Tülay Erkan’ın umurundasınız sanki…

Hollanda’da bir Tülay Erkan linç  fırtınası aldı başını gidiyor.

Hollanda’da yaşayan 4 çocuk annesi, sosyal medya fenomeni bir kadın.

Hollanda’da yaşadığı için soran sorana, yazan yazana.

Fikrimi soranlar,sosyam medyada  rastladıkları paylaşımları yollayanlar, gaza getirmek isteyenler.

Tanıdıklar öylle absürt eleştiri yapmıyor ama yapanların büyük çoğunluğu  hiç tanımadığım insanlar…

Bir kere şunu bir kez daha yazıyorum, söylüyorum. Ben kimsenin gazı ile dolduruşu ile yazı yazmam övmem de yermem de. Kimseden çıkar menfaat, için de kalem oynatmam, sırtımı kimseye dayamadım dayamam da…

Bir süre önce hapse giren  Dilan Polat’ın 2019 yılında paylaştığı ve ‘Şampiyonlar Ligi’ fenomenler hakkında şu anda  Türkiye’de soruşturma devam ediyor.

Dilan Polat’ın hapse girmesi ile gözler sosyal medya ünlülerine çevrildi.

Tülay Erkan’ı Dilan Polat ile ilişkilendirmeye çalışıp, “Şampiyonlar Ligi” ile  ilişkisi var mıdır, yok mudur  bilmiyorum ama Tülay Erkan düşmanlığı mı desem nefreti mi desem özellikle Hollanda’da arttıkça artmış. Düşse de bir tekmede biz atsak, oh oldu desek, biz demiştik desek demek için mi acaba?

Neden peki?

Soruyorum: Seversiniz veya sevmezsiniz o sizin bileceğiniz iş ama bu düşmanlık niye?

Soruyorum:

Elinizden ekmeğinizi, dükkanınızdan müşterinizi, altınızdan arabanızı, sırtınızdan urbanızı zorla, tehditle, şantajla, kumpasla mı aldı?

Yuvanızı mı yıktı, çocuğunuzu size karşı mı kışkırttı?

Yok, yok, yok, hayır..

Takip etme o zaman kardeşim!

Seni kendisini takip etmen için zorladı mı?

Yok, o halde…

Takip etmiyorsun ama izliyorsun,  değil mi, çünkü merak ediyorsun, sonra başlıyorsun saydırmaya, bilinçaltı kıskançlık patlaması…

Konuşmayı bilmiyormuş, çok kaba, köylü şivesi imiş falan filan…

Tülay Erkan, en iyi Türkçeyi ben konuşurum, benim diksiyonum en iyi, ben sunucuyum gibi iddialarda bulunuyor mu?

Hayır.

Ben buyum, anamdan babamdan öğrendiğim Türkçeyi konuşurum,  diyor.

O halde onun Türkçesini eleştirmek kimin haddine?

Acaba eleştirenlerin Türkçesi Tülay Erkan’dan  daha mı iyi,  merak ediyorum…

Annesini babasını da  videolarında kullanıyormuş…

Ne var bunda…

Bu kadar saçma bi eleştiri olamaz.

Çünkü  ben çevremde o kadar insan tanıyorum ki, bu benim annem babam demeye utanıyorlar.

Daha önce yazmıştım anne babasını cami önüne atan, köle gibi hizmet ettiren, döven küfreden evlatlar gördüm, duydum, biliyorum.

Tülay Erkan’ın yaptığı o evlatların yaptıklarından daha mı fena.

Ayıp, insan eleştirirken biraz vicdanlı olur.

Kıskançlığın bile bir haddi sınırı olmalı…

Tanıtım ücreti için çok fazla para istiyormuş!

Verme, vermediniz de kapınıza adam mı gönderdi?

Bana tanıtım yaptırmazsanız sizi mahvederim, bitiririm mi, dedi

Tanıtımın yaptıracak iş yerin, ürünün, şirketin mi  var?

Hiç biri yok, ama çok para istiyormuş…

İftira mı attı, hakkınızda dedikodu mu yaptı, yaydı?

Evet diyen duymadım, o halde sorun ne?

Kısa zamanda çok zengin olmuş da, paranın kaynağı konusunda herkes aklına geleni saydırıyor…

Yine söylüyorum bir bilgi yok henüz ama sosyal medya iddiaları var…

Yazın adını Googel’a çıkar…

Bir usulsüzlük varsa Hollanda vergi dairesi uyumaz, eğer cent yamukluk varsa kapısına dayanır.

Türkiye’de ise  MASAK var…

Bırakın bu işleri, ne kendinizi yorun ne beni.

Günde yaklaşık çeşitli sorunlarla ilgili danışan ya da bir habere bir yazıma bir paylaşımımdan dolayı eleştirenlerden ortlama 100 kadar ileti alıyorum.

Bu eleştirileri yapanlara özellikle bakıyorum, bir işi gücü var mı, işsiz mi, 24 saat sosyal medya da mı…

Eğer işi gücü varsa,  o kadar işinin gücünün arasında okuyup üstelik bana eleştiri yapıyorsa çok ciddiye alıyorum. Yok, toplumsal hayata zerre katkısı olmamış ve hala Medine dilencisinden hallice yaşayanlar küfür de etseler ciddiye almıyorum.

Çünkü onlara nefes aldıracak, küfür ettirecek parayı vergilerimle ben verdim, çalışanlar veriyor, Demek ki arpaları fazla gelmiş azıyorlar diyor geçiyorum.

Ettikleri küfürün parasını ben verdiğim için o küfür her ne kadar bana edilmiş gibi olsa da parasını verdiğiklerimin  kendilerine ait oluyor.

( Küfür için bağış yapmış sayıyorum kendimi. Bu arada Sunay Akın anlatmıştı. İstanbul  Eyüp’de bir dükkan varmış küfür alır,, küfür satarmış…  Hah,  işte o dükkanlar gibi olmasa onlar bana benim vergilerimle aldıkları küfürleri satıyorlar, ben de alıp gereken yerlere yine bağış olarak gönderiyorum )

Bana damardan girmeye  çalışan, güya gaz vermeden ( güya) öven, “ Ya abi kimler ünlü oluyor, seni yıllardır tanırım, şu ünlüler senin eline su dökemez” diye başlamış destan yazmış vatandaş.

Bak kardeş beni bir öğrencim  2000 öncesi  Cumhuriyet Gaztesine benzetmişti.

“Abi sen Cunhuriyet Gazetesi gibisin, diğer gazeteler tava,tencere, tabak- çanak verir  iki milyon satar ama yaptırım güçleri, inanırlıkları yoktur. Ama Cumhuriyet 20-25 bin satar iki cümle yazar hükümet yıkar, bakan devirir.”dedi.

Öğrencimi bu sosyal medya icat olunca daha iyi anladım.

Son olarak,  Tülay Erkan’ı tanır zaman zaman karşılaşırız. En son SertaB Erener konserinde gördüm eşi ile.  Saygıda kusur etmez, hal hatır sorar.

Eşinin fayans dükkanı varmış şimdi Holding sahibi imiş. Ne yapsaydı, paraları yastığa yatağa doldurup üstüne mi yatsaydı.

Yahu abi bu kadının hiç mi eleştirecek yanı yok diyenleri duyar gibi oluyorum. Var tabi mesela o kapı..
Kapı kapı,! Evinin kapısı kale kapısı gibi.

Var tabi kızına 18. Yaş gününde aldığı araba…

Alsa bi türlü almasa bi türlü.

Alsa niye aldın, almasa bu kadar parayı mezara mı götüreceksin derler. Güle Güle kullansın da o kapı ne öyle.

Hadi kapıyı yaptırmış, arabayı almış peki niye paylaşıyor, diyorlar.

Orda durun zaten kadın ne Sosyal medya hesabının  başına. yazmış: Sayfam temizlik düzen, evim barkım, gezmem tozmamdan ibaret, diyor

Peki bize ne oluyor, o gezip tozarken  oturduğunuz yerde  tozutmak niye…

Yavuz Nufel-Nhaber.nl