Yavuz Nufel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Hollanda’da “Sevgi” seli…

Hollanda’da “Sevgi” seli…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hollanda’da “Sevgi” seli…

Cumhuriyetimizin 100. Yılı Hollanda’da olması gerektiği gibi kutlandı.

Ki gazeteciler şurâsı için gittiğimiz ata yurdumuz Kazakistan’da bile Cumhuriyet bayramı kutlaması yapmış biri olarak Cumhuriyet “Sevgi”sini bu yaşıma kadar ne Türkiye’de ne de diğer ülkelerde bu derece coşkulu görmedim.

WhatsApp Gorsel 2023 11 02 saat 07.44.32 7707d41d

Hollanda’da ilk kutlama Büyükelçiliğimizin tarihi şatoda verdiği resepsiyonla yapıldı.
Haberini yazdık..

O kutlamada dikkatimi çeken bir annenin evladına “Sevgi” dolu bakışı oldu. Büyükelçimiz Selçuk Ünal konuşmasını yaparken torunu ile pür dikkat dinleyen bir annenin bakışındaki “ Sevgi”yi anlatmaya kelimeler yetmez ki…

Her kelimesini dikkatle dinliyor, yüzünde tebessüm oluşan anne sevgisi ile ara sıra torunu olduğunu öğrendiğim gen kıza bir şeyler söylüyordu.

Bu nasıl güzel anlatılması zor bir sevgidir bilemiyorum. Büyükelçimizin konuşması süresinin yüzde 90’nını bu anneye bakarak dinledim. Ve konuşmanın sonunda yüzündeki sevgi selinin enerjisini ellerinde toplayarak tüm gücü ile alkışlaması, bir annenin evladına verceği en güzel ödüldü ve yanımdakilerin duyacağı şekilde Bu nasıl güzel bir “ Sevgi”dir dedim.

Sonra öğrendim ki o hanımefendi Selçuk beyin eşinin annesi yani kayınvalidesi imiş.
Büyükelçimiz Hollanda’ya ayak bastığı günden itibaren yaşanan 6 Şubat depremi sonrası gece gündüz günlerce her yere koşan, her toplantıda her etkinlikte çevresinde oluşan sevgi adacıklarını görüp böyle bir günde ülkemiz, insanlarımız, cumhuriyeti kuranlar ve yaşatanlar hakkında sözlerini duyduktan sonra “ Sevgi” kelimesi için ne yazsak söylesek mutlaka eksik kalır.

Amsterdam Başkonsolosluğu’ndaki 100 yıllık Cumhuriyet “ Sevgi”sini dolu dolu yaşadık. Kutlama yapılan tarihi binanın yüksek tavanlarına bozuk ses sisteminin azizliği de eklenince Başkonsolosumuz, M. Burak Ersoy konuşmasını kürsünün 1 metre yakınında olmama rağmen anlamakta çok zorlandım. Fakat bu kadar emeğe, “Sevgi”ye gölge düşmesini istemem. Çünkü Ersoy’un, “ Cumhuriyet, sadece devlete ve belirli büroktatik makamlara ait değil, hepimize, yurttaşlarımıza aittir” sözleri bile hissedilen “Sevgi” yi hissettirmeye, büyüklüğünü özetlemeye yetiyor da artıyor bile.

Deventer Başkonsolosluğumuzun resepsiyonunu ile aynı gün aynı saatlerde Lahey’de de Altın Lale Vakfı’nın da 8. Ödül töreni ve Cumhuriyet Bayramı kutlaması vardı. Altın Lale’yi tercih ettik çünkü özellikle ve ısrarla katılmamız isteniyordu. Ama haberlerini aldık. Deventer’de güzel geçmiş, 100. Yıla yakışmış. Deventerin sanki mahrumiyet bölgesi gibi uzak olması, aynı gün diğer etkinliklerin olması katılımın zayıf olmasına neden olmuş..

Olsun katılım az da olsa Başkonsolos M. Hakan Cengiz’in; Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” ifadesi sadece Türk dış politikasının temel ilkesi değildir. Aynı zamanda dünyanın neresinde olursa olsun Türklerin kendi hayatlarında uyguladığı bir felsefedir.” cümlesi Atatürk’e, Cumhuriyetimize ve insanımıza karşı duyduğu “ Sevgi” yi anlatmaya yetiyorsa, ki bence yetiyor.

Hollanda Altın Lale Vakfı’nın bu yıl 8.cisni düzenlediği ödül töreni ve 100. Yıl cumhuriyet kutlamalarını iki haber olarak yazdık sayfalarımızda bulabilirsiniz.

Şimdi kutlamalara katılan iki usta, dev sanatçı Perran Kutman ve Müşerref Akay’ın Vakfın kurucusu Bülen Türker hakkında söylediklerini duyup, onun ömrünü Atatürk’e ve müze haline getirdiği evine vakfettiğini, zamanın tamamını, maddi gücünün tamamını bu uğurda feda ettiğini bilip Bu “sevgi “ görmemek için kör, sağır, duyarsız, olmak gerekir. O yüzden Bülent Türker beyin Atatürk “ Sevgi”sini anlamak için onun müze haline getirdiği evini görmek gerekir.

Bu arada neden ısrarla davet edildiğimizi de öğrenmiş oldum. Her yıl verilen Altın Lale ödüllerinden “ Yılın Gazetecisi” ödülü bu yıl hem de Cumhuriyetimizin 100. Yılında şahsıma verildi.

Hollanda’da 100. yıl kutlamalarının sonuncusu Rotterdam Başkonsolosluğumuz tarafından verilen bir resepsiyonla final yaptı. Allah biliyor giderken ön yargılı idim. Şöyle ki, Göreceğimiz insanların büyük çoğunluğu son dört günde gördüğümüz yüzler olacaktı. Kutlama yorgunu olmuştu benim yaşımdakilerin çoğu!. Fakat daha salonun giriş merdivenlerinde gördüğüm yoğunluk ve uzun zamandır görmediklerim ve Hollanda’ya yeni gelmiş gençlerden ( beyin göçü ile) kuyruğu görünce ön yargılı olduğum için kendimi yargıladım.

Hollanda’ya geleli daha bir yıldan “ Kısacık” bir sürede kendinizi nasıl bu kadar çok insana tanıttınız “ Sevgi” deryası oluşturdunuz Sevgi Hanım diyeceğim ama sebebini biliyorum. Rotterdam’a tayini ilk haftalarda ülkemizde yaşanan deprem sonucu Hollanda da adım atmadık dernek vakıf bırakmadı. Çünkü düzenlenen yardım kampanyalarına bizzat katılıp haftalarca evinin yolunu unuttu desem abartmış olmam. İşte bu kampanyalarda insanlarımızla kurduğu ilişkiler, dostluklar, “ Sevgi” bağının göstergesi idi 100. Yıl resepsiyonunda gördüklerim.

Demek ki kadın isterse, kadın bir işe el atarsa, kadın işini, ülkesini, bayrağını toprağını, Cumhuriyeti gerçekten severse oluyormuş…

Atatürk’ün kadınlara verdiği değeri ve O’nun sayesinde kadınların sosyal, kültürel hayatta ne kadar başarılı olabildiğini gördük görüyoruz bu “ Sevgi “ sayesinde.

Asırlardır toplumda ikinci / üçüncü sınıf insan muamelesi gören kadınlardaki gücü,” Sevgi”yi Atatürk 100 yıl önce keşfetmiş.

Uzun ve derin konu ayrıca yazılması gerekir.
Rotterdam’ın yerel yöneticileri ve idari amirleri tam tekmil katılmışlardı Rotterdam’daki kutlamaya. En büyük mülki amir Belediye Başkanı Ahmet Abutaleb başta olmak üzere Emniyet teşkilatı amirleri, memurları ( bir kısmı resmi elbiseleri ile ) askeri, sivil erkan siyasi yüzler Cumhuriyet “ Sevgi”si için gelmişlerdi.

100. Yıl kutlamalarının hiç birinde kendimiz çalıp kendimiz oynamadık, Türk’e Türk edebiyatı yapılmadı. Rotterdam kutlaması Sevgi Kısacık ve ekibi çıtayı çok yükseklere taşıdı. Sevgi hanımdan sonra geleceklerin işi zor anlayacağınız.

Milli Marşlar okunduktan sonra Sevgi Hanım sahneye davet edildi. Sunucu Sevgi Hanımı sahneye davet edene kadar kendisini o akşam görmemiştim.

Altın Koza, Altın Portakal, Cannes film festivallerini bilen takip eden; Hollywood ödül törenlerini yarım asırdır ekranlardan izleyen bir gazeteci olarak diyorum ki, o törenlerde ödül almak için sahneye gelen yıldızlar için kopan alkış tufanının benzeri koptu salonda.

Gece için seçtiği kıyafet, yürümesi, konuşması ile eğer Hıncal Uluç ölmemiş izlemiş olsaydı sayfalar dolusu yazardı. ( Bu işin uzmanlarından biri idi kendisi..)

Konuşmasını ve geceye ait fotoğrafları haberimizde yayınladık merak edenler bakabilir. İzlerken ve dinlerken Sevgi Hanım, hani “Hariciyeci” olmasaydı mutlaka ekran önünde, sahnede başarılı sevilen bir yüz olurdu diye bir cümle geçti aklımdan.

Konuşmalar bittiği andan itibaren bir lokma bile bir şey yemeden iki saat boyunca sahneden inmeye fırsat bulamadı. Abartısız söylüyorum Sevgi hanımla fotoğraf çektirmek için oluşan kuyruk da bir ben yoktum diyebilirim…

Bu inanılmaz “ Sevgi” bir tesadüf asla değil ama işin sırrını anlatmaya da kalemim ancak bu kadar yetiyor, kabul edin artık…

Gençliğimizde gördüğümüz yağ, şeker, tüp kuyrukları gibi kuyruk oluştu sahnenin sol tarafında uzayıp giden. Dernek Dernek, Vakıf Vakıf, kuruluş kuruluş bir olup sıraya girmişlerdi insanlar… Sahnede toplu fotoğraf çekiminden sonra bir de tek tek, ikili- üçlü fotoğraflar çektirildi. Sanıyorum Sevgi hanım son davetli salonu terk edene kadar sahneden inecek fırsat bulamadı.

Burada gözüme adeta batan bir durumu da yazmasan kesinlikle olmaz! Muhteşem Yüzyıl dizisindeki Hürrem Sultan’ın önünde iki büklüm referans yaparcasına eğilen Sümbül ağa geri geri sahneden inen, güya farklı sevgi /saygı gösterisinde bulunmaya çalışanı bile gördü bu gözler!

Tam o anda adı gibi sevgi dolu yüreğini bir kenara bırakıp öyle bir bakışı vardı ki, sevmek /sevilmek saygı duymam tamam, eğilmek bükülmek, yamulmak yok dercesine..
Sevgi Kısacık; adının manasını benliği ile bütünleştirmesini bildiği için;

Gücünü oturduğu koltuktan değil Halktan aldığı için;

40 / 50 yıldır Hollanda’da yaşamasına ve kendince güzel işler yapanlara ilk kez Devlet’in baba değil ANA olduğunu gösterdiği için Yazmasan Olmaz’dı.

Her yerde, her gönülde, her meslekte, her yaşta, her ülkede, şehirde, kasabada köyde, kısaca dünyada “SEVGİ”lerin çok çok artması dileğimle; Ulu Önder Atatürk’ümüze saygı, minnet ve SEVGİ ile tekrar 100. Yılımız Kutlu Olsun..

Yavuz Nufel – Naber.nl

Hollanda’da “Sevgi” seli…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 2 Kasım 2023, 22:03

    Yavuz bey yukardaki yorumunuza harfiyen katılıyorum. Elinize sağlık.
    Sadece bir şey eklemeden edemiyeceğim.
    ADD ve birkaç STK hariç Hollanda Türk Sivil Toplum Kuluşları çok ama çok duyarsızdı. Sanki bir güç toplumu yanlış yönlendiriyor gibi. 29 ekimde çocuklarının elinden tutup salonlarda şiirler, dualar, türkülerle, 100 yıllık Cumhuriyetini kutlaması gereken anne babalar akın akın Maliveld e Filistin gösterisine koştu. Onu da yapsın ama neden aynı tarihler?
    Son olarak birdahaki Milli bayramlarımızı topluca, halka açık ortamlarda coşkuyla kutlayabilme ümidiyle,

    Cevapla
  2. 2 Kasım 2023, 11:53

    Yavuz. Bey eline kalemını sağlık .