Yavuz Nufel

İlgili Makama, CİMER eli ile…

featured

Benim çocukluğumda imkanlar elvermediğinden mektuplar, “… eli ile” yöntemi kullanılarak ilgisine ulaştırılabilirdi. Mektupların zarfına önce hangi aracı ile ulaştırılacaksa onun adı yazılır, sonra eli ile ibaresi yazılır, sonra da asıl alıcının adı ve adresi yazılırdı.

Yani köylülerin mektubu köye götürülmez, kasabada o köylülerin alışveriş ettiği bir esnafa bırakılır, o esnaftan mektupları alan bir köylü aracılığı ile de köyde gerçek alıcısına ulaştırılırdı.

Samsun Havza’nın köylerine gelen mektupları hatırlıyorum.  Postacı mektupları esnafa bırakır, köylüler kasabaya pazara geldiğinde o esnafa uğrar kendine veya bir akrabasına mektup gelmiş ise alır götürürdü.

Örnek olarak bana yollanmış bir mektubun zarfında adres şöyle yazardı

Sayın Yavuz Nufel, Aşağı Çarşıda Manifaturacı Ali Tokbay eli ile Bekdiğin Köyü Havza Samsun…

Aradan yıllar geçti. Ekonomik şartlar gelişti, teknoloji gelişti…. Artık mektuplar bir noktadan bir noktaya birinci elden ulaştırılıyor…

Fakat imkanlar elvermediğinden ben bir adrese hâlâ “… eli ile” yöntemiyle ulaşabiliyorum.

Şimdi yine köyden öğrendiğim taktiği günümüz teknolojisi ile kullanmak ve ilgili makama CİMER eli ile ulaşmak istiyorum. Umarım makama ulaşır…

Avrupalı Türkler CİMER ne diye sormadan açıklayayım;

CİMER: T.C Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi.

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 31 Mart yerel seçimler sonra AK Parti MYK toplantısının ardında yaptığı açıklamada, “ 22 yıllık mücadele heder edilmez. Nerede eksik-hata varsa üzerine gidilecek, milletle gönül köprüleri güçlendirilmeli” dedi.

Akıl vermek haddime değil ama bazı şeyleri yazmasam olmaz.

Aslında daha önce bir kaç kere yazdım, Mısır’daki sağır sultan duydu da, duyması gerekenler duymadı, duyurmadı, belki bu sefer duyarlar.

Sayın Cumhurbaşkanım, İnsanlar artık partiden çok kişilere oy veriyorlar. Bunun en güzel bir  örneği siz  ikinci örneği ise İYİ Parti’den Nevşehir Belediye başkanı Rasim Arı’dır..

AK  Parti’nin tekrar kendini toplaması 22 yıllık mücadelenin heder edilmemesi için en kısa zamanda parti içine çöreklenmiş Yeşil komünistlerden temizlenmesi ile olur…

İhlas’ın, Türkiye Gazetesi’nin TGRT’nin en şaşalı günleri idi, Gazetenin Avrupa basılarında köşe yazıyordum, gördüğüm şahit olduğum durumlar karşısında ilk kez yazmıştım. İhlas Holdingde çalışıp da namaz kılmayan yoktu.

Şöyle ki, beş vakit namazında niyazında olan amirlerim, beni Türkiye Gazetesi’nde yazan bir kişi nasıl içkili lokantada yemek yer diye linç ederken, İHLAS FİNANS, İFLAS FİNAS olunca bana ahkam kesenler oturuşta bir büyük rakı götürmeye başlayınca ne demek isteğim anlaşılmıştı ama iş işten geçmişti.

İhlas’ı iflas ettiren şu bu değil özellikle yeşil komünistlerdi.

YEŞİL KOMİNİSTLERE VE AK FARELERE DİKKAT

31 Mart seçim  sonuçlarını ekran şövalyeleri değerlendire dursun, 15 Temmuz akşamı, darbecilere alkış tutup 24 saat sonra yön değiştiren değirmenler de yine Yeşil Komünistlerdi.

Onlar ki, insan onuruna yakışmayan ne varsa Kızıl komünistlere mal ederler. Onlar ki, çıkarlarına ters düşen durumlarda, işlerine gelmeyen hallerde, ilk tepkileri“ “Kominist misin lan sen” şeklinde  olur.

31 Mart sonuçları değerlendirilirken; herkesin diline pelesenk ettiği geçim sıkıntısı, dış politika, emeklilerin durumu kısmen doğru olsa da yeterli değildir. hele savaştan kaçan Suriyeli mülteciler konusu dilendirilmedi bile… Seçim kampanyalarında ne CHP ne de başka bir parti mültecileri ağızlarına bile almadılar diyebiliriz.

Peki asıl gözden kaçırılmaması gereken nokta nedir?

Öncelikle en son 3 Mart 2022 tarihinde yayınladığım o yazımı 4 Mart 2024 tarihinde de yayınlama gereği duyuyorum, buyurun:

**********

Yeşil koministler!.

3 Nisan 2022- Rotterdam

Kominist olup gizli gizli ibadet eden değillerdir.

Yeşil Koministler, Kızıl koministlerin yapmadığı her şeyi yaparlar

Yalan söylerler,

Kul hakkı yerler,

Dünya malına düşkündürler,

Ana babaya saygıları yoktur, sık sık azarlarlar,  hatta anasını babasını  dövenleri bile duydum…

Yetim, fakir, mağdur, muhtaç için kuruş yardım etmezler, herkesten yardım isterler, kendileri  dua (!) etmekle yetinirler!

Dinin kendi tekellerinde olduğuna kendilerini inandırmış, Allah adına hüküm vermekten çekinmezler ( oysa en büyük günahın Allah’a şirk koşmak olduğunu dillerinden düşürmezler )

Vatandaşmış, vatanmış, umurlarında bile olmaz menfaatleri olmayan hiç bir işi kolaylaştırmaz, zorlaştırırlar…

Adam harcamada, satmada, ayak kaydırmada şeytana papucu ters giydirirler.

Birleştirici değil şu partili, şu  mezhepçi, şu tarikatçı,  o cemaatçi , şu tekkenin kulu, şu şeyin müridi, bilmem ne dergâhının kapısına yüz sürücü derler  bölücüdürler.

Yukarıdaki bölünmelere girmeyenlere ise kominist deler.

Birbirleri ile kıyasıya mücadele içindedirler..

Modaya , markaya, gösterişe, altına gümüşe aşırı düşkündürler.

Özellikle Farsça, Arapça kelime kullanırlar, Türkçe kullanmazlar…

Tartışmaktan korkarlar, soru sorulmasını istemezler ya da istedikleri gibi soru sorulmasına müsade ederler.

Sıkıştıklarında karşısındakilerden kurtulmak için onları dinsizlikle suçlar, kafirlikle yaftalar, münafıklıkla taşlarlar… İşledikleri günahların farkında olduklarından sıklıkla umreye giderler, ( Sanıyorum Hristiyanlıkta olduğu gibi kendilerince günah çıkartıp arınırlar )

Demokrasinin her türlü nimetinden faydalanıp demokrasiye karşıdırlar,

Hilafet istediklerinden dem vururlar, şeriatla yönetilen ülkelerde yaşamayı istemezler, yaşamak için kaflr dedikleri ülkeleri tercih ederler..

Ofislerinin  baş köşesinde, döner koltuklarının hemen ardında Osmanlı armalı, Abdülhamit resimli bir tablo asılıdır.

Zina yapmazlar ama iyi zamparalık yaparlar, çoğunun eşlerinin bildiği ya da bilmediği ikinci eşleri (dost demezler) vardır, yine de gözleri dışarıdadır.

Hoşlarına gitmeyen hareket, söz, eleştiri uyarı kimden gelirse gelsin kominist işidir.

Doğru, eğri yalanı,  yanlış demeden her işlerine Allah’ı şahit tutarlar.

Oysa, Kızıl kominstler yeşil koministlerin yaptığı hiç bir şeyi yapmazlar. Kızıl koministler yaptıklarına Allah’ı şahit tutmaz, Allah adına konuşmaz, fakirin fukaranın kanını emmez, hatta yanmayan kefen vs satmazlar…

Sosyal medyaya güvemezler, sevmezler gibi görünürler ama sevmedikleri insanlar hakkında atılan her iftiraya inanır hatta kendileri vatan millet, din uğruna günah sayılmaz der, iftira atmaktan çekinmezler.

Allah Müslümanları ve Müslümanlığı bu yeşil koministlerin elinden kurtarsın. Müslümanlığın en büyük düşmanı Amerika, Çin, İsrail değil Yeşil koministlerdir.

**********

Sayın Cumhurbaşkanım,  31 Mart akşamı seçim sonuçları hakkında düşüncemi soran, merak edenlere şu cümle ile anlatmaya çalışmıştım: Seçmen Ak Parti’ye sarı kart gösterdi. Akıllı olmazsan sırada kırmızı kart var dedi. CHP’ye ise akıllı ol, ve hazır ol mesajı verdi.

Neden? Yeşil komünistler yüzünden!

Bu gün gençler arasında ateist, deist, şamanist olanlar hızla artıyorsa hep bu Yeşil Komünistlere bir tepki sonucudur.

Daha çok ey var yazdığım ve yazacak da bu yazılık bu kadar yeter, yeri gelmişken şimdilik bu kadarcık da olsa “ Yazmasam Olmaz

Seçime girmeden durumu önceden hisseden Yeşil Kominstlerin başka partilere AK fare olarak gitmeye başladıklarını da seçimlerden önce söylemiştim. AK Parti gemisinde gemiyi terk edecek çok ama çok AK Fare var. Zamanla göreceğiz.

Arz ederim.

Yavuz Nufel- Nhaber.nl 

İlgili Makama, CİMER eli ile…

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 4 Nisan 2024, 14:23

    Yerinde tespit bunlar şu anda hollanda diyanet vakfinada sizmaktalar haberin olsun eline yüreğine sağlık günlerin aydınlık bayramın mübarek olsun selamlar.

  2. Ah bu yeşil komonistler yok mu.?
    Memleket ne çekiyorsa bunlardan çekiyor.

  3. Sayin cumhurbaskanim heryer hain kayniyor Allah emeklerinizi yedirtmesin bir bir ortaya döksun butun akpartinin icine koguslanmis hainleri.malesef diyanet de gozden gecirilsin.bazen camilerde sanki camiden sogutmak icin calisiyorlarmis gibi hissediyorum yani nerdeyse emin diycem.Allah ulkemizi sizi korusun

Uygulamayı Yükle

Uygulamamızı yükleyerek içeriklerimize daha hızlı ve kolay erişim sağlayabilirsiniz.