Üçgen deyince pozitif anlamda aklıma üstüne kazan konan köylerde kullanılan sacayağı gelir, sehpa gelir ( Farsçada sipa: si -üç; pa- ayak). Negatif anlamda ise Bermuda Şeytan üçgeni.
Yalı Çapkını-HOTİAD- Samandağ üçgeninin ne anlama geldiğine yazının sonunda siz karar verin olur mu?
13-17 Eylül tarihleri arasında depremin yerle bir ettiği Hatay-Antakya ve ilçelerinde BM Life Vakfı’nın bölgeye yardım için ikinci kampanyası olan “ Eğitime Destek Projesi” için gittik…
Yazdık-çizdik detaylar haberlerimizde mevcut…
Türk, Ermeni, Süryani demeden; Kilise, Cami, Havra ayırmadan; AK Partili, MHP’li, CHP’li düşünmeden.
Bizim için depremzede çocuklardı düşünmemiz gereken, gerisi bizi ilgilendirmiyordu.
İlk günden itibaren bölgede oluşumuz yerel medyada, bölge insanlarının sosyal medya hesaplarında gündem oldu.
Sokaklarda ikinci günden itibaren tanınmaya başlamamızla birlikte yanımıza yaklaşan, dertlerini anlatan vatandaşların sayısı da artıyordu.
Yazmasam olmaz dedirtecek konu da böyle ortaya çıktı.
Vatandaşın biri, “Ağabey bize Hollanda’dan gelen konteyner evlerden verecekti Samandağ Belediyesi ama vermediler, iki aydır bekliyoruz, çadırdayız önümüz kış” dedi ve ekledi; “ Google Samandağ, Suavi yazın bakın neler göreceksiniz” diye bitirdi sözlerini…
Aman Allah’ım, Suavi ile Samandağ Belediye Başkanı Av. Refik Eryılmaz arasında öyle söz düellosu var ki sormayın!
Mimar Suavi diyorlardı merak ediyorduk. Karşımıza çıkan haberlere bakınca Yalı Çapkını şarkısı ile tanıdığımız, bildiğimiz, sevdiğimiz, dinlediğimiz sanatçı Suavi olması merakımızı daha da körükledi.
Mehmet Keskin ise bir başka sorumlulukla neyin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Okumuş, güngörmüş olduğu her halinden anlaşılan vatandaşa, “ Ben HOTİAD’ın denetleme kurulu başkanıyım “ demişti.
Bu sorumsuzluk da HOTİAD’ın adının geçmesi onu da sorumlu hale getirmişti depremzede vatandaşın karşısında.
Bölgedeki ikinci günümüzün sonuna doğru Samandağ Belediye başkanı aradı, bizi davet etti. Üçüncü gün programımızda İskenderun Kaymakamı, Türkiye’deki tek Ermeni köyü ziyareti vardı ve ilk iki gün kadar yoğun değildi. Davete icabet ettik..
Bir dokunduk bin ah işittik…
Belediye Başkanı öncelikle bizi tebrik etti. O da bizim nerelere gittiğimizi duymuş, basından izlemiş, minicik yardımlarımızı kimlere verdiğimizi biliyordu.
Nedir başkan bu konteyner meselesi dedik Başkan Refik Eryılmaz’a.
Sosyal medyada, ulusal / yerel medyada gündem olan ile Suavi’yi karşı karşıya gelmelerinin iç yüzünü detaylarını bir bir anlattı.
HOTİAD bölgeye Çin’den portatif 100 konteyner ev göndermiş… 20 de Almanya’dan 120 konteynerin kurulması mağdur vatandaşlara verilmesi için HOTİAD tüm yetkiyi Suavi’ye verdiğine dair bir protokol imzalanmış…
Yer tespiti yapılmış, konteynerların kurulması için Samandağ Belediyesi eleman vermiş.
Tespit edilen alana 74 konteyner sığımış. Bu arada 100 konteynerin 22’sinin Samandağ Belediyesi’ne dolayısı ile depremzedelere verilmesi için söz verilmiş. Sonra bu rakam 22’den 18 düşmüş ama verilen sadece 2 tane!
Yazışmalarla, konuşmalarla bu işin olmayacağı anlaşılınca demişki başkan Refik bey, “Kaç tane verecekseniz söyleyin size güvenerek ben de vatandaşlara söz verdim, her gün gelip – Başkan bizim konteynerlar ne oldu, önümüz kış- diye soruyorlar haklı olarak. “
Suavi tarafı size iki tane verdik, ancak 10 tane daha verebiliriz, demiş…
Başkanın güveni sarsıldığı için, “Olsun, toplam 12 olsun ama protokol imzalayacağız” demiş, 12 ye razı olmuş…
Yazmışlar, imzalamışlar tutanak tutmuşlar, HOTİAD’ın 100 konteynerinin 12’si Samandağ Belediyesi’ne verilecek…
Gel gelelim aradan 2 ay geçmesine rağmen 10 konteynerin teslimi yılan hikayesine dönmüş, Başkan Refik Eryılmaz kameralar önünde ver yansın, zehir zemberek açıklama yapınca dananın kuyruğu kopmuş!
Suavi, “ben HOTİAD falan bilmem tüm yetki bende, 74 konteyner kuruldu ( zaman zaman bu rakam 78 olarak telafuz ediliyor), geri kalanını nereye kime vereceğime ben karar veririm. Samandağ’a vermiyorum” mealinde sözler sarf etmiş.
Başkan bunları anlatırken Mehmet Keskin de HOTİAD Denetleme Kurulu Başkanı olarak, 15 yıllık üyesi olduğu HOTİAD’ın nasıl bu işi çözer arayışı içinde adeta avukatlığını yapıyor ve “Ben gidince durumu başkanımızla görüşürüm” diye Refik beyi sakinleştirmeye çalışıyordu.
Mehmet Keskin’in konuşması ile “galiba bir çözüm bulunacak umudu yeşerdi Başkan Refik Eryılmaz’da…
Ben bunları yazmasam olmaz başkan, ama buraya kadar olanları, bize anlattıklarını bir de kameraya anlatır mısınız, dedim kabul etti.
Çekim bitikten sonra Mehmet Keskin yanımızda fazladan bulundurduğumuz 5 tableti ihtiyacı olan çocuklar için Refik beye teslim etti.
Başkan son kez ne kadar kararlı olduğuna vurgu yapmak için olacak, “Ben onlara güvenip vatandaşlara söz verdim. 100 HOTİAD’dan 20 Almanya’dan 120 konteyner söz konusu. Suavi’nin kurduğu bize verilen 2 konteyner ile toplam 80 eder. 40 konteyner nerede? Ben bu işin peşini bırakmam, yazıklar olsun” dedi.
Bir gazeteci, bir gözlemci olarak ve de masraflarımı cebimden karşılayarak gittiğim deprem bölgesinde bunlara şahit olup yazmamak olur muydu HİÇ?!
Daha yazacak çok şey var, Deprem turizmi için gidenler, selfie çekmek içln gidenler, gösteriş için gidenler. Bölge halkı 6 Şubat’tan bu güne çok şey gördükleri yaşadıkları için bizi bağırlarına bastı, bize inandı içini / derdini döktü.
Şimdilik bu kadar, buyurun söz Samandağ Belediye Başkanı Av. Refik Eryılmaz’da demeden önce soruyorum. Yalı Çapkını- HOTİAD- Samandağ üçgeni sizce nasıl adlandırılır. Ben sacayağı diyorum, ama bir ayağında bi arıza var! Sizce hangi ayağında ?
Not: HOTİAD ve Süavi gerek gördüğü takdirde 7 dakikalık video olarak cevap haklarını kullanabilirler…
Yavuz Nufel – Nhaber.nl
Yavuz Nufel bey bir gazeteci olarak bu olayda bir sorumsuz habercilik örneği sergilemiştir. Duyduğu olayı doğruluğunu sorgulamadan tek taraflı bilgilenme ile, sözüm ona haber yapmış. Buna Anadolu’da ‘vaziyetten vazife çıkarma’ gazetecilikte de asparagas derler. Sansasyonel olmaktan ileri gitmez.
Lütfedip yazının sonunda bir video yolu ile cevap hakkı vermiş bize. Özrü kabahatinden büyük. Onu üzmek zorunda kalsakta bu tiyatronun bir parçası olmayız. Video ile cevap vermek ne seviyemize ne ağırlığımıza sığar.
HOTİAD’ın yardımı gazetecinin kalemini yormuş.
Yaklaşık 400 bin avroluk konteyner yardımı yapan bir HOTİAD mutlaka ne yaptığını biliyordur. Bunu düşünmek bile bu hataya düşmemek için yeterdi Yavuz Nufel’e. AFAD ve yerel idari birimler mutlak yönlendirici olmuştur. Yetkili ve sorumlu şahıs sadece bir belediye başkanı konteyner yardımımızı seçim malzemesi olarak kullanılmasına fırsat vermek istememiştir. Zira konteynerler Samandağ bölgesine teslim edilmiştir. Sadece belediye başkanı aracılığı ile değil, bölgede bu alanda faal bir sivil toplum kuruluşu aracılığı ile.
Mal bulmuş Mağribi gibi olayın üzerine atlayan Yavuz bey bir haber değeri olmayan, topluma hiç bir yararı olmayan bu haberle sıradan bir gazeteci gibi davranmıştır. Bu basit haberle başka bir yere yaranma amacı yoksa sadece kendini düşük duruma düşürmüştür. Kendisine yakışmamıştır.