları orantısız şekilde hedef alma riski taşıdığı konusunda uyardı.
İNGİLTERE’NİN YENİ AŞIRICILIK TANIMI
Ülke basınında yer alan haberlere göre, İngiltere Kalkınma ve Sosyal Konut Bakanı Michael Gove, hükümetin yeni genişletilmiş “aşırıcılık” tanımını açıklayacak ve bu tanım içerisinde yer alan gruplarla hükümet organlarının ilişki kurmayacağını veya fon sağlamayacağını duyuracak.
Ancak bazı bakanlar bu tanımın, örneğin transseksüel kadınların eşcinsel tesislerine erişimine karşı çıkan toplumsal cinsiyet eleştirmeni feministler ya da eşcinsel evliliğe veya kürtaja karşı çıkan muhafazakar Hristiyan gruplar gibi grupları yasaklayacağından korkuyor.
Aşırılık, başkalarının hak ve özgürlüklerini baltalamayı amaçlayan hoşgörüsüzlük, nefret ya da şiddete dayalı bir ideolojinin desteklenmesi ya da ilerletilmesi olarak tanımlanıyor.
İkinci olarak, Birleşik Krallık’ın liberal demokrasi sistemini ve demokratik hakları zayıflatmaya ya da ortadan kaldırmaya çalışanları da kapsayacak.
Bunlardan herhangi biri için kasıtlı olarak izin verici bir ortam yaratan herhangi bir grup veya bireyin de devlet kurumlarıyla çalışması yasaklanacaktır. Sosyal medyada kendileri aşırılık yanlısı olmayan ancak kasıtlı olarak aşırılık tehlikesini küçümseyen fenomenlerin de bu kapsamda değerlendirileceği düşünülüyor.
AŞIRICILIK TANIMINDA AŞIRIYA KAÇILDI UYARISI
Mevcut tanımı gören üst düzey hükümet yetkilileri, bunun toplumsal cinsiyet eleştirisi yapan gruplar ve kürtaj ya da eşcinsel evlilik gibi konulara karşı kampanya yürüten dini gruplar gibi bir dizi örgütle “gerilime yol açacağı” uyarısında bulundu
İngiltere Kilisesinin ruhani lideri ve Canterbury Başpiskoposu Justin Welby ile York Başpiskoposu Stephen Cottrel, yaptıkları ortak yazılı açıklamada, çok yönlü bir sorunu nefret dolu aşırıcılık olarak etiketlemenin, yanlış insanları karalayabileceğini ve daha fazla bölünme riskine yol açacağını belirtti.
Yeni tanımın ifade, ibadet ve protesto özgürlüğünü tehdit edebileceği uyarısında bulunan başpiskoposlar, hükümeti yeniden düşünmeye ve herkesle daha geniş çaplı istişarelerde bulunmaya çağırdı.
Hristiyan din adamları, son aylarda hem dış mekanlarda hem de internet ortamında, İngiltere’deki farklı toplumlar arasında artan bölünmelerin olduğunu ve pek çok Yahudi ve Müslüman’ın, sokakta yürürken ya da iş ve ibadet yerlerine giderken kendilerini güvende hissetmediklerini vurguladı.
Bu iç karartıcı gelişmelerin, sadece toplumun bütünlüğüne zarar vermediği, aynı zamanda İngiltere’nin çok değer verilmesi gereken zengin çeşitliliğini de tehdit ettiğine işaret eden başpiskoposlar, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Liderlerimizin buna nasıl tepki vereceği, aşırıcılığın yeni tanımıyla tedavi edilemeyecek kadar önemlidir. Çok yönlü bir sorunu nefret dolu aşırıcılık olarak etiketlemenin, netlik sağlamak ya da uzlaştırıcı bir ton yakalamak yerine, yanlış kişileri karalamak ve daha fazla bölünme riskini beraberinde getirmek anlamına geleceğini düşünüyoruz. Önerilen yeni tanım sadece ifade özgürlüğünü değil, aynı zamanda ibadet ve barışçıl protesto hakkını da istemeden tehdit etmektedir ki bunlar zor kazanılmış ve medeni bir toplumun dokusunu oluşturan şeylerdir. Daha da önemlisi, halihazırda artan düzeyde nefret ve istismara maruz kalan Müslüman toplulukları orantısız bir şekilde hedef alma riski taşımaktadır.”
TANIMIN YENİDEN GÖZDEN GEÇİRİLMESİ İSTENİYOR
Hristiyan din adamları, diğer pek çok kişi gibi kendilerinin de bu tasarının kamu yaşamı üzerindeki etkilerinden endişe duyduklarını belirterek, hükümetin yaklaşımını yeniden gözden geçirmesi ve bunun yerine etkileyeceği herkesle geniş tabanlı görüşme yapması yönündeki çağrılara katıldıklarını bildirdi.
Anglikan Kilisesi’nin, bu görüşmenin kolaylaştırılmasına katkıda bulunarak tarihi rolünün bir kısmını yerine getirmeye çok istekli olacağını kaydeden başpiskoposlar, liderlerin, toplumu birbirinden uzaklaştırmak yerine bir araya getirecek politikalara destek vermesi gerektiğini bildirdi.
