Görkem Çalışkan

Plaj terlikli içgüvey

featured

 

Günümüzde Y ve Z kuşakları gibi yaygın olan kuşaklar arasında, bizden de bir Araf kuşağı varmışçasına dünyanın sularına bıraktık kendimizi. Artık nasip ne getirirse Araf kuşağından!

Afbeelding van WhatsApp op 2023 12 18 om 00.14.06 40d29f11

Nasip dediysek, sadece kelimelerle dolu bir köşe doldurma amacı taşımıyoruz elbette. Burada, gençlerin tavırlarını gözden geçiriyor ve siz değerli NHaber okuyucularıyla paylaşıyoruz.

Kim bilir, belki buradan okuduğunuz gençler kendi çocuklarınız, torunlarınız veya mahallenizin gençleri olabilir.

Yine bir görüşme ve yine beni etkileyen bir olay!

Bu kez ev ziyareti yerine müşteriyi ofise davet ettim.

Ofis, şehrin tam merkezinde, şık bir binanın içinde bulunuyor. Müşteri beni bekliyor ve gittiğimde karşıma 30’larında plaj terlikli bir genç çıktı.

Dışarıda hava soğuk, yağmurlu ve bu genç plaj terlikleriyle görüşmeye gelmiş! Tabii ki, bu durumu anlatırken Nasrettin Hoca’nın “Ye kürküm ye” öyküsü de aklıma geldi! Yani karşımızdaki insanın değerini üstündeki kürkle tartamayız!

Elbette önemli olan ayağındaki terlikler değil, ancak merkezi bir ofise giderken kişinin kendisine saygısı için giydiği kıyafet, o kişinin iç dünyasını yansıtmaz mı?

Gence hoşgeldin dedikten sonra odama doğru ilerlerken aklımdan ilk neslin, dedelerimizin fotografları film şeridi gibi gecti.

İlk nesil, dedelerimiz ağır ve pis işlerde çalışsalar da, hafta sonları veya önemli bir görüşmeye gittiklerinde özenle giyinirlerdi. Hatta o meşhur fötrleri ile patron, köy ağası gibiydiler. Her zorluğa rağmen bir duruştur bu!

Peki, torunlarına ne oldu da kışın ortasında, yağmurda yaşta, öğle vakti, gözleri çapak içinde, ayaklarında plaj terlikleriyle sokaklarda!.

Bu Araf Kuşağının sıkıntısı sadece plaj terliğiyle sınırlı değil!

Bir dokun bin ah işit misali.  Oysa 30 yaşında, hayatın en güzel en anlamlı en filinta döneminde bir genç.

Sıkıntılarını şöyle sıraladı:

“Görkem abi, kaç sendir yazılıyım ev çıkartamıyorum!
İşimde yok şu an. İş yeri araba kazasından sonra hasta kalınca,  kontratımda bitince çıkış verdi!
Bir araba kazası daha yapınca ehliyetede el koydu polis!
Bir yaşında bir çocuğum var ve eşim yakında ikinci çocuğu doğuracak!”

Dayanamayıp sordum, eviniz yoksa nerde kalıyorsun? Ehliyetin yoksa nasıl arabayla geldin?

“Kaynanamlarda kalıyoruz! Yani iç güvey!”dedi.

Zor bir durum olmalı dedim! “Evet Görkem abi ama ne yapcan ev çıkmadı!”dedi.

Dedim kayın pederin yerinde olmak istemezdim! Ağlanacak halimize birlikte güldük!

Plaj terlikli damat, işsiz damat, diplomasız damat, evsiz damat, ehliyetsiz ama araba kullanan damat, bir çocuğunun sorumluluğunu alamayan ama bir bebek daha bekleyen damat!

Bu gençler neyin kafasını yaşıyorlar?

Ve son bir not:  Bu Araf Kuşağı ne yaşadı da bu duruma geldi?  Bu sırrın, bu boşvermişilğin, umursamazlığın  perde arkasında, temelinde genellikle aile içi sorunlar, özgüven eksikliği ve çeşitli zorluklarla başa çıkma yeteneğinin öğretilmemesi yatıyor!

Genci uğurladım ve ardından bir an ilk neslin (dedelerin) fısıltılarını İlhan İremin “Olanlar Olmuş” şarkısında hissettim!.

Giderken bıraktığım
Asmalar üzüm olmuş
Yerlerde bütün kollar
Bütün bağlar bozulmuş

Ben mi geç kaldım yoksa
Mevsimler mi soğumuş?
Görmeyeli buralara
Olanlar olmuş, olanlar olmuş
Olanlar olmuş, olanlar olmuş

Giderken bıraktığım
Gökyüzü toprak olmuş
Yıldızlar, çakıltaşı
Güneş bir yaprak olmuş

Ben mi yaşlandım yoksa
Dünya mı alt üst olmuş?
Ben gideli buralara
Olanlar olmuş, olanlar olmuş
Olanlar olmuş, olanlar olmuş…

Görkem Çalışkan- NHaber.nl

Plaj terlikli içgüvey

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.