1. Haberler
  2. Haberler
  3. Kâlbe ve ruha sızı hissettiren Erkut Dinç, ‘İç Dünyası’nı anlattı!

Kâlbe ve ruha sızı hissettiren Erkut Dinç, ‘İç Dünyası’nı anlattı!

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Eserlerinde önceleri aşk, gurbet, yalnızlık sonraları tarih, milli, dini ve özellikle yüzyılın kanayan yaralarını, “Engelli” deyip engellenen insanların hayatını, uyuşturucu ve fuhuş bataklığını yazdığını belirten yazar ve Şair Erkut Dinç, “Bazı konular var ki sâdece Hollanda Türklerini değil, Türkiye Türklerini de ilgilendiriyor, Hollandalıları bile. Yâni öykülerimde bahsi geçen kadın/erkek her insanın kendi ‘İç Dünyası’ var.” diyor ve kendi İç Dünyası’nın ipuçlarını açıklıyor: 

ed7

Erkut Dinç, Hollanda’da doğup büyümesine ve özel durumuna rağmen Türk diline ve edebiyatına sevdalı bir gencimiz. Aslen Yozgat Sarıkayalı. 1981 yılında Hollanda’nın Eindhoven şehrinden Havva Hanım ile Ahmet beyin çocukları olarak dünyaya gelen Erkuç Dinç için hayatın zorlukları daha çocuk yaşta başlamış.

Hayatını anlatmaya başladığında “Hayatımın büyük bölümü hastanelerde ameliyatlarda geçti“ cümlesi ile başlasa da hayat sıkı sıkıya tutunduğunu, pes etmediğini daha sonraki cümlelerden anlıyoruz.
Sağlık sorunları ile mücadele ettiğinden öğrenimine devam edemese de o kendi kendini yetiştirmeyi çok iyi bilmiş. “Yine de kitap okuyarak, yazarak, sazımla müzik çalışarak ve spor yaparak kendimi geliştirmeye çalıştım.” diyor.

Evet yazarak derken biz onu önce çeşitli dergilerdeki şiirleri ile sonra da “İç Dünyam “ adlı kitabı ile tanıdık.
Hollanda Türk Federasyona bağlı Türk Kültür Derneği Turan Vakfı’nın gençlik kolunda sonra üst yönetimde görev yaptıktan sonra yedi yıldır gönüllü olarak Awesome Kledingruil Atelier (Harika Giyim Alışveriş Atölyesi)’nde gönüllü çalıştığını öğrendiğimiz Erkut Dinç ile asıl konumuza şiire geliyoruz.

İşte sıcak samimi sohbette biz sorduk o tüm samimiyeti ile cevapladı

> NHaber: Şiir senin için ne anlam ifâde eder?
> Erkut Dinç: Sözün özünü ifâde eder, aradığın cevâbı şiirde bulabilirsin.

> NHaber: Örnek aldığı bir şair ve ozan var mı?
> Erkut Dinç: Tek kişiyi örnek almaktan ziyade, her şair ve ozanın eserlerinden yararlanıp bir ders çıkarmaya çalışıyorum. Tabii Avrupa’da yaşayan her Türk gibi önce, Vatan ve İstiklâl şairimiz merhum Mehmet Âkif Ersoy’un şiirleriyle ilgilendim.
Sonra Necip Fâzil Kısakürek ,Hüseyin Nihâl Âtsız, Attila İlhân ile Mehmet Ziyâ Gökalp.. Ozanlarımızdan ise Neşet Ertaş ile Âsık Veysel ve tabii Barış Manço dahil elimden geldiğince bütün âşıkları ve ozanların eserlerini, iç dünyalarını anlamaya gayret gösterdim. Çünkü hangi konu olursa olsun, hayatım boyunca bir çizgiden gitmek bana hep yetersiz gelmiştir. Böylelikle Türk edebiyatına olan bakışımı geniş tutuyorum. Öykü ve roman yazarlığında ise Ömer Seyfettin ve kıymetli Hocalarımın eserlerini inceliyorum.,

ed3

“BİR DE YALNIZLIĞIN VERDİĞİ SIZI VAR!”

> NHaber: Gurbette şiir yazmak nasıl bir duygu?
> Erkut Dinç: Kâlbinde ve ruhunda sızı hissettiren bir duygu. Her ne kadar burda doğup büyüsemde ana babadan bana kalan vatan, bayrak, ezan hasreti var. Bir de her tâtile gittiğimizde en az iki üç ay kalırdık. Özellikle Ankara ve Sarıkaya’ya bağlı olan köyümüz Hozman’da zaman geçirirdik. Bu vesileyle memleketimizin havasını, suyunu kültürünü âdeta benliğime nakşettim. Gidemediğim zaman sızıyı hissediyorum.
Bir de yalnızlığın verdiği sızı var! Annemin ve sonra babamın vefatı beni çok sarstı ve dünyanın acı yüzünü daha açık bir şekilde görmemi sağladı. Sanırım insanoğlunun imtihanlarından biri bu olsa gerek. Sızıma karşı tek derman şiir olmuştur.

“ENGELLİ DEYİP ENGELLENEN İNSANLARI, UYUŞTURUCU VE FUHUŞ BATAĞINI YAZIYORUM”

ed6

> NHaber: Şiirlerinde genelde hangi temaları işliyorsun?
> Önce aşk, gurbet, yalnızlık idi. Onbeş yıldır ise tarih, milli, dini ve özellikle yüzyılın kanayan yaralarını, “Engelli” deyip engellenen insanların hayatını, uyuşturucu ve fuhuş bataklığını yazıyorum. Artık sâdece şiirlerimle değil, öykülerimde de bu temâları işliyorum.

> NHaber: Biz seni kitabınla tanıdık adını duyduk, kitabın hakkında bilgi verir misin?
> Erkut Dinç: Kitabımın adı ‘İç Dünyam’ içinde otuz iki adet öyküm yer alıyor.
Bazı konular var ki sâdece Hollanda Türklerini değil, Türkiye Türklerini de ilgilendiriyor, Hollandalıları bile. Yâni öykülerimde bahsi geçen kadın/erkek her insanın kendi ‘İç Dünyası’ var. Sâdece gözlemlediğim insanları değil kendimden de bir şeyler kattım, beni tanıyanlar okuduklarında farketmişlerdir.

> NHaber: Sırada kitap var mı?
> Erkut Dinç: Var, yeni kitap dosyamı Türkiye’ye gönderdim, fakat ne zaman yayımlanır onu henüz bilmiyorum.
Yeni kitabım hakkında şu kadarını söyleyeyim. Son yıllarda gözden kaçan/kaçırılan, yâni görmezden gelinen konular öykülerim de yer alıyor.
Bir de roman çalışmam var. ‘İç Dünyam’ adlı kitabım da yer alan bir öykümün devamını yazıyorum. Ayrıca, yakında şiirlerimi tekrar gözden geçirip bir şiir kitabı hazırlığına başlayacağım.

“HAMASETİN FAZLASI İNSANIN GÖZÜNE PERDE İNDİRİR, KÖRELTİR”

ed2

> NHaber: Genel olarak soruyorum, sence şiir veya kitaplar gerekli ilgiyi görüyor mu?
> Erkut Dinç: Türk şiirinin genel durumuna baktığımızda yeterince ilgi görmediğini düşünüyorum. Sâdece son yirmi yıldır milli ve dini şiirler ilgi görüyor, ama fikri yönü değil, hamâset ve sloganik yönüyle ilgileniliyor. Yanlış anlaşılmasın, hamâsi duygusu yoğun şiirler elbette gerekli, benim de o tarz şiirlerim var. Ama açık söyleyeyim bunun fazlası insanın gözüne perde indirir, algıyı köreltir.
Bir de “Arabesk” tarzı yoğun olan acıklı aşk şiirleri. Seven okusun bir şey diyemem ama, fazla acıya odaklanmak insanın umut dünyasını yok eder. Oysa aşkta umut var neşe de…
Toplumsal sorunlara değinen şiirlere gelince, maalesef bu konuya ilginin olduğuna dair kafamda soru işâreti var.

“ŞAİRLER YILDA BİR DEFA OLSA BİLE BİR ARAYA GELMELİ”

> NHaber: Avrupa’da Türkçe şiir yazan oldukça şair var (!) Onlar hakkında düşüncelerini öğrenebilir miyiz?
> Erkut Dinç: Tâkip ettiğim şairlerin şiirlerini okuduğumda, bazılarıyla ortak yanımız olduğunu görüyorum. Kendi iç dünyalarında biriktirdiklerini şiirle ifâde ederek dertlerini paylaşıyorlar, kimi de ağırlıklı olarak gurbet ve vatan şiirleri yazmayı tercih ediyorlar.
Kimi eserleriyle iddialı olanlar ise yalnız başına yürümeyi tercih ediyorlar, fakat yalnızlık bir yere kadar. Bunun için şairler olarak artık birlikte hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Ne yazıkki yarım asırdan fazladır en zayıf noktalarımızdan biri budur. Misâl Vlaarding Türk dayanışma derneğinin düzenlediği ‘Şiir Akşamı’ çok önemli bir adımdı, bunun devam etmesi lâzım. Çünkü bu programlar sayesinde Hollanda’da şairler, yazarlar birbiriyle tanışma fırsatı bulabilir, birbiriyle fikir alışverişinde bulunabilirler.
Tabii ki her şairin kendi çizdiği yolu, anlayışı vardır, benim de var, bu başka. Fakat yılda bir defa olsa bile bir araya gelmeliyiz.
Genel olarak düşüncem bu fakat müsade ederseniz bir düşüncemi daha kısaca dile getirmek isterim izninizle.
Edebiyat etkinliklerinde Hollandalılar da olmalıdır. Yazarlarını, şairlerini ve komşularımızı, arkadaşlarımızı dâvet etmeliyiz. Çünkü neticede Hollanda’da yaşıyoruz. Hikâyelerimizi Hollandalılara da anlatmalıyız.

“ANNE BABALAR ÇOCUKLARINA ŞİİR OKUMALI”

> NHaber: Bizim sormadığımız, unuttuğumuz, ama senin şiir, Avrupa’da Türk Edebiyatı deyince “ Ya şunu da söyleseydim, sorsalardı” dediğiniz noktalar var mı?
> Erkut Dinç: Anneler ve babalara çok iş düşüyor. Çocuklarına küçükken ninni söylesinler ve masal anlatsınlar. Daha sonraki yaşlarda şiir okusun anne babalar çocuklarına . Doğum günlerinde, özel günlerde kitap, kalem hediye etmeyi ilke haline getirmeliyiz. Özellikle (Kız, Erkek) gençlerimiz biraraya gelerek evde ve dernekte şiir okumalı, sohbetler etmelidir Bunu pekâla yapabilirler. Bunun için illa şair olmaya gerek yok. Nasıl müzik ruhun gıdasıdır diyorsak, şiir de zihnin gıdası, kâlbin yoldaşıdır.

Türk edebiyatı o zaman Avrupa’da filizlenir, Türkçemiz gelişir, kültürümüze daha sımsıkı bağlanılır, Çünkü “Modern çağ”da biz insanların gergin ruhunun rahatlayabileceği, gençlerin doğru yolu berrak olarak görebileceği alan edebiyat ve diğer sanat dallarıdır. Son olarak bana bu imkânı verdiğiniz için size ve çok teşekkür ederim. NHaber’de ile söyleşi yapmak için ayrı mutluluk oldu.
Size ve bütün NHaber ailesine başarılar dilerim.

NHaber.nl

Kâlbe ve ruha sızı hissettiren Erkut Dinç, ‘İç Dünyası’nı anlattı!
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. Çok güzel bir röportaj.Günümüz sorunlarına da değinmiş olan yazar şair Erkut Dinç’i tebrik ederim.Basarilarinın devamını dilerim.

  2. 12 Haziran 2024, 21:58

    Bir insanı tanımak için azıcık söyleşi yapınca iç dünyasının kapısı aralanıyor.Okuduğumuz yazılar,şiirler,kitaplar,makaleler ruhumuzu,iç dünyamıza bizi keşfe çıkartan birer araç.Çok güzel bir röportaj olmuş.Değerli abim Erkut Dinç’in içtenliğine ve kalemine sağlık.Bu röportajda emeği geçenlere teşekkürler.Bu vesileyle birbirimizin düşüncesini,dileklerini,hayata bakış açımızı öğreniyoruz.Her insan ayrı bir dünya..Selamlar,başarılarının devamını dilerim değerli abim Erkut Dinç.

    • 9 Temmuz 2024, 15:12

      Çok teşekkür ederim Sümeyra.
      İnsanımızın kalbine dokunabilirsem, iç dünyasına bir faydam olabilirse ne mutlu.
      Var olasın, selamlar.

      Cevapla
Giriş Yap

N'haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!