Seçim, konser, orman yangınları, deprem felaketi, sel felaketi, terör olayları, şehit haberleri, trafik kazası, sağlık, Kur-ânı Kerim yakma / yırtma eylemleri, spor, magazin, cinayet, cinnet, şampiyonluk, korona salgını aklınıza ne gelirse tüm zamanların tüm haberleri ve kategorilerini düşünün..
Hiçbir haber dün yayınladığımız “ Hollanda’da yaşayan Türk kökenli 2 kadın birbiri ile evlendi “ başlıklı haber kadar okunmadı.
Hatta son üç ayın tüm haberlerinin toplamı kadar okundu diyebilirim.
Ve bir o kadar da sosyal medyadan yorum.
Sosyal medya hesabımızda haberi paylaşırken Üst Not yazdım:
Küfürlü yorumlar silinecektir, dedim.
Vay sen misin bunu diyen, haber linkinin altındaki yorumlardan kat kat fazlası mesaj olarak geldi.
En usturuplusu, bu tür haberleri yapmakla elimize ne geçtiği, bir nevi eşcinsel evliliklerin reklamı yapıldığı şeklindeydi.
Fakat diğer yorumlarda dikkatimi çeken iki kadının evlenmesinin asıl nedeni eşcinsellikten dolayı değil Hollanda’da oturum almak için yapıldığının düşünülmesi.
Ben kimsenin özel yaşantısına karışacak kadar, fikir beyan edecek kadar kendimi etkili-yetkili görmüyorum. Felsefem belli yaradılanı severim yaradandan ötürü.
Oturum almak için böyle bir evlilik yapılır mı yapılmaz mı demeyin neler duydu bu kulaklar neler…
Hangi sebepten olursa olsun haberdeki iki kadının evlenmesi yazacaklarım yanında devede kulak bile olamaz.
Bugün bir esnaf arkadaşı gördüm daha önce anlatmıştı, yine o evliliği anlattı:
Hollanda’da eşcinsel evlilikler yeni yasallaştığı yıllarda Rotterdam yakınlarında bir kasabada iki Türk erkek evlenirler. Belediyede hem de resmen. Görevliler o belediyede ilk eşcinsel evlilik olması dolayısı ile Hollandalı gazetecileri de nikaha davet ederler. Gazeteciler nikah sonrası habere fotoğraf için çiçeği burnunda evlilerden (!) dudak dudağa öpüşmelerini ister. Yerel basında sür manşet. Şimdi o gazeteleri arıyorum. Peki bu iki erkek kim dersiniz Amca yeğen!
Sıradan mı bu evlilik…
Bitmedi, o kasabada kimse sorsan söylerler kim olduklarını dedi arkadaş. Hatta amca-yeğen Hollanda’dan 45 yaş yasasından faydalanıp Türkiye’ye kesin dönüş yaparlar. ( Belirli süre işsizlik ödeneği alanların ülkelerine dönmeleri halinde ömür boyu yaklaşık 500 Euro vererek geri dönüşü teşvik için çıkarılmış bir yasa. Daha sonra yaş sınırı 55’e çıktı, önümüz yıllarda da tamamen kaldırılacağı söyleniyor )
Bir imza, bir öpücük amca-yeğene ömür boyu 500’er Euro aylık!..
…
Örnek çok.
Ama şu örnekleri de vermeden olmaz.
Bir babanın bir evladı, evlenip gelmiş, annesi 18 yaşında iken doğurmuş evladını. Kocası ölünce memlekette kalmış tek başına. Hayırlı evlat (!) annesini Hollanda’ya getimek için bulduğu yol evlilik. Anlatan yemin ederek anlattı. Annesini turist vizesi ile getirmiş. 20-25 sene önceydi diyor haber kaynağı. Öz annesi ile formalite icabı evlenen gördüm, diyor.
Nasıl sıradan bir evlilik mi?
…
30’lu yaşlarda bir karı koca sohbet ederken artık hangisi dediyse “abimle yengemi buraya getirelim mi” diyor.
Yapılacak iş boşanmak ve evlilik. Bunlar burada ( Hollanda) onlar orada ( Türkiye ) boşanıyorlar. Abisi ile karısı, yengesi ile kendi evleniyor. Bir taşla iki kuş.
Geliyorlar, oturumlarını alıyorlar.
O da ne, bir süre sonra her iki taraftan biri “ben formalite falan tanımam resmen karım- kocam değil mi ” diyor! Süresiz oturum almak için süre dolunca boşanmaktan vaz geçip normal evlilik hayatına geçiyorlar.
Onlar eriyor muradına ama ötekiler ne oldu bilen yok.
Bu nasıldı peki?
Bu evlilik örneğinin bir de tekli versiyonu var. Adam Hollanda’da kaçak olan kardeşi ile karısını nikahlıyor, formalite yani. Normalde yenge kayın, resmiyette karı koca… Adam işinde gücünde sabahın erken saatlerinde çıkıyor akşam geç saatlerde geliyor eve. Huzur içinde, kardeşine oturum almış olmanın mutluluğu ile. Kardeş ile eş evde işsiz. Ateşle barut bir süre sonra ateşlenmiş bile. Adam bir gün ne olduysa eve öğlen saatlerinde gelince görüyor gerçeği. Saniyesinde Kadir İnanır filmindeki gibi saçlar bembeyaz….
…
Bir de iki kocalı Hürmüz var duyduğum…
İş bitirici bir hanım evli olan ablasının kızını kocasından boşayıp Hollanda’daki oğlu ile evlendiriyor. Yeğenini evliklik yoluyla ile boşandığı kocasını da turist olarak getiriyor Hollanda’ya. Resmen teyze oğluyla evli olan Hürmüz, ana yarısı teyzesi ile gül gibi geçinip giderken mutlulukları düşman çatlatacak cinsten.
7 kocalı hürmüz filmini seyredip gülerken ay “Teyzanne ben de iki kocalı Hürmüz müyüm” diye espri bile yapıyorlar. (Teyzanne kelimesini ben buldum, teyze ve anne birleşimi bir kelime oldu )
Her şakanın altında bir gerçek vardır derler ya, formalite icabı kocası teyzeoğlusu, geceleri karyola gıcırtılarının kurbanı oluyor ve evde bir ara yalnızken, ben formalite falan dinlemem deyince hürmüz dünden razı, Geceleri imam nikahlı kocası, gündüzleri resmi nikahlısı.. En çok sa buna şaşırmadım iki hatunla evli iki eşli erkek oluyor da iki kocalı kadın olmuş çok mu?
Son bir örnek, bu örnekten çok aslında. 70’li 80’li yıllarda Hollanda’da bulunan ağabeyler, tekne kazıntısı en küçük erkek kardeşlerini nüfuslarına yazdırıp oğlum diye getirirlermiş.
Ama yıllar geçip ağabeyler dünyadan bir vesile ile ayrılınca yandı gülüm keten helva. Ölen Ağabey bir de varlıklı ise sorun kördüğüm. Miras paylaşımında kızılca kıyametler kopuyor. Aslen amcaları olan, ama yıllar önce formalite kardeşleri olan amcaya, “ Amca bak sen bizim kardeşimiz değil amcamızsın, o yüzden sana miras düşmez demezler mi, derler. Formalite evlat bunu kabul eder mi etmez.
Sizce bu evlilikler, bu oturum almak için yapılan şeytanca işler normal, ahlaklı mı?
Unutmadan, şimdi o insanlara sorsanız konuşsanız, doğruluk, namus, ahlak abidesi sanki hepsi.
Daha fazla yazamaya ne terbiyem müsaade eder, ne de sinir sistemim dayanır.
Hani formalite icabı evlenmişlerdir şeklinde yorumları okuyunca, bildiğim duyduğum, birkaç evlilik örneği de ben “ Yazmasam olmaz” diye düşündüm, hepsi bu…
Ayrıca sırda dışı evlilik deyince hemen akraba evliliklerini düşünenler size de bir çift söz söyleden olmaz!
Amcasının, dayısının, teyzesinin, halasının kızı ya da oğlu ile evlenip gelmiş, çoluk çocuğa karışmış, ithal gelin, ithal damat olarak adlandırılmış olanların en günahkarı bile yukarıda verdiğim öreneklerin yanında sütten çıkmış ak kaşık gibi kalmıyor mu?
Yavuz Nufel – Nhaber.nl
Yooo kalmıyor şimdide bak neler olmuş diye bu ahlaksızlığımı normalleştirmeye çalışıyorsunuz
Maalesef İsveç’te Nil’e Türk toplumu içinde benzeri olayları duyduk.