Yavuz Nufel
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Haberler
  4. Türküm ama  expatım…

Türküm ama  expatım…

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

 

 

Expat, Latince kökenli expatriate kelimesinden gelmekte olup, doğduğu ülke dışında çalışan bireyleri tanımlamak için kullanılır. Göçmenlikten farklı bir statüsü bulunan Expat, yüksek nitelikli çalışanları ifade eder.

Son yıllarda Türkiye’den Hollanda’ya gelen expatlar oldukça fazla…

Geçtğimiz günlerde, “ Türk müsünüz” soruma, “ Evet ama Expatım” diyen arkadaşın ya zeka seviyesi benden kat kat fazla ya da benim mizah anlayışım yerin dibinde.

Yanda meraklı yaşlı teyzede bana sordu, ” Türk müymüş, nereliymiş?”

Evet Teyze Türkmüş ve expatlıymış, dedim.

“Expat nereki nerye bağlı” dedi teyze inatla.

Teyze amcaya sor yani eşine onun askerlik yaptığı yer, diye geçiştirdim ama bir kaç gün sonra amcaya rastladım ne dese beğenirsiniz. ” Demek askerlik yaptığım yerin adı da değişmiş, hanıma söylemişsin yeni adı ne olmuş? dedi. Mizahın izahı olmaz diyorum ya hep işte son örnek…

Yine bir süre önce şehir merkezinde bir alışveriş merkezinin cafeteryasına oturdum hanımı bekliyorum.

Yan masadan kulağımı tırmalayan bir Bülent Ersoy Türkçeşi. “ Geçen gün bir Türk marketine gireyim dedim. Ay kendimi Anadolu’nun bir kasabasında zannettim. O insanların konuşmaları giyim kuşamalarını görmeliydin şekerim” dedi.

“ Görmez miyim her gün işe gelip giderken çok rastlıyorum. Sen pazara bir git bak valla Türkiye’deki geceondularda yaşayanlar bile bunlardan çok ileri.”

Dayanamadım, Hollandaca bir şey sordum. İngilizce olarak Hollandaca bilmediklerini söyleyince ben de Hollandaca söyleyceğimi söyledim ( Küfür hakaret değil ). Türkçe konuşsam belki olay çıkardı. Onlar ne dediğimi anlamadı ama rahatladı,  ben de söylemiş oldum  rahhatladım.

HOTİAD Başkanı Hikmet  Gürcüoğlu bir söyleşide expatlar için, “ Bu arkadaşlarımız bir sosyal vaka. Biz onların varlığı ile gururlanmak isterken onlar bizim varlığımızdan utanıyorlar gibi” demiş.

Yazmasam olmaz, dediğim konuların başında geliyordu bu sosyal vaka.

Önce Gürcüoğlu’nun tespitinin tamamını okuayalım benim yorumum sonra.

“ Sanki onlara göre; onlar İstanbul beyefendisi, bizler taşra köylüleriyiz. Tam bir ‘Almancı’ bakışı yani. Avrupalı onlara bir gün, fırsatı bulduğunda Türk olduklarını hatırlatacaktır. O zaman aramıza katılacaklardır. Ama gönül istiyor ki bu şimdi olsun. Halbuki bizim gençlerimiz mezun oldukları üniversiteler ile onlardan çok üstünler. Ama efendiliklerinden bundan bile bahsetmiyorlar.

Programlarımıza davet ediyoruz. Şimdilik aramızda pek görünmüyorlar. Biz gayretimize devam edeceğiz. Zira biz hem ev sahibiyiz, hem de Türk kültüründeki misafirperverliği iyi biliriz.”

Expatlar konusunda bir iki haber yansıdı medyaya, fakat haberlere  yansıyanla gözlem farklı şey.

Onların Hollanda’daki yerleşik, 60 yıl geçmişi olanlara bakışı ile buradaki yerleşik Türklerin onlara bakışı çok farklı.

12 Eylül 1980 Darbesinden sonra da eğitimli insanlar Hollanda’ya gelmişti ama hiç biri buradaki  yerleşik insanları bir alt sınıf olarak görmüyordu. Buradaki yerleşik insanlarda siyasi görüşü ne olursa olsun 12 Eylül mağdurlarına ön yargılı değillerdi.

İnşallah tüm expatlar aynı değildir ve aynı gözlükle bakmıyorlardır hayata insanlara.

Diyorlar ki;

“ Abi, bizim sorunumuz hangi marka arabayı alsam, nerde yemek yesem, ne giysem, hangi ülkeye tatile gitsem”

“Anladım, bu arkadaşlar dert üstü murat üstü, meslekleri iyi, kazançları çok çok iyi, çevreleri hep üst düzey Hollandalı, oturdukları semtler gettovari değil.

Dertlerini anlatmaktan öte İngilizce biliyorlar..

Yumurta almaya gidince tavuk gibi gıdaklamıyorlar…

Türkiye’ye giderken valiz valiz ıvır zıvır götürmüyorlar.

Türk mekanlarından ziyade Hollandaların takıldığı cafe, bar, restoranlara takılıyorlar…

Neyse yazı yazarken anladım “Türküm ama expatım” ne demek…

Yani ben  Türküm ama sizler gibi  değilim.

Yani benim dedem buraya köyden çıkıp gelmedi.

Yani benin annem ithal gelin veya babam ithal damat değil.

Yani ben Hollanda’da doğup büyümedim.

Yani ben buraya kendi çabamla geldim,

Yani benim buraya gelirken bir mesleğim ve İngilizcem vardı.

Yani ben fabrika işçisi, sera işçisi, değilim.

Yani ben beynimle çalışıyorum, bileğimle değil.

Yani ben entellektüelim anladın mı?

Yani ben beyaz yakalıyım anladın mı?

Gibi gibi gibi çok anlam ifade ediyor, “ Türküm ama expatım” demek…

Bu konu daha çok yazı götürür, şimdilik bu kadarcık da olsa “ Yazmasam olmaz”dı…

Yavuz Nufel- NHaber.nl

 

Ik ben Turks, maar ik ben een expat…

Expat komt van het Latijnse woord expatriate en wordt gebruikt om personen te beschrijven die buiten hun geboorteland werken. Met expat, dat een andere status heeft dan immigratie, worden hooggekwalificeerde werknemers bedoeld.

De afgelopen jaren zijn er nogal wat expats vanuit Turkije naar Nederland gekomen…

Toen ik onlangs vroeg: ” Ben je Turks? “, Heeft de vriend die zei: ” Ja, maar ik ben een expat “, ofwel een veel hoger intelligentieniveau dan ik, ofwel zit mijn gevoel voor humor op de bodem.

De nieuwsgierige oude dame aan de zijkant vroeg me: “Is hij Turks, waar komt hij vandaan?”

Ja, tante was Turks en expat, zei ik.

“Expat hangt ervan af waar”, zei de tante koppig.

Tante, ik deed het af als een vraag aan oom, dat wil zeggen, waar zijn vrouw zijn militaire dienst vervulde, maar een paar dagen later kwam ik de oom tegen, je zult het leuk vinden wat hij zegt. “Dus de naam van de plaats waar ik mijn militaire dienst vervulde is veranderd, je zei tegen de dame: wat is de nieuwe naam? gezegd. Ik zeg altijd dat humor niet kan worden verklaard, maar hier is het laatste voorbeeld…

Opnieuw zat ik een tijdje geleden in de cafetaria van een winkelcentrum in het stadscentrum op de dame te wachten.

Een Bülent Ersoy-Turk van de volgende tafel die aan mijn oren krabde. “Laatst dacht ik dat ik naar een Turkse markt zou gaan. Ik dacht dat ik in een stad in Anatolië was. ‘Je had moeten zien hoe die mensen praatten en zich kleedden, mijn lief,’ zei hij.

“Zie ik het niet, ik zie het elke dag veel op weg van en naar mijn werk. “Ga naar de markt en zie, zelfs de mensen die in de sloppenwijken van Turkije wonen zijn veel geavanceerder dan deze.”

Ik kon het niet laten en vroeg iets in het Nederlands. Toen ze in het Engels zeiden dat ze geen Nederlands kenden, zei ik dat ik Nederlands zou spreken (schelden is geen belediging). Als ik Turks sprak, zou dat misschien problemen veroorzaken. Ze begrepen niet wat ik zei, maar ze waren opgelucht, en ik zei het, en ik was opgelucht.

HOTİAD-president Hikmet Gürcüoğlu zei in een interview over expats: “Deze vrienden van ons zijn een sociaal fenomeen. “Hoewel wij trots willen zijn op hun bestaan, lijkt het alsof zij zich schamen voor ons bestaan”, zei hij.

Deze sociale kwestie was een van de onderwerpen waar ik niet over kon schrijven.

Laten we eerst de verklaring van Gürcüoğlu in zijn geheel lezen, en daarna mijn commentaar.

“Alsof volgens hen; Zij zijn heren uit Istanbul, wij zijn plattelandsdorpelingen. Een compleet ‘Duits’ beeld. Op een dag, wanneer de Europeaan de kans krijgt, zal de Europeaan hen eraan herinneren dat zij Turken zijn. Dan sluiten zij zich bij ons aan. Maar het hart wil dat het nu gebeurt. Onze jongeren zijn echter veel superieur aan hen met de universiteiten waaraan ze zijn afgestudeerd. Maar ze praten niet eens over hun heerschappij.

Wij nodigen u uit voor onze programma’s. Voorlopig worden ze onder ons niet veel gezien. Wij zullen onze inspanningen voortzetten. Omdat we allebei gastheer zijn en de gastvrijheid in de Turkse cultuur heel goed kennen.”

Er werd in de media wel wat nieuws over expats gerapporteerd, maar wat in het nieuws en in de observatie wordt weerspiegeld zijn verschillende zaken.

Na de staatsgreep van 12 september 1980 kwamen geschoolde mensen naar Nederland, maar geen van hen zag de hier gevestigde mensen als een lagere klasse. De mensen die zich hier vestigden, ongeacht hun politieke opvattingen, hadden geen vooroordelen jegens de slachtoffers van 12 september.

Ik hoop dat niet alle expats hetzelfde zijn en dat ze niet met dezelfde bril naar het leven kijken.

Ze zeggen;

“Broeder, ons probleem is: welk merk auto moet ik kopen, waar moet ik eten, wat moet ik dragen, naar welk land moet ik op vakantie gaan?”

Ze kakelen niet als kippen als je eieren gaat kopen…

Ze nemen geen bagage of rommel mee als ze naar Turkije gaan.

Ze hangen rond in cafés, bars en restaurants waar Nederlanders rondhangen, in plaats van in Turkse plaatsen…

Hoe dan ook, terwijl ik aan het schrijven was, besefte ik wat ” Ik ben een Turk maar een expat” betekent…

Ik ben dus Turks, maar ik ben niet zoals jij.

Mijn grootvader is dus niet vanuit het dorp hierheen gekomen.

Mijn moeder is dus geen geïmporteerde bruid en mijn vader is geen geïmporteerde bruidegom.

Ik ben dus niet geboren en getogen in Nederland.

Dus ik kwam hier met mijn eigen inspanningen,

Dus toen ik hier kwam, had ik een beroep en Engels.

Ik ben dus geen fabrieksarbeider of kasarbeider.

Dus ik werk met mijn hersenen, niet met mijn pols.

Dus ik ben een intellectueel, begrijp je?

Dus ik ben een witte boorden, begrepen?

Het betekent veel, het betekent ” Ik ben Turks, maar ik ben een expat “…

Dit onderwerp zou meer schrijven vergen, want nu zou het voor mij onmogelijk zijn om niet te schrijven, ook al is het maar zoveel…

Yavuz Nufel – NHaber.nl

Türküm ama  expatım…
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. 16 Mart 2024, 11:47

    Yavuz Abi, isabetli bir yazi olmus. Expatlar en fazla Turklerin daha onceden yerlesmis ulkeleri tercih ediyorlar. Niye diye bir sormak lazim kendilerine.
    Niye Finlandiya degil de hollanda mesela?Niye insanlar kendilerini baskalarinin ustune yerlestirmek zorunda hissediyor? Hepimiz oncelikle insaniz. Baskalarina kibirle bakaraktan iyi bir insan olabiliyormuyuz? Insallah gec olmdan fark ederler.

  2. 16 Mart 2024, 19:45

    Yavuz bey, tespitiniz doğrudur. Bu gençlerin zaten farklı yetiştiklerini görüyorduk. Ancak benim bildiğim tek şey expat olmalarının neticeyi değiştirmeyeceği ve öze dönüş ile kayboluş arasındaki tercih zorunluluğunun özden yana olacağıdır. Zaman, içinde çözüm olan bir kavramdır.

    Cevapla
  3. 17 Mart 2024, 22:11

    Yaklasik 32 yil once bende expat olarak gelmistim.
    90 larin Turkiyesinden geldiginizde diplomali expat olsanizda 2-3 dilde bilsenizde Hollanda toplumunun benim ust kimligimi Turk, yasama bicimime gore bir alt kimligimi Musluman.
    Daha alt kimligimi gocmen ve en alt kimligimi expat olarak gorduklerini Hollandaya yerlestikten sonra 5-6 ay icinde hissetmistim.
    Son 10 yilda Turkiyeden gelen expat nufusu hayli artti. Bazilari ile iletisimim var bazilarini uzaktan takip ediyorum. Izlenimlerime gore geldikleri ilk 1-2 yilda 1. ve 2. Nesil Turk nufusu ile hic iletisimleri yok. 3. Nesil Hollandali Turkler ile daha farkli bir boyutta iletisim sorunlari oldugunu soyleyebilirim. 3. nesil Hollanda-Turk nufusu Avrupada dogmus iyi Hollandaca ve Ingilizce biliyor olmalarina ragmen Turk kulturunden ve Turkceden kopmamaya gayret ederken Expat Turklerin Turk kulturunden ve Turkceden uzaklasma egilimli olduklarini gozlemliyorum.
    Bu durum 2-3 yil sonra biraz degisiyor. Bircogu yavas yavas yerlesik Hollandali Turkler ile iletisim kurmaya basliyor. Cunku yasadiklari ulke Hollandaya karsi bir aidiyet hissetmemeye basladiklarindan aidiyet bagi olduklari ulkenin insanlari ile mutlaka bazi ortak paydalari olduklarini fark ediyorlar.
    Ilk geldiklerinde Turkce konusmayip Turk mahallerinden bile gecmeyen expat gencleri 3-4 yil sonra Turk marketinde, Turk restaurantinda hatta cami kermesinde bile gorebilirsiniz.
    Yani ilk geldiklerinde “ Türküm ama expatım” 3-5 sene sonra “ expatım ama Türküm ” diyenlerde hayli cok sayida.
    Gurbet ve aidiyet duygulari onlarida zaman icinde degistirecektir.
    Yavuz Beyin dedigi gibi; Biz gayretimize devam edelim. Zira biz hem ev sahibiyiz, hem de Türk kültüründeki misafirperverliği iyi biliriz.”