Bundan sonra yazılarımın ana başlığını “ Gereği düşünüldü” olarak değiştirmek istiyorum. Arşivdeki yazılarıma bakıyorum da “Yazmasam olmaz” dediğim bazı konulara, “ Yazmasam da olurmuş” diyorum…
10 yaşımdan itibaren köşe yazısı okuyan, 35 yıldır da köşe yazısı yazmaya çalışan biri olarak bu işi yapanların zaman zaman hem hakim hem savcı hem de avukatlık yaptığına şahit oluyoruz.
Gereği düşünüldü…
Çoğumuzun en azından filmlerin mahkeme sahnelerinde hakimin dava hakkında kararını açıklamadan önceki sözlerini biliriz.
Hakim: Gereği düşünüldü der, davalı, davacı, avukatlar başta olmak üzere mahkeme salonundakiler ayağa kalkar ve hakim yargının çekicini ( özel bir adı var mı bilmiyorum ) vurur masaya ve kararı açıklar.
Bundan sonra ben de bir konu hakkında yazarken, “Gereği düşünüldü” desem olur mu, olmaz mı?
Bunu bir anket olarak kabul edin ve sizce “Yazmasam olmaz” olarak mı devam edeyim, “Gereği düşünüldü”, diye mi devam edeyim…
Benim ne yazdığımı herkesten çok merak eden ama aynı zamanda gıcık olanların mırıltısını duyar gibiyim: “Hiç yazmasan daha iyi olur…”
Anketimizde ne yazık ki üçüncü seçenek yok.
…
Helalleşemeden gitti
Sanıyorum Prof. Dr. Haluk Songur bey bana dargın gitti.
Bir atanmışın ardından başlıklı yazıma alınmış olmalı.
Son ana kadar bekledim, arar sandım.
Yanılmışım…
Arasaydı inanın mahcup olurdum, Vay be, acaba hata mı yaptım yazmakla der, üzülürdüm de; hatta konuşmanın akışı bir din adamına yakışır, bir profesör bilgeliğinde, bir Mevlana hoşgörüsünde gitseydi inanın ağlardım bile.
Onu Mevlana yerine koyar, kendimi papaz.” Gereği düşünüldü” diye bir yazı bile döşenirdim.
Malum hikayedir, Hz. Mevlana bir gün bir papazla karşılaşır. Papaz, Hz. Mevlana’yı görünce hafifçe eğilerek selam verir… Mevlana ise bu davranışa çok daha fazla eğilerek karşılık verir.
Papaz eğildiği yerden doğrulur ama Mevlana’nın hala aynı şekilde duruşunu görünce etraftakiler de papaz da şaşırır.
Öğrencileri, papaz gittikten sonra üstatlarına merakla sorarlar, “Efendim bir papazın karşısında bu kadar eğilmek doğru mudur?”
Mevlana Hazretleri tebessüm eder ve der ki,
“Tevazuda bir papazdan geri kalsam bundan memnun olur muydunuz? Çok şükür tevazuda bir papazın gerisinde kalmamış olduk!”
…
Köşe yazarlığı meslek değildir!
Her köşe yazarı gazeteci değildir!
Benim nazarımda, hep söylediğim gibi köşe yazarlığı bir meslek de değildir.
Amma her meslek sahibi aynı zamanda potansiyel bir köşe yazarıdır..
Gazetecilik farklı bir şey, farklı bir önsezi, farklı bir algı ve yansıtıştır.
Ve diploması olmadan da yapılan bir/ tek meslektir.
Bazen bir foyoğraf karesinde, bazen bir cümlede bazen de bir kelimede mesajınızı direk veya indiek verirsiniz.
Mesela,
Hollanda Din İşleri Müşavirliğine atanan Dr. Ömer Özgül’ün görevine başladığı haber.
Çok sevdiğim arkadaşım Sedat Tapan yazmış:
Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı’nın eski 1. Daire Başkanı Dr. Ömer Özgül, Hollanda büyükelçiliği Din İşleri Müşavirliğine getirilen Dr. Özgül, 16 Aralık 2023 tarihinde görevine başladı.
Yeni görevine başlamadan önce Hollanda Diyanet Vakfı mensupları ve yöneticileriyle tanışan Dr. Özgül, çalışmalar hakkında detaylı bilgiler edindi. Özgül’ün bu şekilde, Hollanda’daki din işleri faaliyetlerinde aktif bir rol üstleneceği ve Türk toplumu ile İslam dinine yönelik önemli bir hizmet sunacağı düşünülmekte.
Dr. Özgül’ün liderlik vasıflarıyla tanınması ve Türkiye’deki deneyimleri, Hollanda’da da başarılı olacağına dair bir inanç oluşmasına sebep oldu. Hollanda’daki diyanet faaliyetleri için etkili projeler geliştirme ve uygulama yeteneğiyle bilinen Dr. Özgül’ün başarılarından dolayı önümüzdeki dönemde de adından söz ettireceği düşünülmekte.
…
Öküzün altında buzağı aramak eskidendi!
İki paragrafında sonu “düşünülmekte” diyor. İşte mesajın verildiği kelime. Haber olarak not verecek olsam 5, ama fotoğrafa 10 puan.
Gelelim fotoğrafa: Tek karede “ Gelen ve giden” nasıl anlatılmış, gördünüz mü?
Aslında fotoğrafın orijinalinde ilk baktığınızda “halef ve selef” i görüyorsunuz değil mi?
Ben fotoğrafa herkes gibi bakmam, her milimetre karesinde kimsenin fark etmediği bir şey vardır gözü ile bakar, bulur, mutlu olurum.
Ama haberi destekleyen, tamamlayan görüntünün tam olması için ve sizlerin de görmesi için fotoğrafı biraz kırpmak gerekiyordu, kırptım.
Halef selef olmak, TDK’ya göre Birinin ötekinin makamını alması, görev değişimi demektir.
Öküz altında buzağı aramak 70’lerde, 80’lerde kaldı, yani aradığım bir şey yok aslında.
Günümüzde insanlar her an her alanda, her mevzuda, hele de habercilikte, bir de tarafgir ise karşı arafın vay haline: Öküz altında buzağı arar, fil bulur deve çıkartırlar.
Benim gibi Bab-ı Ali artığı bir kaç kişi var hala çok şükür, öküz, buzağı, dana, fil, deve ile işi olmayan…
Genelde gidenler adlarını gönüllere yazdırmamışlarsa, suretlerini yüreklere nakşetmemişlerse gidişlerinin kırıkı dolmadan ne adları hatırlanır ne yüz hatları…
İşte gereği düşünülen fotoğrafın orjinali:
Sayın Dr. Ömer Özgül beyefendi, Hollanda’ya hoş geldiniz. Sağlıklı başarılı hizmetler dilerim. Ben haberimde / yorumumda düşünülmekte demiyor, adınızdan söz ettirecek işler yapacağınıza inanıyorum. ( Sedat ne demek istedi düşünülmekte derken tam da anlamış değilim )
Saygıdeğer Ömer bey, muhterem büyükleriniz mutlaka Hz. Ömer’in hayatına, kişiliğine, adaletine saygıdan sevgiden, hürmetten dolayı size Ömer adını vermiştir. Çok ağırdır bu ismi taşımak ama ben taşıyacağınıza inanıyorum.
Rotterdam İslam Üniversitesi kurucu rektörü Prof. Ahmet Akgündüz’e sormuşlar, demiş ki, “ Allah için söylemem gerekiyorsa beni çok eleştirdiği de oldu, Üniversite kurulurken desteği de. Fakat ben Yavuz’u Ömer’e benzetirim, 40’ından öncesi ve sonrası”
Geçtiğimiz yıl iftar yemeğinde dedim ki, “ Hocam, hakkımda söylediklerinizle siz benim omuzlarıma nasıl bir yük yüklediğinizin farkında mısınız., ben bu yükü, nasıl taşıyacağım”
Yazılarımı yazarken hep o yükün ağırlığını hissederek yazarım, böyle biline…
Yavuz Nufel-Nhaber.nl
Prof.Ahmet Gunduz beye Ben bu yuku nasil tasiyacagim diye sorman bile bu yuku tasidiginin tescili demektir. Yazmasam olmaz yahut ben soylemistim demek ne bileyim bence daha guzel gibi selamlar basarilar.
Abi “yazmazsam olmaz “kalmalı bence