Geert Wilders’in İsrail’e ve özellikle de Netanyahu’ya yaptığı ziyaret, Hollanda’da birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Bu ziyaret, uluslararası politika açısından ciddi soruları gündeme getirirken, Hollanda halkının da tepkisini çekti. Schagen’deki haftalık pazarın ziyaretçileri arasında yapılan bir mini anket, Wilders’in bu ziyaretine dair sert eleştirilerin hakim olduğunu gösterdi
Halkın Tepkisi:
Pazarda görüşleri alınan birçok kişi, Wilders’in İsrail’e yaptığı ziyareti eleştirdi. “Geert Hollanda’yı terk etsin, çünkü o Hollanda’yı temsil etmiyor,” gibi ifadeler, halkın Wilders’e olan güvensizliğini ve onun politikalarını reddettiğini açıkça ortaya koydu. Bu tepkiler, Wilders’in popülist ve İslam karşıtı söylemlerinin yanı sıra, uluslararası ilişkilerdeki sorunlu tutumunu da hedef alıyor. Ayrıca, halk arasında şu tepkiler de duyuldu: “Bu hükümet en kısa sürede gitmeli. Yeni seçimler yapılmalı ve
PVV asla bir daha hükümette yer almamalı. Sonsuza kadar muhalefette kalmalı. PVV, demokrasinin ne olduğunu bilmiyor. Hollanda için bir utanç.” Bu ifadeler, PVV’nin hükümette olmasına karşı ciddi bir muhalefet olduğunu ve partinin demokrasi anlayışının sorgulandığını ortaya koyuyor.
Uluslararası Politikadaki Yankılar:
Wilders’in Netanyahu ile görüşmesi, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Netanyahu hakkında tutuklama kararı çıkarmış olmasının ardından geldi. Bu durum, Wilders’in uluslararası hukuku ve diplomatik normları umursamadığı şeklinde yorumlandı. Bu ziyaret, Hollanda’nın uluslararası arenada nasıl algılandığına dair ciddi soru işaretleri doğurdu. Bir yandan, Wilders’in bu hareketi, Hollanda’nın dış politikasının kendi iç politik çıkarlarla çatışabileceğini gösterirken, diğer yandan da ülkenin ortak uluslararası değerlerden ne kadar uzaklaştığına dair endişeleri artırdı.
Hollanda’nın Geleceği:
Wilders’in bu ziyareti, Hollanda’nın ileride başını ağrıtacak gibi görünüyor. İsrail ile olan ilişkiler, zaten hassas bir konu iken, Wilders’in bu hamlesi, Hollanda’nın dış politikasının daha da karmaşık hale gelmesine yol açabilir. Uluslararası toplumun gözündeki imajı zedelenmiş olabilir ve bu, gelecekteki diplomatik ilişkilerde veya uluslararası kuruluşlarla olan işbirliklerinde sıkıntı yaratabilir.
Sonuç:
Wilders’in İsrail ziyareti ve Netanyahu ile olan görüşmesi, Hollanda’da ve uluslararası arenada ciddi tartışmaların fitilini ateşlemiş durumda. Bu ziyaret, Wilders’in iç politikadaki popülist yaklaşımlarının dış politikada da yansımalarını gösteriyor ve Hollanda’nın uluslararası politikada ne kadar tarafsız ve yasalara saygılı bir ülke olduğunu sorgulatıyor. Schagen’deki halkın tepkisi ve genel olarak PVV’ye yönelik eleştiriler, bu eylemin halk nezdinde de kabul görmediğini açıkça ortaya koyuyor. Hollanda’nın gelecekte bu gibi durumlarla nasıl baş edeceği, hem iç hem de dış politikada kritik bir soru olarak kalacak.
