Zampara Nikahı ve nikahçısı…
İmam nikahı, resmi nikah, ( Halk arasındaki adı ile Belediye Nikahı, Devlet Nikahı ) gönül nikahı, muta nikahı. Bunlar iki gönül bir olunca bildiğimiz, duyduğumuz türden kıyılan nikah türleri.
Bir de bilmediğimiz bir nikah türü daha varmış, Mısır’daki sağır sultan duymuş da biz duymamışız!
Kıyanlar kıydıranlar ne der bilmem, ama duyduklarımdan sonra bu nikah türüne “ Zampara Nikahı” adını koydum.
Daha önce duyduğumda imam nikahı deyip geçiştiriyordum, değilmiş. Nikahı kıyanın imamlıkla uzaktan yakından alakası yokmuş. Denizi görüp balık, kümesi görüp tilki olan türden bir şahıs diyorlar.
Memur desen memur değil, imam desen hiç değil…
Zampara Nikahçısının taban ücret olarak 250 Euro talep ettiği gerçeği ile paraya para demediği kesin… Üst sınırı yok, ağanın eli (pardon zamparanın eli ) tutulmaz misali 1000 Euro veren bile varmış!
Zamparalar arasında ünü almış yürümüş.
Özel müşterileri varmış, bazı müşterilerin haftada bir nikah kıydırdıkları bile oluyormuş…
Mağdurlar genelde mutaassıp, fazla çevresi olmayan, sosyal medyadan bulup, tanıştığı, adam sandığı zamparalara inanan kadınlarmış!
Tanışma ve reklam faslı bittikten sonra “sözde aşk” ve ardından , “Önce bir imam nikahı yapalım, ben Allahtan korkarım” diye avlarını ağlarına düşürünce haydi Hoca kılıklı Zampara Nikahçısına.
O kadar şey duydum ama bu nikahlarda şahit bulunuyor mu, bulunmuyor mu duymadım. Belki de Zampara nikahçısı şahite gerek yok diye ikna etme gücüne de sahiptir!
Henüz sektör haline geldi mi Zampara Nikahçılığı bilmem ama mağdurları hep aynı şahsı işaret ediyor. Bilenler biliyor da, bilmeyenler için üç bilinmeyenli denklem gibi.
En iyi tarif yine bir haber kaynağından geldi. Kemal Sunal’ın Zübük filminde olduğu gibi bıyıklı kıyafeti de nerdeyse aynı fakat boyu kısaymış…
Ortalık bu tiplerle dolu bul bulabilirsen, çöz çözebilirsen…
Emeline ulaşan zamparayı bir-iki hafta bilemdin bir-iki ay sonra ara ki bulasın.
Bütün dünyası elindeki cep telefonu ve kucağındaki laptopundan ibaret kadın yediği kazığın mı, tokadın mı etkisi ile bozuk olan psikolojisi iyice bozulması ile balata sıyıran bile var diyorlar ve ekliyorlar; “ Ne güzel işte malulen emekli olmasının yolu açılmış”
Zampara ve Zampara Nikahçısı depremini ağır hasarlı atlatıp normal hayata dönenler, ya intikam peşine düşüyor ya da iyice içine kapanıyor.
Son zamanlarda tüm cesaretini toplayıp adını vermeden de olsa beni arayan yada sahte isimle yazılanlardan anlıyorum ki mağdur sayılarında oldukça artış var.
“ Abi ben bana nikah kıyan adamı, bulamıyorum ama o nikah kıyan hoca mutlaka biliyordur” diyerek yalvaranı mı ararsın, onuru , gururu, kırıldığı, namusu ile oynandığını düşünüp intiharın eşine geleni mi?
Peki nikah şahidi yok muydu dedim, “Hoca efendi getirmişti” dedi sadece bir tanesi.
Demek ki şahide gerek yok diye ikna edemedikleri, acil haller için bir de oluşturulmuş…
Çevresi geniş kulakları delik, yıllardır insanlara sordum soruşturdum.
Yine sözüne özüne güvendiğim bir arkadaşa anlattım durumu,
“Biz de seni bir adam sanıyorduk” dercesine; “ Yahu sen nasıl gazetecisin, nasıl bilmezsin / duymasın. Yavuzcuğum, bu aradığın zampara nikahçısı bir gün bana -gel sana yemek ısmarlayayım- dedi. Hangi dağda kurt katliamı oldu acaba, dedim. Ne iş yaptığını o zaman öğrendim, bence amacı ne iş yaptığını bana duyurmaktı ve çevreme duyurmamı istiyor aklınca! Neyse, bir günde iki nikah kıydığını, 500 Euro aldığını sırıta sırıta anlattı. Valla bazıları var ki devamlı müşteri. Ayda bir iki nikah kıydırıyorlar” dedi, dedi.
Ne adını söyledi ne soyadını; sır verdi ama isim vermedi! Belli ki onun da bir bildiği ya da korkusu var…
Zampara nikahını kıydıranların çoğu evli erkeklermiş.
Evdeki eşin genelde haberi olmuyor ama, zampara nikahı kıyılan eş, bir hafta, bir ay sonra anlıyor neyin ne olduğunu. Kime anlatsın derdini. Darbe üstüne darbe.
Yine böyle resmi nikahlı kocasının bir başka kadına Zampara Nikahı kıydığını duyan kadın, yapışmış nikahçının yakasına, tekme tokat girişmiş yol ortasında “ Ulan P…k, diye başlamış saydırmaya. Nikahçı zor kurtulmuş… Nikahçı, “Bana Hacca gideceklerini söylediler, ben evli olduğunu bilmiyordum falan filan…” diye kendini savunmaya kalkmış.
Kim bu adam diye kime sorsam, “ Abi, madem gazetecisin sen bulursun”, diyorlar.
Üstelik az da olsa bilgi verenlere göre; “ Nikahını kıydıklarım arasında Hollanda’da gazeteciler, hatırı sayılır insanlar, kabadayılar bile var” diyormuş, şahıs iyi mi?
Aba altından sopa gösteriyor anlayacağınız.
“Bana bulaşmayın, arkam sağlam, yoksa sizi ben de kurtaramam“ demeye getirerek mesaj yolluyor olmalı.
He, çok korktum…
Neyse, bugüne kadar hep yazmasam olmaz dedim şimdi de sizden isteğim bu konuda bilgisi, duyumu olanlar siz bana “Yazmazsanız olmaz”, Anlaştık mı?
Bu gizli gündeme şimdilik giriş yaptık sayalım, bakalım gelişme nasıl olacak…
Benim bu herifi bulup deşifre etmemden daha önemlisi, siz siz olun gizli kapaklı işlerden kaçının. Çünkü bu devir itin ürüyğp kervanın yürüdüğü değil itlerin, çakalların kervan olup yürüdüğü bir devir.
…
NOT: Bugün “Köse gidecek, Kuzu dönecek, başlıklı yazımı yayınlayacaktım. Hollanda’da çarşamba günü yapışan genel seçimler öncesi ve sonrası sandıkla yattık, partilerle kalaktık bir haftadır.
Yavuz Nufel
Her saça göre tarak bulunur…!