En sevdiğim isimlerden biridir Ayşegül.
Çok yakışır , sempati uyandırır neşe verir ismin bileşenleri gereği.
Rahat ve huzur içinde yaşayan gül gibi güzel, gül yüzlü güzellik içinde yaşayan ve güleç gibi anlamlara gelen isim Arapça ve fransızca kökenlidir.
İsimleri seçerken elbetteki anlamlarına da bakarız.
Anlamında olduğu gibi bir hayat yaşamasını dileriz.
İlk okuma yazma kitaplarından biridir Ayşegül.
Cin Ali’nin serisi gibi.
Cin Ali ve Ayşegül hepimizin , Türkçe’yi Türkiyedeki okullarda öğrenen neslimin ve sonrasında gelen birkaç kuşağın sınıf arkadaşları gibidirler.
Her sınıfta Ayşegül ve Cin Ali arka sırada görünmez bir şekilde yaşarlar.
Ayşegül ismi artık bizim sınıf arkadaşımıza verilen veya okuma yazma kitaplarında yaratılan kahraman dan çıktı.
Ayşegülün adı artık internet arama motorlarında Afganlının tecavüzüne uğramış , kendini savunurken ölmüş genç bir kız olarak geçiyor. Ağabeyi duruşma salonunda öfkesine hakim olamadığı için tercümanı yaraladığı için şu anda hapiste çürüyor. Baba ağlıyor iki evladım var biri hapiste diğeri mezarda.
Ayşegül yaşam mücadelesi verdi vermesine rağmen ama kazanamadı. Konuşamadığı için uğradığı haksızlığı gözyaşlarıyla anlatırken ayrıldı aramızdan.
Gözyaşları umutsuzca anlatıyordu uğradığı haksızlığı ve çektiği sancıyı.
Cani kafasına taşla vurmuştu Ayşegül dur yapma dediği için bağırdığı için onu susturup tecavüz etmek için.
Ayşegül ormanlık bir alanda bir Afgan mülteci tarafından önce tecavüze uğradı sonra kafasına taşla vuruldu ve sonrasında çıkardığı iç çamaşırları giydirildi ve o cani hiçbir şey olmamış gibi Ayşegül’e yardım aramak için halkın arasına getirdi.
Çünkü hesapta öldürmek yoktu tecavüz etmek vardı.
Evdeki hesap çarşıya uymadı, Ayşegül direndi direndi ama nafile, Ona onu bayıltmak için kafasına atılan taş onun ölümüne sebep oldu.
Ayşegül ölüm sana hiç yakışmadı.
Bitmedi.
İsmini yazamayacağım . 2 yaşındaki bebek !
Zonguldakta tecavüze uğradı.
Geceyi annesinin yanında geçiren sapık !
Bebeği o sapıkla başbaşa bırakan anne !
Bebeğe tecavüz edip yine kafasına vurarak bayıltan yaratık !
Yeryüzünden en kısa zamanda kaybolmanı ve yok olmanı diliyorum.
Bebeğin cenazesine yakınlarından hiç ama hiç kimse katılmadı o da ayrı bir acı!
O güzel bebek , canım bebek yaşam hakkını kaybetti hem de iki yaşında kız bebek olmanın bedelini ödedi.
Bu bedel miydi cinsiyetini kendisinin seçmediği , ailesini kendisinin seçmediği daha kendisini savunamayan konuşmayı öğrenmeden hayatın en çirkin yanını bizden önce öğrenmek zorunda kalması mıydı?
Bitmedi.
11 yaşında çocuk.
Kaçırıldı okuldan eve dönerken.
Yer İstanbul.
Kaçıran su satan bir esnaf ve işyerinin ses yalıtımı olan bir bölmesinde saklamış.
Ses yalıtımlı olan iş yerindeki o bölmeyi planlamış yapmış anlaşılan yoksa su satan bir esnafın iş gereği böyle bir düzenlemeye ihtiyacı yok!
11 yaşındaki çocuğu ve daha başka çocukları kaçırıp tecavüz etmek için.
11 yaşında !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Tek suçu okuldan eve dönmek olan bu çocuk günlerce adamın sakladığı yerde tecavüze uğradı.
Ömer Seyfettin’in Beyaz Lale isimli kitabında anlatılan , Türk kızlarına yapılan tecavüz ve işkencelerin göbeklerinde açılan ‘canlı çukur ‘ denilen işkence yöntemiyle inleye inleye öldürülüşlerinin hikayesi kadar acı , dayanılmaz ve katlanılmaz bütün bu olanlar.
Lale’nin tecavüze uğramamak için kendisini öldürüşüyle Ayşegül’ün hazin sonu arada iki yüz yirmi yıl farkla aynı.
Bebeklerin tecavüze uğraması ve öldürülmesi de dayanılası bir acı değil.
Dayanmak, katlanmak zor çok zor hatta imkansız.
Bütün bu olanları okumak yetmiyormuş gibi bir de Holanda’da 5 yaşında bulunan çocuk !
Deprem bölgesinden getirilen çocuk!
Nasıl ve ne şekilde getirildiği bilinmiyor.
Ne akıl alır ne mantık alır.
Deprem bölgesinden Hollandaya gelmiş bir çocuk.
Aile birleşimi için çocuğun buraya ailesi tarafından gönderildiği düşünülüyor.
Aile birleşimi ???
Oturum almak için şimdiye kadar denenmemiş bir yol.
Kendisi yüzerek gelemeyeceğine göre ya da botla ?
Mutlaka birileri tarafından getirilmiş.
Ama kim ya da kimler ?
Delirmemek elde değil.
Türkiyede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı cayır cayır satılırken – o kadar kıymetli anlaşılan – , bizim insanımız Avrupa’ da oturum almak için akıl dışı olan bütün yolları deniyor.
5 yaşındaki çocuğu bi şekilde Hollandaya sokarak.
Eğer neden bu değilse bir şekilde çocuk kaçakçılığı söz konusu.
Hollanda topraklarına gelene kadar sahipsiz yani.
Bu 5 yaşındaki çocuğa bunları yaşamasına neden olanların en ağır şekilde yargılanmasını diliyorum.
Bu çocukların hayatını mahveden bu sona layık gören bütün anlayışı ve beceriksizliği ve de basiretsizliği kınıyorum.
Sandık derdi sandık sandık gezerken millet , kaç kişinin hayatı karardı kaç kişinin ?
Bunlar sadece öne çıkanlar , neler oldu neler.
Aile bakanı derhal istifa etmelisiniz !
Kendi ifadelerinizle söylüyorum; ’ Sevgili Öznur Hanım maalesef kadınlarımızı koruyamıyoruz’ !!!!!!
Evet koruyamıyorsunuz.
Koruyamadınız ve koruyamayacaksınız.
Kadınları koruyamadığınız için çocukları da.
Ayşegüller okula gitmeli…
Bebekler büyümeli.
Olacakla öleceğin önüne geçilmez anlayışını bırakın!
İş işten geçtikten sonra yapacağınız açıklamaların hiçbir önemi yok!
Biraz sorumluluk!
Bebeğin cenazesine katılsaydınız belki derdim, bir parça sorumluluk alıyorlar en azından acıya ortak oluyorlar.
O da yok.
Tecavüze uğrayan bir bebeği kendi başına son yolculuğuna birkaç kamu görevlisiyle yolcu ettiniz.
Bu korkunç olay seçim sevdanız yüzünden gündeme bile taşımadınız.
Kim cumhurbaşkanı olacak ? Toplumun merakla beklediği kitlendiği bir konu.
Ayşegüle olanlar değil, bebeğe olanlar değil, kaçırılan çocuğa olanlar değil, 5 yaşında Hollandada bulunan sahipsiz çocuğa olanlar hiç değil.
Nedenleri ve sonuçları asla değil.
Nefret söylemlerinin tamamen son bulduğu , şiddete ve tecavüze imkan tanımayan yeni bir anlayışın ve caydırıcı yaptırımların geldiği , son bulduğu ve son bulmasıyla birlikte sevgi dolu bir dünyayı birlikte kurmak dileğiyle…
Sevgi kazanacak!
Benden söylemesi…
Öznur Mısral – N’haber
Felsefeci / Yazar / Özel Eğitimci
Aile içi Şiddet Danışmanı
Mail: oznurmisral123@gmail.com