Sevgili N’haber okuyucuları,
Yine bir mübarek Cuma günü ve yine hayırsever, cefakar, gönüllü, ablaların sabahın erken saatlerinde kalkıp telaşlı koşuşturması vakti!
Yine, Cuma vakti namaza giden cemaat, hoca efendinin arkasında saf tutup huşu içinde tam namaza duracakken, yan lokalden gelen ablaların marifetli ellerinden açılan mis gibi lahmacun kokusunu içine çekerken hoca efendinin gür sesiyle camide olduğunu hatırlar!
Maalesef bu çağın en tehlikeli hastalığı, masum görünümlü fakat tıka basa nefis doyurmacalarımız!
Evlerde bin bir çeşit donattığımız sofralarımız, dışarıda bir kuş sütü eksik masalarımız, yetmedi, her Cuma günü camilerde ablaların ev yapımı lahmacun partilerimiz. Doymadık gitti.
Camiler, toplumun dini ve manevi ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra, sosyal etkileşimleri artırmak ve toplumsal yardımlaşmayı teşvik etmek amacıyla önemli bir rol oynar. Ancak, bu mekânlar giderek yaygınlaşan lahmacun ve yemek satışları bana göre rahatsız edici bir duruma geldi!
Elbette, camilerde yapılan yemeklerin amacı hayır işlerine ve cami bütçesine katkıda bulunmak. Ancak, camiler her Cuma günü huzur verici, buram buram manevi bir hava yerine lahmacun kokulu ibadethanelere dönüşmemeli!
İnsanlık bu kadar bilgiye ve ilime muhtaçken camiler lahmacun salonu veya yerel lokanta olmaktan kurtulmalı!
Daha çok toplumsal ihtiyaçlara göre hizmet vermeli!
Hoca efendilerin kürsüde hadislerle çok yemenin midemizi tıka basa doldurmanın doğru olmadığını, nefse zararlı olduğunu örneklerle cemaate aktarırken, namaz sonrası “BUUYRUNN LAHMACUNUN HASI BURDA” kuyruğunda bekleyen cemaate ne kadar etkili olmuştur artık? Olmamıştır! Olmadığı her halimizden de belli değil mi sevgili N’haber okuyucuları.
Ve son bir not:
Peygamber Efendimiz: Az yiyerek maddi mânevi hastalıklarınızı tedavi ediniz. Az yiyiniz sıhhat bulunuz derken,
Hz. İsâ ümmetine: Karnınız aç olsun ki; kalbinizde Rabbinizi göresiniz diye buyurmuştur.
Hz. Davud: O güzel sesini açlıkta bulduğunu söylemiştir. Çünkü içi boşalmayan bir kişiden hoş sesler çıkmaz.
Hz. Musâ: Kelimullah olmayı açlıkta bulmuştur. Çünkü karnı toprakla dolu olanın Hakk ile yakınlığı olamaz.
Mânevi büyüklerimiz şöyle der: Kalbi üç şey karartarak hikmet yolunu kapatır. Oda çok yeme, çok uyuma, çok konuşmadır. Üç gün aç kaldı diye dertlenen kişiden ârif bir insan olmaz.
Lahmacun kokulu ibadethanelerden, Ruhen ve Bedenen sıhhat bulduğumuz ibadethanelerde Cuma namazları kılmak nasip olsun.
Hayırlı Cumalar.
Görkem Çalışkan – nhaber.nl