Bugünden itibaren Pegasus Hava Yolları’nda kabin bağajlarının ücretli olacağı haberi üzerine Avrupalı Türklerden tepki yağdı…
Diğer hava yolları da aynı kararı alır mı bilinmez.
Geçtiğimiz günlerde THY ile bir haftalığına Türkiye’ye gidip geldim.
Yıl 2024 olmuş gördüğüm manzaralar Pegasus’un uygulaması için “haklılar abi” dedirtesi geliyor
Ya kardeşim 23 kilo bagaj hakkın, 8 kilo da kabin bagaj hakkının olduğu bir uçakta yolculuk ediyorsun…
Tek başına 59 kiloyu nasıl ekstra ücret vermeden geçirdin?
Ne götürüyorsun ne!?
Sanki balta girmemiş bir Afrika ülkesine gider gibi.
Henüz uçağa yolcuların yarısı bile binmeden uçaktaki baş üstü dolaplarının tamamı tıka basa dolmuş…
Genelde yolcular küçük troli denen valizlerle kendilerne verilen 8 kilo yük hakkını uçağın içine alarak kullanıyor değil mi? Her yolcu beraberinde bir tane getirse sorun olmayacak. Uçak insan olarak henüz yarı dolu ama baş üstü dolapları tıka basa dolmuş! Demek ki her yolcu iki kabin bagajı ile binmiş.
Nasıl olur bu mümkün mü?
Neden müsaade ediyorlar, kontrol yok mu?
Kimse tatmin edici bir cevap vermedi. Hollanda’ya dönüşte bizi alacak araba trafik şu bu derken bir saat geç gelecekti ve bu fırsatı değerlendirmeliydim, gözlem yamalıydım. Giden yolcu katına çıkıp bir saat gözlem yaptım.
Yolcular bizim geleceğimiz uçağa binmek için valizlerini veriyorlardı. Normal bir sıra, itiş kakış yok, valizini veren bileti ile otomatik kapılara yöneliyor, biletindeki kare kodunu okutuyor bir üst kata güvenlik kontrolü için çıkıyordu.
Kontürlerde bir kişi dikkatimi çekti. Elindeki kabin bagajını da büyük valizlerle vermiş, oh ne rahat işte böyle olmalı derken diğer yolcuların aksine takdir ettiğim, dikkatimi çeken yolcu, ters yöne doğru ilerlemeye başladı.
Amsterdam Schipol hava alanını bilen biler. Türkiye dahil doğuya ( Asya Ülkelerine ) gidecek uçakların kontörlerininin bulunduğu 3 numarlı terminalde A-B-C-D giriş kapıları vardır.
Valizlerini vermiş elinde pasaportu ve biletinden başka bir şey olmayan vatandaş giriş kapılarına yöneldi.
D kapısının karşısındaki mini cafeteryada yanında iki troli denen valizle oturan bir vatandaşa yanaştı. Sırtına giydiği kalın kabanın cebinden çıkardıklarını da ( çikolata kahve gibi) zaten dop dolu olan o küçük valizlere yılların tecrübesi ile yerleştirdi ama kabanının cepleri hala şişkindi. Cafeteryada bekleyen vatandaşla sarıldılar, öpüştüler, yolcu o iki küçük valizi alarak güvenlik noktasına doğru yürümeye başladı.
Anlatabildim değil mi?
O iki küçük valiz nereden baksanız 10’ar kilodan 20 kilo gelir… Giydiği kabanın dış ceplerinin kabarıklığına bakarsak bir 10 kilo da daha ekleyin…
Bu uyanık vatandaş hakkı olmayan 30 kilo ile geçip giderken, bir başka vatandaş 4 kilo fazlası var diye kilo başına 8 Euro ödeme derdindeydi, iyi mi?
Uçağa bindiğinde o iki valiz bir de kaban baş üstü dolaplarında 3 kişilik yeri tek başına işgal edecek eminim…
Demem o ki bunlar daha iyi günlerimiz, okurlardan biri yazmış, uçağın içindeki helayı da paralı yapar bunlar, diyor…
Yapsınlar, yaparlarsa da haklılar…
Çünkü bazı insanlar var ki o uçağın helasından çıkınca hostesler 10 dakika temizlemek zorunda kalıyor.
Korona salgınından önce bir haber yapmıştık, hatırlamayanlar için hatırlatmakta fayda var.
Amerika’da bazı hava yolları yolculardan ağırlığına göre para alınacak şeklinde bir haberdi.
Ne kadar az kilo o kadar ucuz bilet…
70 kilo bir yolcu 100 kilo olan bir yolcuya göre daha az ücret ödemesi için her şey hazırdı.
Ne oldu henüz bilmiyorum. Zannetmiştim ki insan hakları savunucuları ayağa kalkar, inanın tık çıkmadı…
100 kiloluk yolcu kilosunun, yediklerinin, şişmanlığını ceremesini çekecekti.
Bu bizim insanımızın bazılarına göre, fazla kilo götürmek isteyen normalde 70 kiloluk bir yolcu içinde bir cereme olması söz konusu. Çünkü yıllar önce uçakta beni Hollandalı zannederek yanımda konuşulanlar bir yana bagaj hakkı fazla fazla geldiği için üst üste giyindikleri kazak, mont, paltolardan ikram edilen yemeği yemek için ellerini ağızlarına götüremiyorlardı.
İlerideki günlerde, aylarda valiz tartılan terazilerde yolcularında tartıldığını görürseniz sakın şaşırmayın! Ben şimdiden yazmış olayım…
Yavuz Nufel- NHaber.nl