Sıra Dışı Görünen Olayların Temelinde Dünün Hataları Yatıyor
Son zamanlarda sosyal medya sayfalarında, pedagogların ve yazarların gündeminde olan sıra dışı evlilikler ve bunun ahlaki boyutuna dair binlerce insanın klavye başında tartıştıkları ve yorum yaptıklarını görüyoruz.
Bu konuyla ilgili Hollanda boyutunu da sevgili Yavuz abimizin köşe yazısında canlı yaşanmış örneklerle okuduk. Amacımız, vatandaşların özel hayatlarına karışmak veya kirli çamaşırlarını açığa çıkartmak değil elbette; ancak bugün yaşananlar, dünün mirasıdır.
Maalesef bu ahlaki açıdan tartışmalı durumlar, birleştirilse dünyayı dolaşacak kadar uzun bir hikayeye dönüşüyor. Komik ya da acı verici olan şu ki, bu tür ahlaksızlıklara sessiz kalarak, görmezden gelerek, sanki olağanmış gibi kabullenerek, yanı başımızda sürekli ödünler vererek, neredeyse yarım asırdır sorunları göz ardı ederek bu günlere geldik.
Şu anki durum ise, özgürlük veya bireysel tercih adı altında yapılan nikahlara sempati duyan, bir yerlere yaranmak için gökkuşağı renklerine bürünen, üç maymunu oynayan insanlar gibi görünüyor
“Yine Yeri Gelmişken” demeden de geçemeyeceğim, anlamakta zorlandığım, başında oyalı yazma, fistan etekli, tuvalet giyen erkekleri, para ile kiralayıp, kadınlar matinesinde dansöz gibi oynatan ve stres attığını söyleyen kadınlar, neyin kafasını yaşıyor acaba? sonra, eleştiri yapma hakkını kendinizde bulmak ne kadar doğru acaba!.
Bu tür davranışlar, gelecek nesillerin normal kabul edeceği yaşam tarzlarının temelini atmaktadır. Sonuçta neler olabileceğini görüyorsunuz. Bazıların dediği gibi: “başımıza taş yağmadığına şükretmeliyiz.”
“Dünün Hataları”
Bugün yaşanan sıra dışı olaylar, genellikle geçmişte yapılan hataların bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Tarih boyunca insanlık, aynı hataları tekrarlamaktan kaçınamamıştır ve bugünkü sıra dışı görünen durumlar aslında bu döngünün bir sonucu olarak ortaya çıkar.
Geçmişte yapılan yanlış davranışlar, ahlaka uymayan eylemler, yanlışları bile bile destekleyen faktörler ve bu yolu kolaylaştıran yasalar, günümüzde farklı şekillerde kendini gösterir.
Örneğin, sıra dışı evliliklerin artması, dünya çapında bilinçli olarak oluşturulan algı çalışmaları kadar, geçmişte sadece oturum almak için babasıyla, annesiyle, eniştesiyle, yengesiyle, amcasıyla, dayısıyla, kardeşiyle ahlaki olmayan nedenlerle yapılan nikahların sonucu olabilirmi?… O dönemde toplumsal değerlerimize dinamiti bizim ellerimizle yerleştirerek ateşlediğimiz fitil, bugün insanlığın geleceğini tehdit eden ürkütücü krizlere yol açtı.
Bugünün sıkıntıları, zorlukları ve huzursuzlukları da benzer şekilde, geçmişte yapılan yanlışların vebalini sırtında bir kambur gibi taşımaktadır.
Örnekler verecek olsak buradan uzaya yol olur.
Umarım herkes kirli çamaşırlarını önüne Arap sabunu ilemi, çamaşır suyu ilemi yıkar temizler artık.
Hz. Mevlana’nın davetine uymak da bir seçenektir:
“Gel… Gel, ne olursan ol, gel! İster kafir, ister mecusi, ister putperest ol, gel! Bizim dergahımız umutsuzluğun dergahı değildir. Yüz kere tövbeyi bozmuş olsan da yine gel!..”
Sonuç olarak, sıra dışı görünen her olayın temelinde geçmişin hataları ve çıkarılması gereken dersler yatmaktadır. İnsanlar olarak, tarih dersi alarak ve geleceğe daha iyi adımlar atarak bu döngüyü kırabiliriz. Üç günlük dünya için fırıldaklık yapmanın cazibesine kapılmadan önce, kararlarımızın ve ilişkilerimizin temelinde yatan değerleri ve amacı göz ardı etmemeliyiz.
Kolay görünse de zor ve uzun bir yol. Eğer hala bugün, Avrupa’ya kaçmak, bir oturum almak veya az bir çıkar elde etmek için sahte nikahlar yapılıyorsa, oyunlar dönüyorsa, uzaklara bakmaya gerek yok, geleceğimiz ve çocuklarımız için en büyük tehdit unsuru burada…
Bu konuda pek iyimser olamayacağım. Görünen o ki, elini taşın altına kayamayanların bol olduğu, toplumun derdiyle dertlenmeyen, sıçra köşkerinde egolarını besleyenlerin davet davet gezdiği, televizyon kanallarında “show” programı gibi din anlatan hocaların ekranları doldurduğu, ayak üstü sosyal medyalarında aile danışmanlığı, çocuk eğitim danışmanlığı, kişisel gelişim uzmanların bol bol olduğu, gelecekten ümitvarız nutukları atanlar var oldukça insanlığın canı daha çok yanacak!..
Bizi biz yapan değerlerin korunduğu bir gelecek dileğiyle.
Necla Koçak – nhaber.nl